Billur Ergün ile #Süpertaj 16

Ahali, selamlar! Sitenin her bir şeyini değiştirmeye niyetlendiğim şu sıralarda mahzenlerimden birinde bir #Süpertaj'a rastladım. Ve dedim ki uzun zaman sonra bir #Süpertaj neden olmasın? Dikkat çekmek isterim kolay kolay hiçbir blogger stok yazısını 'aha da bakın bu stok yazıdır' diye söylemez. Siz sahip çıktıkça ben de size dürüst oluyorum. Ve söz veriyorum 2020 yılı Boş Meşgale için dolu dizgin geçecek.

Dipnot: Geçtiğimiz gece takriben 130 saniye boyunca şiddetli titreme, göz bebeklerinde odak kayması ve anlık duyamama semptomlarını beraberinde getiren bir epilepsi nöbeti geçiren sevgili kardeşim Serra. Seni çok ama çok seviyorum. Tek gayem iyileşmen ve bu hayatın tadına varabilmen. İyi ki varsın. Yıllar sonra bu kısmı gördüğünde bir gülümseme ile bana dünyaları bahşedeceğinden eminim. İyi ki varsın kardeşim. Seni seviyorum.

Evet, yeter bu kadar sulu göz olduğum. Ve işte karşınızda iki kitap sahibi araştırmacı yazar Billur Ergün. Buyrun efenim.


1- Feriştahı gelse değişmeyecek olan bir ilk soru ritüeli vardır bu diyarda. Okurlar malum gülümsemeye kavuştu bile. O halde soralım. Billur Ergün kimdir, nedir, nasıl bir insandır, neler yapar?

Billur Ergün kimdir demeden önce Billur Ergün nedir sorusuna cevap vermek istiyorum. Billur Ergün limonlu pastadır :D Şu an gülümseyerek yazıyorum bunu neyse ciddi olalım şöyle ki yazar ve tasarımcıyım. Antik uygarlıklar ve özellikle teoloji alanında bitmek tükenmek bilmeyen bir arayış içerisindeyim. Yazdığım kitaplar genel olarak tarihi, mitolojik romanlar şeklinde oluyor. Araştırma yapmaya ve okumaya olan sevdam sayesinde 23 yaşında 2 kitap sahibi oldum diyebilirim. Okuma aşkımı bir yana koyup hayvan sevgimden bahsetmek istiyorum. Dünyalar tatlısı olan kedim Aton ile hayatımı paylaşıyorum ve sık sık sosyal medyada sokak hayvanları için projeler yapıyorum. Nasıl bir insandır sorusuna gelirsek biraz sıkıcı bulabilirsiniz. Gürültüden hiç hoşlanmayan biri olarak çok konuşulmasından bile rahatsız olurum. Gıcık mıyım neyim. Olsun seven böyle seviyor hahaha :)


2- Geçtiğimiz sene Luna Yayınları'ndan 'Marduk - Bir Tanrı Kaşifi' adında bir kitabın çıktı. Tanıtım Bülteni'nde 'Beyrut’tan İstanbul’a, Enuma Eliş’ten Van Gogh’a uzanan yer yer felsefi yer yer mitolojik bir kendini bulma romanı' olarak bahsedilen kitabını bir de senden dinlemek istiyorum. Bize Marduk'u biraz anlatır mısın? ( Sözlü bir sohbette dinlemek dememle anlatım bozukluğu yapmış olmam kuvvetle muhtemel. )

Kitabımın baş karakteri olan Marduk, hayatı anlamlandırmaya çalışan, monotonluktan ve insanların iki yüzlülüğünden sıkılmış bir şahıstır. Aslında bakacak olursan herkes Marduk’ta kendinden bir şeyler bulacaktır. Günümüz toplumunun dayatmalarından sıyrılıp Jezebel ile aşkı doyasıya yaşayan karakterimiz çeşitli serüvenler yaşayarak hakikati bulmaya adım adım yaklaşıyor.


3- Yazarlığının yanı sıra kliplerde de yer alıyor ve bu sebeple değişik bir kitleye daha kavuşuyorsun. Fery'nin 'Paramparça' adlı klibinde ve Piyancı'nın ise 'Profesör' klibinde biz izleyiciler seni görmüştük. Pekala bizim dinlediğimizden ve gördüğümüzden başka ne dönüyor o taraflarda? Yani içerisine sinebildiğin kadarıyla Türkçe Rap için nasıl bir yorum yapabilirsin?

Uzun yıllardır rap dinliyor olmam ve arkadaş çevremin Türkçe rap piyasasından olması çeşitli rap kliplerinde oynamama vesile oldu. İçerisinde bulunduğum iki proje de oldukça keyifliydi. Yalnız şunu gördüm ki klip çekme işleri bizim sandığımız kadar kolay değilmiş. Tekrar tekrar tekrar çekilen sahneler ve dahası. Bu işlerde çalışan insanlara kolay gelsin deyip diğer soruya geçiyorum.


4- Akıllara durgunluk verecek derecede bir dövme sevgin var. Yanlış anlama lütfen. Olumsuz anlamda söylemiyorum. Hatta öyle ki bildiğim kadarıyla dövme modelliği de yapıyorsun. Pekala Billur Ergün için dövme ne demektir? Yani insan vücuduna yer yer acı veren bu etkinlik sana ne çağrıştırıyor? Ve vücudunda en çok sevdiğin dövmeyi anlamıyla birlikte bizimle paylaşır mısın?

