Kaideli İntikal

Vatkalı ceketinin astarı bedenini sıksa da soğuktan korunmak için başka çaresi yoktu . Hırslı kadınların tokça olan topuk sesleri sabırsız şoförlerin kornasıyla birleşmiş akılalmaz bir ambiyans gök gürültüsüne kafa tutuyordu .
" Üniversite'ye bir kapak at gerisi kolay evladım . " diyen insan canlısına ettiği küfürlerde bir üst seviyeye ulaşan Koray , küçüklüğünde şarkılara konu olan bir tür eğitim yuvası olan Dil Fakültesi'ne tüm hal-i infiradı ile yol alıyordu .

Metropolun karmaşasında gark olmuş , ekmek parası için meyusâne ortalıkta dolaşan babasına hayallerinin kocaman binalar kadar değersiz olmadığının izahatını yapmaya çaba gösteren yaşlı ruhlu Koray , çaresiz aklındaki bu düşünceleri silip dersin olduğu sınıfa girdi .

Elmacık kemiği göze batan , çizgili bir yüze sahip Filolog Profesörü Hasan Tirat'ın ta kendisiydi bu . Buğulu sesiyle merhabasını öğrencilerine takdim eden profesör ders için son hazırlıklarını yaparken Koray , yine her zaman olduğu gibi tüm dikkatini kırmızı kareli ekose gömleğini giymiş saçlarını silgi tarafı kemirilmiş bir kurşun kalemle gelişi güzel tutturmuş Sedef'e karşı toplamıştı .

Annesinin bunlar hep boş iş diyerek evin ardiyesine fırlattığı kırık kemanını düşünürken cebini yokladı ve sigarasının da kalmadığını fark etti . Parası da kalmayan Koray'ı arsızca bir dal sigara dilenme seansı bekliyordu . Bahtsız Koray doğrusu onun bu haline üzülüyorum .

Her gece rüyalarında İsmail Abi'nin Pullu Ceketi'ni ve yorulmadan sallanan elcağızını gören Koray bir gün o geminin geleceğine inananlardandı . Garibanının çalışıp , patronunun kazandığı bir ölüm makinesi olan Dünya'nın Koray'a nasıl davranacağı ise merak konusuydu ...



Yorumlar