Merhabalanzi. Furya hiç hız kesmeden kaldığı yerden devam ediyor. Ve bugün Süpertaj'ın altıncı bölüm konuğu Alem Fm'in çok yönlü programcısı Umut Bezgin.
1- Umut Abi Hoşgeldin. İlk soru klişelerin babası. Konuk Tanıma bölümü diye de adlandırılabilir aslında. O halde şöyle diyorum. Umut Bezgin kimdir, nedir, ne yapar, ne eder, nasıl bir insandır?
Umut Bezgin işletme mezunu olup aradığını banka ve sigorta şirketinde bulamayan ve bunu anlaması sadece 3 ay süren bir adamdır. İlk ulusal radyoya girişi ise 2004 yılında bir arkadaşının onu, çalıştığı yere prodüksiyon görevlisi olarak çalışmak için çağırmasıyla başlamıştır. Yaklaşık 14 yıl radyolarda bu pozisyonda çalışmasından sonra yolu Lig Radyo Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ayan sayesinde Alem FM ile kesişmiştir ve daha sonra da Fatih Yıldırım ile. Üstelik Fatih Yıldırım bildiğin zorla, kolumdan çeke çeke aramızda yaptığımız muhabbetleri radyoya taşımıştır. İlk olarak 'İzlenecek Bir Şey Değil' programı içinde 5 dakikayla başlayan sohbetimizin sonu sabah drive time yayını olmuştur.
2- Hafta içi her sabah 06.45'ten 9'a dek Fatih Yıldırım ile yaptığın 'Kafa Açan Uzman' programı yetmiyormuş gibi Cuma - Cumartesi 00.00 ile 02.00 arasında Alem Mix, Pazar 21.00 - 22.00 arasında Eski Defterler, Cumartesi - Pazar 16.00 ile 18.00 arasında da Haftanın İlk 20'si programlarını yapıyorsun. İyi de insana sorarlar. Be adam bu hevesi, bunca kelamı sen nerden buluyorsun?
'O kadar çok maaş veriyorlar ki ne isteseler tamam diyorum' demeyi çok isterdim tabi ama bu radyo işi hem gönül işi hem kendini kabul ettirme işidir. Aslında büyüklerimizin dediği bir lafın da hakkını vermek içindir. Kolunda hep bi altın bileziğin olsun. Ben de kendime böyle bi yol belirledim. Radyoda yapılacak her işi yapabilmeye çalışan bir adamım aslında. Bulunduğumuz kurumu en güzel şekilde temsil etmek ve kendimi geliştirmek ise en büyük isteğim.
3- Açıkçası son 3 aydır sabahlarımı şenlendiren biri olduğun için sana teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Ama öte yandan radyoyla alakadar düşüncelerini de bilmek istiyorum. Yani Umut kişisi için radyo ne demektir? Bi mikrofon başında saatlerce oturup konuşmak senin için ne ifade ediyor?
Herkesin radyodan beklentisi farklıdır. Hem dinleyicinin hem de yayıncının. Ben yaptığımız sabah programı özelinde konuşmak isterim sadece. Sabahın köründe kalkıp bir iş yapıyoruz amacımız insanları biraz olsun tebessüm ettirmek. İşe gidenlere, işten çıkıp mesai değişimi yapanlara ve o saatte hala işinin başında olanlara güzel zaman geçirtmek en büyük hedefimiz ve hayalimiz. Ben sabah yeteri kadar enerjisi yüksek bir insan olmalıyım ki bu karşı tarafa geçsin ve en önemlisi kendim eğleniyor muyum? Asıl olay bu. Biz kendimiz sabahları çok eğleniyoruz ve bunu da karşı tarafa yansıttığımızı düşünüyorum. Benim o sabah yayınının hakkını vermem lazım ki, hem beni dinleyenlere hem çalıştığım kuruma karşı sorumluluklarımı yerime getireyim. Mikrofon benim hayatım onsuz yapamam gibi bi dünyam yok benim. Amaç ve araçlar doğrultusunda hareket ediyorum.
