Bazılarınız o bitmek bilmeyen mide harbini yeni yeni galibiyetle taçlandırmışken bendeniz Boş Meşgale’nin tek mirasçısı olarak karşınızdayım. Ee n’aber?
İyilik, güzellik işte.
O halde uzun süredir yayınlamadığım çiçek formatımın onuncu bölümüne hoşgeldin. Sana diyorum evet, hoşgeldin.
Bugünün konusu 2006 yılında vizyona giren dram türünde Türk-Yunan ortak yapımı bir film. Kader.
Altın Portakal’da en iyi film ödülünü kazanan bu eserin yönetmeni de senaristi de kurgucusu da görüntü yönetmeni de yapımcısı da Zeki Demirkubuz. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi film bir de Zeki Demirkubuz’un kıymetli üstadı Zeki Ökten’e ithaf edilmiş.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yayınlanan eseri Mavi Film ve Inkas Film sunuyor. Eurimages ve Greek Film Center’ın desteklediği yapıt Güneş Çoban’ın sanat yönetmenliğiyle süslenmiş.
Oyuncu kadrosunda Ufuk Bayraktar, Vildan Atasever, Engin Akyürek, Müge Ulusoy, Mustafa Uzunyılmaz, Erkan Can, Gönül Çalgan, Settar Tanrıöğen, Ozan Bilen, Hikmet Demir ve Çağlar Çorumlu gibi başarılı isimleri barındıran film Bekir ile Uğur’un hikayesini ele alıyor.
Pederin halıcı dükkanına bakan Bekir hayatı umursamayan ve bi baltaya sap olamamış bi herif. Günün birinde Uğur’un mağazaya gelmesiyle iyice b*k olan hayatını beyaz perdeye taşıyan Demirkubuz gene adından sıkça söz ettirecek sağlam ve kült bi işe imza atmış.
Kahvede çalışan erkek kardeşi, yatalak babası ve fahişe annesiyle birlikte yaşayan Uğur ise mahlası Zagor olan Orhan adında bir psikopata gönlünü kaptırmış bi kadın. Halı açılımının onu bu kadar güldürmesinin sebebini anlamış değilim doğrusu.
Uğur’un kardeşi Kudret’in i*ne Kamil tarafından kahvede pandiklenmesine kadar tüm detayları ve çıplaklığıyla izleyicisinin karşısına çıkan bu cesur yapıta bendeniz kefilim. Hoş Cevat denen kolpacı p*ç Kudret’e bunu yapanlara cezasını veriyor ama nafile. Tabi şimdi akıllarda bi soru. Cevat kim? Cevat, kocası yatalak olan Uğur’un annesine, Kudret’e ve Uğur’a bakan bi adam. Karşılıksız mı? Elbette değil. Cevat bu yaptıklarının karşılığında Uğur’un annesiyle düşüp kalkıyor. Tüm olanları Uğur’un annesinin zevkten inlemelerini duyuşuyla bilmesine rağmen elinden hiçbir şey gelmeyen yatalak Şevket’in tek derdi ise bi sigara daha. Sonra bi sigara daha ve bi sigara daha.
Henüz gençliğinin baharında annesi başka bi herifle yattığı için ablasıyla yaptığı fahişelik kavgalarına şahitlik eden Kudret’e mi yanayım yoksa filmin diğer masum karakterlerine mi yanayım bilemedim. Tek bildiğim şey Zeki Demirkubuz’un bu coğrafyanın en has senaristlerinden biri olduğu. Çünkü öbür türlü hiç kimsenin ardı böyle realistik bi öyküyü kaleme almaya yemez.
Bekir ne yapsa da Uğur rızasıyla onun olmaz. Çünkü Uğur’un kalbi azılı suçlu Zagor için çarpmaktadır. Bunu bilmesine rağmen Uğur’u sevmekten kendisini alıkoyamayan Bekir ise çaresiz bi hayat sürmektedir. Öyle ki Uğur’un peşine düşmekten babasının dükkanını batıran ve anne tavsiyesiyle evlendiği masum kızcağızı 4 aylık bebesiyle yarı yolda bırakan Bekir sonbaharda dökülen yaprak gibi Uğur rüzgarı onu nereye sürüklerse oraya gitmektedir.