Benim gibi dövmeye bu denli sevdalı kişiler için dövme bir yaşam tarzıdır. Yalnızca çizgiler ve şekiller olarak görmeyiz biz onları. Yaşanmışlıkları, çektiğimiz acıyı ve aldığımız zevkleri görürüz. Dövmelerle aramızda tuhaf bir bağ oluşuyor. Hatta öyle ki bir süre sonra vücudunda kalan boş yerler rahatsız etmeye başlıyor. Ne zaman vücuduma baksam canlı bir tuval görüyorum. Bu keyfi hiçbir şeye değişmem. Dünyaya bir kere daha gelsem hepsini tekrar yaptırırdım. Dövme aşktır aşk.


5- Uğraştığın işlerden anlaşılacağı üzere çok yönlü bir kişiliğin var. Bu durumun eğlenceli yanlarına sual olunmaz elbet. Peki ya hiç bu denli fazla şeyle meşgul olmanın dezavantajıyla karşılaştın mı?

Çok yönlü kişiliğe sahip olmak beni ayakta tutuyor desem yanlış olmaz. Tam bir üretme bağımlısıyım. Üretmeden geçirdiğim tek gün olursa o gün için üzülüyorum ve ertesi gün boş geçirdiğim günün yerine de üretiyorum. İki katı iş yapıyorum. Zaman kavramına verdiğim değer ve insanlığa bırakmak istediğim miras beni bu denli üretken ve idealist yapıyor.


6- Gariptir ki, konuğum doğanın ta kendisi olan bir sürrealist olduğunu söylese dahi Boş Meşgale semalarında tüm sorular buna yönelik değildir. İşte bu sebeple amatör bi şoförcesine direksiyonu kırıp şöyle soruyorum. En son ne için ağladın?

En son ne için ağladımı hatırlamıyorum ya maalesef.

7- Ölmeden önce keskesin yapmam gerekiyor dediğin bir şey?

Ölmeden önce yapmam gerekiyor dediğim şey kesinlikle bir çocuk.


8- Günün birinde Türkiye'den ayrılsan sonsuza dek yaşayabileceğin bir ülke? Ve neden o ülke?

İnsanlığa ve insan haklarına değer verilen bir ülke isterim. Mesela Norveç. Ülkemizde insan canı o kadar ucuz ki ahh ahh bu mesele beni üzüyor diğer soru lütfen.


9- Tarihte seni derinden etkileyen bir olay?

Tarihte beni en etkileyen olay şudur;
Nicola Tesla'nın bulduğu alternatif elektrik akımının kötü olduğunu kanıtlamak isteyen Edison bir fili elektrik vererek idam ettirmiştir. O gün ölen yalnızca o fil değil insanlıktır da. Dünyaya ve diğer canlılara verdiğimiz zararı düşününce, dünyayı kemiren bir kanser hücresi olduğumuzu düşünüyorum.

10- Keşke yaptırmasaydım dediğin bir dövme?

Her birini ayrı ayrı çok seviyorum. Pişman olduğum bir dövmem yok.


11- Geldik benim isimlendirmemle 'Kavram Golü' kısmına. "Kalem, Brokoli, Tuval, Sweat" kelimeleri Billur Ergün'e ne çağrıştırıyor? Dilersen tek tek cevaplayabilirsin.

Tuval üzerine kalemle çizdiğim bir kadın figürünün elbisesini brokoliden yapardım.Yeşili severim ve brokoli kabarık bir elbise olmak içi harika bir bitki.


12- Kendine rol, model seçtiğin biri veya birileri var mı? Varsa kim ve ne sebeple onu veya onları seçtin?

Örnek aldığım iki kişi var. Birisi bir sanat duayeni olan Andy Warhol diğeri ise Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ. Bir tasarımcı olarak Andy’i seçtiği üsluptan dolayı seviyorum. Günlük hayatta her an karşılaştığımız nesnelere sanat değeri taşıtmak herkesin yapabileceği bir şey değil. Bir popart sever olarak Andy’i her zaman sevgiyle anacağım. Muazzez hanıma gelecek olursak, onunla aynı çağda yaşıyor olmak bile mutluluk verici.


13- En son hangi filmi izledin? Sana ne kattı veya senden ne götürdü?

En son izlediğim filmi sormuşsunuz ama ben en son izlediğim diziyi söylemek istiyorum. Bir Netflix yapımı olan The O.A adlı dizi. Benden tam anlamıyla geçer not aldı. Hem kafanızı yakıyor hem de düşündürüyor. Paralel evrenlerle ilgili yapılmış en iyi işlerden biri diyebilirim. İzlemeyen varsa en kısa zamanda açıp izlesin tavsiyemdir. Ahh birde benim en sevdiğim dizilerden olan Star Trek. BAYILIYORUM! Bilim kurgu ve uzay temalı yapımlardan hoşlananlar ne demek istediğimi anlayacaktır.

14- Gayrı sona geldik. Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim. Senin, hakkında veya hakkımda söylemek istediklerin varsa buyur lütfen. Söz sende.

Son derece keyifliydi. Ben teşekkür ediyorum. Haziran ayında çıkan ikinci kitabım Apollon’u keyifle okumanızı dileyip izninizi isteyerek kaçıyorum. Hayallerinizin peşinden gidin ve kendinize iyi bakın.

Yorumlar