4- Türkiye'de Radyo durumu sence nasıl? Yani onlarca frekans arasında tonla program ve kendini Radyo Programcısı ilan eden bi sürü insan evladı var. Bu iş Türkiye'ye yakışıyor mu? Sektör olarak iletişim pastasından alınan dilim gitgide büyüyor mu yoksa küçülüyor mu?
Onlarca radyo olması, onlarca frekans olması kötü bi şey değil bence. Nerde çokluk orda ****** lafı buraya çok oturan bi laf değil. Her zaman rekabet iyidir, alternatiflerin olması iyidir, aynı durum televizyonlar için de geçerli. Zaten Çamlıca'ya yapılan yeni verici direğiyle beraber bazı şeyler de değişecektir. Ama artık olay teknolojinin etkisiyle dijital dünyaya doğru kaymakta, her şey dijital ortama geçiriliyor ama radyo dinlenilirlik araştırmasını yapan şirketler senin programının dinlenilirliğini telefon anket yöntemiyle ölçüyor :) Bu verilerin de artık bir zahmet dijital ortama taşınması gerekiyor.
5- Boş Meşgale semalarında sorulan soruların tamamı konuğun uzmanlık alanına yönelik olmaz. Yani farklı sorularla da karşı karşıya kalabilirsiniz. Örneğin bi absürdlük yapıp sorayım. "Sarı Fosforlu Kalem, Kırık Gitar, İmzalı Kitap ve Guguklu Saat" nesneleri Umut Bezgin'e ne çağrıştırıyor?
Bu saydıklarından imzalı kitap hariç diğer hiçbirine sahip olmadım ama bana bi şey de anımsatmıyor. Ki o imzalı kitaplar da son 2 yıldır yayına başladıktan sonra gelmeye başladı :)
6- En son okuduğun kitap nedir? Sana ne kattı veya senden ne aldı?
Hiç bir kitabın insanlardan bir şey aldığını düşünmüyorum, buna inanan varsa bugün okumayı bıraksın bence. En son okuduğum kitap Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf adlı eseri. Şimdiye kadar okumadığım günlere lanet ederek bitirdim.
7- Günlük olmazsa olmaz rutinin nedir?
07.20 - Sert Bir Sade Filtre Kahve
10.30 - Bir Türk Kahvesi
8- Tuhaf sayılabilecek takıntıların var mıdır? Varsa ne?
Benden istenen bi işi o an yapmam gerekiyor. İş için verilen deadline 1 hafta sonra olsa dahi illa o iş bana geldiği anda en kısa sürede bitmeli. Ve iş yerinde bi şeyi yanlış yapma korkum var. Sürekli kontrol ediyorum yayına yanlış bir şey gitmesin diye. Bir de konudan bağımsız şöyle bir durum var. Doktora gidiyorum doktor bana bu ilacı şu saatlerde 2 ay kullanman lazım dediği anda, dakika şaşmadan o ilacı kullanırım hatta bi ay da üzerine ben eklerim :)
9- Kendine rol model seçtiğin biri var mı? Varsa veya yoksa neden?
Hayatımda seçtiğim tek rol model belki çoğu kişinin de olduğu gibi babamdır. Adam olmak denen saçma sapan lafı kullanmayacağım tabi ki onun gibi bi insan olsam kafi.
10- Ölmeden önce mutlaka yapmam lazım dediğin şey?
Hayatımda neredeyse ( indirimli erken rezervasyon fırsatları hariç ) hiç gelecek planı yapmadım, ne yaşayacaksam ona onun içinde hazırlanmayı tercih ediyorum. Dolayısıyla ölmeden önce yapacağım dediğim, kesin yapmalıyım dediğim bir planım yok.
11- Gayrı sona geldik. Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim. Senin, hakkında veya hakkımda söylemek istediklerin varsa buyur lütfen. Söz sende.
Kendime ait olan bi söz henüz bulamadığım için büyük insan Fatih Yıldırım'ın sözüyle nokta koymak isterim bu keyifli #Süpertaj'a;
- Önünüzde saygıyla eğilirim, tabi arkamızda kimse yoksa.