Vakitlerden birinde ikisi polis üç kişiyi öldüren Zagor müebbet yiyecekken Uğur ona olan aşkından zaar yapabileceği tek şey olan avukat tutma işine kolları sıvar. Parası da yoktur halbuki ama dert değil. Çünkü onu deli gibi seven bi Bekir var. Aralarında geçen onca olaya rağmen Bekir’den avukat için borç para isteyen Uğur’a karşılık ‘onu bu kadar çok mu seviyorsun?’ diyen Bekir’in aciziyetinin yüzümüze tokat gibi vurulduğu o malum sahneyi İzlence’nin her bölümüne özel zurnanın zart dediği yer kısmı seçiyorum.
Ankara, Sinop, İstanbul, Kars, İzmir, Konya derken bu aşk uğruna memlekette adım atılmadık toprak parçası bırakmayan Bekir bir de dilediğine ulaşabilse gam yemeyeceğim. Ama o da yok.
Gel zaman git zaman derken ikiliyi Paris Gazinosu’nda yakalıyorsunuz. Tabi öncesinde uzun uzun yollar Allah’ın farzı. Demirkubuz’un Neşet Baba’yı hatırlatır mahiyette Uğur’a pavyonda Yalan Dünya’yı söylettirmesi ise takdire şayan. Söylettirmesi diyorsam yönetmen olmasına bağlamayın he Zeki Hoca bir de Paris Gazinosu’nun sahibi olarak kendisini de kamerada gösteriyor. E ben de böyle bi iş yapsam şöyle afili bi karaktere bürünürüm elbet. Gayet doğal.
İkiliyi pavyonda yakaladık yakalamasına hatta gece bitiminde çorbaya gitmeleri olsun Otelci İrfan’da yatıya kalmaları olsun hepsini de sindirdik ama ya Uğur’un yavuklusu Zagor n’oolacak? Şöyle olacak. Adamlarından birine Gazino’da Bekir’i vurdurtacak ama öldürtmeyecek. Miss. Akıl işi bunlar hep.
E vurulan Bekir az buçuk akıllanacak babasının, annesinin, eşinin yanına dönecek. Haliyle büyümüş olan çocuğuna ve evine adapte olacak. Bi de babasının taksisiyle işe çıkacak. Zaten gariban eşinin ağzı var dili yok. Kadıncağızın gıkı çıkmıyor. Bunlara rağmen düzelir düzelmez gene Uğur’un peşine düşen Bekir’e babası bi ayar çekmeye çalışıyor ama yok babam yok. Sen şuncacık gençken sıkmadığın civatayı koca adam olmuşken yağlayamazsın. Neler oldu neler? Sen olaya anca şimdi müdahil oluyorsun. Geç kaldın bey babaaa.
Bekir için Uğur’suz bi yaşam hiç demek. Ama sorunca da adından o*ospu diye bahseder. Benim aklım ermedi bu nece aşk, bu nasıl sevgi.
Uğur ve Bekir konuştular, konuşuyorlar, konuşacaklar. Bekir oldurmaya, Uğur ise def etmeye bakıyor. Ama ikisi de başaramıyor. Zaman gelip geçerken Bekir kendini meyhane köşelerinde mi bulmasın, Zagor hapishanedeki müdürlerini öldürüp sürgün mü yemesin, Uğur ters köşe yapıp başka bi elemanla mı evlenmesin olaylar da olaylar.
Bekir’in tüm ‘sensiz olmuyor’ nidalarına rağmen “Tüm Aşklar Bir Gün Bitecek” şarkısıyla olayı çorbalayan müzik sorumlusunun ellerinden öpüyorum. Canımsın hocam. Yalan Dünya, Çat Kapı, Meditations, Mastika gibi eserlerle de varlığından haberdar kılan müzik koordinatörlerine sevgiler, saygılar.
Gurursuz Bekir'in gazinoyu basıp Mehmet Abi tarafından tartaklanmasından Kamil'in yok yere dayak yemesine, parayla imanın kimde olduğunun bilinmemesine yarpılan vurgudan Zagor'un Cevat'a bıçağı saplamasına kadar zibilyon tane olayın vuku bulduğu eserin kilit repliği ise şudur:
- Herkesin inandığı bir şey vardır bu a*ına koduğumun hayatında, benimkisi de sensin. N'apim?
Benden size tavsiye asla ama asla Cevat'ın o kolpacı arkadaşlarından olmayın. Kendinize iyi bakın. Veya bakmayın. Siz bilirsiniz. Sonuçta sizin hayatınız. Nafia Yazgı parkından hepinize tek söyleyeceğim var.