1- Umut Abi Hoşgeldin. İlk soru klişelerin babası. Konuk Tanıma bölümü diye de adlandırılabilir aslında. O halde şöyle diyorum. Umut Bezgin kimdir, nedir, ne yapar, ne eder, nasıl bir insandır?
Umut Bezgin işletme mezunu olup aradığını banka ve sigorta şirketinde bulamayan ve bunu anlaması sadece 3 ay süren bir adamdır. İlk ulusal radyoya girişi ise 2004 yılında bir arkadaşının onu, çalıştığı yere prodüksiyon görevlisi olarak çalışmak için çağırmasıyla başlamıştır. Yaklaşık 14 yıl radyolarda bu pozisyonda çalışmasından sonra yolu Lig Radyo Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ayan sayesinde Alem FM ile kesişmiştir ve daha sonra da Fatih Yıldırım ile. Üstelik Fatih Yıldırım bildiğin zorla, kolumdan çeke çeke aramızda yaptığımız muhabbetleri radyoya taşımıştır. İlk olarak 'İzlenecek Bir Şey Değil' programı içinde 5 dakikayla başlayan sohbetimizin sonu sabah drive time yayını olmuştur.
2- Hafta içi her sabah 06.45'ten 9'a dek Fatih Yıldırım ile yaptığın 'Kafa Açan Uzman' programı yetmiyormuş gibi Cuma - Cumartesi 00.00 ile 02.00 arasında Alem Mix, Pazar 21.00 - 22.00 arasında Eski Defterler, Cumartesi - Pazar 16.00 ile 18.00 arasında da Haftanın İlk 20'si programlarını yapıyorsun. İyi de insana sorarlar. Be adam bu hevesi, bunca kelamı sen nerden buluyorsun?
'O kadar çok maaş veriyorlar ki ne isteseler tamam diyorum' demeyi çok isterdim tabi ama bu radyo işi hem gönül işi hem kendini kabul ettirme işidir. Aslında büyüklerimizin dediği bir lafın da hakkını vermek içindir. Kolunda hep bi altın bileziğin olsun. Ben de kendime böyle bi yol belirledim. Radyoda yapılacak her işi yapabilmeye çalışan bir adamım aslında. Bulunduğumuz kurumu en güzel şekilde temsil etmek ve kendimi geliştirmek ise en büyük isteğim.
3- Açıkçası son 3 aydır sabahlarımı şenlendiren biri olduğun için sana teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Ama öte yandan radyoyla alakadar düşüncelerini de bilmek istiyorum. Yani Umut kişisi için radyo ne demektir? Bi mikrofon başında saatlerce oturup konuşmak senin için ne ifade ediyor?
Herkesin radyodan beklentisi farklıdır. Hem dinleyicinin hem de yayıncının. Ben yaptığımız sabah programı özelinde konuşmak isterim sadece. Sabahın köründe kalkıp bir iş yapıyoruz amacımız insanları biraz olsun tebessüm ettirmek. İşe gidenlere, işten çıkıp mesai değişimi yapanlara ve o saatte hala işinin başında olanlara güzel zaman geçirtmek en büyük hedefimiz ve hayalimiz. Ben sabah yeteri kadar enerjisi yüksek bir insan olmalıyım ki bu karşı tarafa geçsin ve en önemlisi kendim eğleniyor muyum? Asıl olay bu. Biz kendimiz sabahları çok eğleniyoruz ve bunu da karşı tarafa yansıttığımızı düşünüyorum. Benim o sabah yayınının hakkını vermem lazım ki, hem beni dinleyenlere hem çalıştığım kuruma karşı sorumluluklarımı yerime getireyim. Mikrofon benim hayatım onsuz yapamam gibi bi dünyam yok benim. Amaç ve araçlar doğrultusunda hareket ediyorum.
4- Türkiye'de Radyo durumu sence nasıl? Yani onlarca frekans arasında tonla program ve kendini Radyo Programcısı ilan eden bi sürü insan evladı var. Bu iş Türkiye'ye yakışıyor mu? Sektör olarak iletişim pastasından alınan dilim gitgide büyüyor mu yoksa küçülüyor mu?
Onlarca radyo olması, onlarca frekans olması kötü bi şey değil bence. Nerde çokluk orda ****** lafı buraya çok oturan bi laf değil. Her zaman rekabet iyidir, alternatiflerin olması iyidir, aynı durum televizyonlar için de geçerli. Zaten Çamlıca'ya yapılan yeni verici direğiyle beraber bazı şeyler de değişecektir. Ama artık olay teknolojinin etkisiyle dijital dünyaya doğru kaymakta, her şey dijital ortama geçiriliyor ama radyo dinlenilirlik araştırmasını yapan şirketler senin programının dinlenilirliğini telefon anket yöntemiyle ölçüyor :) Bu verilerin de artık bir zahmet dijital ortama taşınması gerekiyor.
5- Boş Meşgale semalarında sorulan soruların tamamı konuğun uzmanlık alanına yönelik olmaz. Yani farklı sorularla da karşı karşıya kalabilirsiniz. Örneğin bi absürdlük yapıp sorayım. "Sarı Fosforlu Kalem, Kırık Gitar, İmzalı Kitap ve Guguklu Saat" nesneleri Umut Bezgin'e ne çağrıştırıyor?
Bu saydıklarından imzalı kitap hariç diğer hiçbirine sahip olmadım ama bana bi şey de anımsatmıyor. Ki o imzalı kitaplar da son 2 yıldır yayına başladıktan sonra gelmeye başladı :)
6- En son okuduğun kitap nedir? Sana ne kattı veya senden ne aldı?
Hiç bir kitabın insanlardan bir şey aldığını düşünmüyorum, buna inanan varsa bugün okumayı bıraksın bence. En son okuduğum kitap Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf adlı eseri. Şimdiye kadar okumadığım günlere lanet ederek bitirdim.
7- Günlük olmazsa olmaz rutinin nedir?
07.20 - Sert Bir Sade Filtre Kahve
10.30 - Bir Türk Kahvesi
8- Tuhaf sayılabilecek takıntıların var mıdır? Varsa ne?
Benden istenen bi işi o an yapmam gerekiyor. İş için verilen deadline 1 hafta sonra olsa dahi illa o iş bana geldiği anda en kısa sürede bitmeli. Ve iş yerinde bi şeyi yanlış yapma korkum var. Sürekli kontrol ediyorum yayına yanlış bir şey gitmesin diye. Bir de konudan bağımsız şöyle bir durum var. Doktora gidiyorum doktor bana bu ilacı şu saatlerde 2 ay kullanman lazım dediği anda, dakika şaşmadan o ilacı kullanırım hatta bi ay da üzerine ben eklerim :)
9- Kendine rol model seçtiğin biri var mı? Varsa veya yoksa neden?
Hayatımda seçtiğim tek rol model belki çoğu kişinin de olduğu gibi babamdır. Adam olmak denen saçma sapan lafı kullanmayacağım tabi ki onun gibi bi insan olsam kafi.
10- Ölmeden önce mutlaka yapmam lazım dediğin şey?
Hayatımda neredeyse ( indirimli erken rezervasyon fırsatları hariç ) hiç gelecek planı yapmadım, ne yaşayacaksam ona onun içinde hazırlanmayı tercih ediyorum. Dolayısıyla ölmeden önce yapacağım dediğim, kesin yapmalıyım dediğim bir planım yok.
11- Gayrı sona geldik. Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim. Senin, hakkında veya hakkımda söylemek istediklerin varsa buyur lütfen. Söz sende.
Kendime ait olan bi söz henüz bulamadığım için büyük insan Fatih Yıldırım'ın sözüyle nokta koymak isterim bu keyifli #Süpertaj'a;
- Önünüzde saygıyla eğilirim, tabi arkamızda kimse yoksa.
Yorumlar
Yorum Gönder