Yi Gecele.
İyilik, güzellik işte.
O halde uzun süredir yayınlamadığım çiçek formatımın onuncu bölümüne hoşgeldin. Sana diyorum evet, hoşgeldin.
Bugünün konusu 2006 yılında vizyona giren dram türünde Türk-Yunan ortak yapımı bir film. Kader.
Altın Portakal’da en iyi film ödülünü kazanan bu eserin yönetmeni de senaristi de kurgucusu da görüntü yönetmeni de yapımcısı da Zeki Demirkubuz. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi film bir de Zeki Demirkubuz’un kıymetli üstadı Zeki Ökten’e ithaf edilmiş.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yayınlanan eseri Mavi Film ve Inkas Film sunuyor. Eurimages ve Greek Film Center’ın desteklediği yapıt Güneş Çoban’ın sanat yönetmenliğiyle süslenmiş.
Oyuncu kadrosunda Ufuk Bayraktar, Vildan Atasever, Engin Akyürek, Müge Ulusoy, Mustafa Uzunyılmaz, Erkan Can, Gönül Çalgan, Settar Tanrıöğen, Ozan Bilen, Hikmet Demir ve Çağlar Çorumlu gibi başarılı isimleri barındıran film Bekir ile Uğur’un hikayesini ele alıyor.
Pederin halıcı dükkanına bakan Bekir hayatı umursamayan ve bi baltaya sap olamamış bi herif. Günün birinde Uğur’un mağazaya gelmesiyle iyice b*k olan hayatını beyaz perdeye taşıyan Demirkubuz gene adından sıkça söz ettirecek sağlam ve kült bi işe imza atmış.
Kahvede çalışan erkek kardeşi, yatalak babası ve fahişe annesiyle birlikte yaşayan Uğur ise mahlası Zagor olan Orhan adında bir psikopata gönlünü kaptırmış bi kadın. Halı açılımının onu bu kadar güldürmesinin sebebini anlamış değilim doğrusu.
Uğur’un kardeşi Kudret’in i*ne Kamil tarafından kahvede pandiklenmesine kadar tüm detayları ve çıplaklığıyla izleyicisinin karşısına çıkan bu cesur yapıta bendeniz kefilim. Hoş Cevat denen kolpacı p*ç Kudret’e bunu yapanlara cezasını veriyor ama nafile. Tabi şimdi akıllarda bi soru. Cevat kim? Cevat, kocası yatalak olan Uğur’un annesine, Kudret’e ve Uğur’a bakan bi adam. Karşılıksız mı? Elbette değil. Cevat bu yaptıklarının karşılığında Uğur’un annesiyle düşüp kalkıyor. Tüm olanları Uğur’un annesinin zevkten inlemelerini duyuşuyla bilmesine rağmen elinden hiçbir şey gelmeyen yatalak Şevket’in tek derdi ise bi sigara daha. Sonra bi sigara daha ve bi sigara daha.
Henüz gençliğinin baharında annesi başka bi herifle yattığı için ablasıyla yaptığı fahişelik kavgalarına şahitlik eden Kudret’e mi yanayım yoksa filmin diğer masum karakterlerine mi yanayım bilemedim. Tek bildiğim şey Zeki Demirkubuz’un bu coğrafyanın en has senaristlerinden biri olduğu. Çünkü öbür türlü hiç kimsenin ardı böyle realistik bi öyküyü kaleme almaya yemez.
Bekir ne yapsa da Uğur rızasıyla onun olmaz. Çünkü Uğur’un kalbi azılı suçlu Zagor için çarpmaktadır. Bunu bilmesine rağmen Uğur’u sevmekten kendisini alıkoyamayan Bekir ise çaresiz bi hayat sürmektedir. Öyle ki Uğur’un peşine düşmekten babasının dükkanını batıran ve anne tavsiyesiyle evlendiği masum kızcağızı 4 aylık bebesiyle yarı yolda bırakan Bekir sonbaharda dökülen yaprak gibi Uğur rüzgarı onu nereye sürüklerse oraya gitmektedir.
Vakitlerden birinde ikisi polis üç kişiyi öldüren Zagor müebbet yiyecekken Uğur ona olan aşkından zaar yapabileceği tek şey olan avukat tutma işine kolları sıvar. Parası da yoktur halbuki ama dert değil. Çünkü onu deli gibi seven bi Bekir var. Aralarında geçen onca olaya rağmen Bekir’den avukat için borç para isteyen Uğur’a karşılık ‘onu bu kadar çok mu seviyorsun?’ diyen Bekir’in aciziyetinin yüzümüze tokat gibi vurulduğu o malum sahneyi İzlence’nin her bölümüne özel zurnanın zart dediği yer kısmı seçiyorum.
Ankara, Sinop, İstanbul, Kars, İzmir, Konya derken bu aşk uğruna memlekette adım atılmadık toprak parçası bırakmayan Bekir bir de dilediğine ulaşabilse gam yemeyeceğim. Ama o da yok.
Gel zaman git zaman derken ikiliyi Paris Gazinosu’nda yakalıyorsunuz. Tabi öncesinde uzun uzun yollar Allah’ın farzı. Demirkubuz’un Neşet Baba’yı hatırlatır mahiyette Uğur’a pavyonda Yalan Dünya’yı söylettirmesi ise takdire şayan. Söylettirmesi diyorsam yönetmen olmasına bağlamayın he Zeki Hoca bir de Paris Gazinosu’nun sahibi olarak kendisini de kamerada gösteriyor. E ben de böyle bi iş yapsam şöyle afili bi karaktere bürünürüm elbet. Gayet doğal.
İkiliyi pavyonda yakaladık yakalamasına hatta gece bitiminde çorbaya gitmeleri olsun Otelci İrfan’da yatıya kalmaları olsun hepsini de sindirdik ama ya Uğur’un yavuklusu Zagor n’oolacak? Şöyle olacak. Adamlarından birine Gazino’da Bekir’i vurdurtacak ama öldürtmeyecek. Miss. Akıl işi bunlar hep.
E vurulan Bekir az buçuk akıllanacak babasının, annesinin, eşinin yanına dönecek. Haliyle büyümüş olan çocuğuna ve evine adapte olacak. Bi de babasının taksisiyle işe çıkacak. Zaten gariban eşinin ağzı var dili yok. Kadıncağızın gıkı çıkmıyor. Bunlara rağmen düzelir düzelmez gene Uğur’un peşine düşen Bekir’e babası bi ayar çekmeye çalışıyor ama yok babam yok. Sen şuncacık gençken sıkmadığın civatayı koca adam olmuşken yağlayamazsın. Neler oldu neler? Sen olaya anca şimdi müdahil oluyorsun. Geç kaldın bey babaaa.
Bekir için Uğur’suz bi yaşam hiç demek. Ama sorunca da adından o*ospu diye bahseder. Benim aklım ermedi bu nece aşk, bu nasıl sevgi.
Uğur ve Bekir konuştular, konuşuyorlar, konuşacaklar. Bekir oldurmaya, Uğur ise def etmeye bakıyor. Ama ikisi de başaramıyor. Zaman gelip geçerken Bekir kendini meyhane köşelerinde mi bulmasın, Zagor hapishanedeki müdürlerini öldürüp sürgün mü yemesin, Uğur ters köşe yapıp başka bi elemanla mı evlenmesin olaylar da olaylar.
Bekir’in tüm ‘sensiz olmuyor’ nidalarına rağmen “Tüm Aşklar Bir Gün Bitecek” şarkısıyla olayı çorbalayan müzik sorumlusunun ellerinden öpüyorum. Canımsın hocam. Yalan Dünya, Çat Kapı, Meditations, Mastika gibi eserlerle de varlığından haberdar kılan müzik koordinatörlerine sevgiler, saygılar.
Gurursuz Bekir'in gazinoyu basıp Mehmet Abi tarafından tartaklanmasından Kamil'in yok yere dayak yemesine, parayla imanın kimde olduğunun bilinmemesine yarpılan vurgudan Zagor'un Cevat'a bıçağı saplamasına kadar zibilyon tane olayın vuku bulduğu eserin kilit repliği ise şudur:
- Herkesin inandığı bir şey vardır bu a*ına koduğumun hayatında, benimkisi de sensin. N'apim?
Benden size tavsiye asla ama asla Cevat'ın o kolpacı arkadaşlarından olmayın. Kendinize iyi bakın. Veya bakmayın. Siz bilirsiniz. Sonuçta sizin hayatınız. Nafia Yazgı parkından hepinize tek söyleyeceğim var.
Yi Gecele.
Yorumlar
Yorum Gönder