Ceyhun Erhan ile #Süpertaj 3

İkinci bölümü yüzü aşkın görüntülenme ile rekor kıran #Süpertaj üçüncü bölümünde yeryüzünün sevgi ile döndüğüne inanan bir garip insanı, Türkiye'nin en samimi radyosu 101.4 Kent Fm'in Radyo Programcısı Ceyhun Erhan'ı konuk ediyor.

1. Bu ilk soru artık #Süpertaj'da bi gelenek haline geldi sanırım. Ve şöyle soruyorum. Ceyhun Erhan kimdir ? Neler yapar, nasıl bir yaşam sürer ? Rica etsem bize biraz kendinden bahseder mi ?

Ceyhun Erhan; Göbekli, radyoda konuşan, günde 2-4 saat arası uyuyan, dünyanın sevgi ile döndüğüne inanan, sosyal medyada boş yere çok vakit geçiren, İstanbul trafiğine katlanan, somurtkan olduğu için insanların sürekli senin moralin mi bozuk sorusu sorulan bir insan canlısıdır. Radyo programından servis şoförlüğüne, konser etkinlik organizasyonlarından ajanslara eleman tahsis etmeye, servis ihalelerinden ses kayıt prodüksiyonuna kadar bir çok iş ile uğraşırım. He arada tek kişilik oyun gösterilerim oluyor bu aralar ihmal ettim onu.

2. Kent Fm'de hali hazırda gayet güzel giden en azından dışarıdan bakınca öyle gözüken tatlı mı tatlı bir programın var. Late Night With Superman. Ben şahsen keşfettiğim günden beri büyük bir keyifle dinlediğimi söylemeden geçemeyeceğim. Fakat Superman muhabbeti hakkında hala bilgim yok. Sana neden Superman diyorlar, bi dinleyici mi söyledi yoksa sen mi kendine Superman dedin ? Dertli gönüllere giren, işte benim Superman gibi bi cümlenin bi hikayesi olmalı çünkü. Bunu bilmek isterim.

Övgün için çok teşekkür ederim. Keyifli ve tatlı sözleri gerçekten hoş ama ben biraz Late Night With Süperman için negatifim hala iyi olduğunu düşünmüyorum. Süperman geyiğine gelince Kent Fm öncesinde çalıştığım radyoda yaptığım programdan kalma ben ‘’aga, reis, adam v.s’’ hitapları sevmiyordum ve maalesef çalıştığım radyoda insanlar telefonda bağlandığında ya da mesaj attığında bana böyle hitap ediyorlardı bir gece dinleyici ile konuşurken reis dedi bana dememesini söyledim ne diyelim sana hiç birini sevmiyorsun dedi illa bir şey demek istiyorsan Ceyhun de Erhan de dedim. Sonra bir sessizlik oldu o ara üstümde Superman t-shirt vardı bunları da demek istemiyorsan Süpermen de bana dedim. Odur budur Süpermen aşağı Süpermen yukarı diye gidiyor Kent Fm’e geldiğimde de program ismi ne olsun dedik. O gün Yiğit Özgür'ün 'tişikirler sipirmen' karikatürünün basılı olduğu bir t-shirt vardı üstümde. Levet Erim o zaman programın adı ‘’Late Night With Superman’’ olsun dedi hoşuma gitti ve başladık öyle. Bu arada dertli gönüllere giren EVİNİZİN NEŞESİ Süperman.


3. Vespa modelli bir motorun vardı. Eskiden daha çok görürdük kendilerini. Hatta hatırladığım kadarıyla sen ona Tosbik diyordun. Tosbik ne alemde ? İstanbul trafiğinde motorlu taşıtlara yapılanlardan ötürü inzivaya mı çekildi yoksa ?

Vespa hala duruyor kışın radyonun garajına kaldırdım soğuklarda kediler üşümesin diye binadan birisi bir kedi yuvası koymuş motorun üstüne yer beton soğuk olur diye havalar düzeldi yuva hala motorun üstünde ve ben her gece çıkacağım zaman kedi evinde uyuduğu için rahatsız edip uyandırmıyorum dolayısıyla motorum garajda kedi ile kalıyor. İstanbul trafiğine gelince motor değil ama bisikletim ile şuan çok çekiyorum gerçekten şoförlerin garip bir rekabet savaşı var birbirlerini sürekli geçmek istiyorlar anlayamıyorum bir arabanın önünde gitmekle arkasında gitmek arasında ne fark var ki?

4. Radyo camiasına ne zaman atıldığın hakkında kesin bi bilgim yok. Ama Mutlu Ulusoy ile Radyo Bilyoner'de bi spor programı yaptığını, Kent Fm'den önce Karadeniz Fm'de yayın yaptığını hatta orada Gecekondu adına bir programın olduğu bilgilerine eriştim. Pekala bu platform sana ne kattı ? Yani bir radyo programcısı olmak ne demek ? Karşılaştığın ironik durumlardan bahsetme imkanın varsa neler anlatabilirsin ?

2010 yılında Radyo-Tv bölümüne kayıt yaptırdığım gün bir radyoya gidip staj için başvurdum kabul edildi. O günden beri radyo camiasının içerisindeyim. Dediğin radyoların dışında; Cem Radyo, Radyo Kuzey ve evim dediğim Yön Radyo'da var. Radyonun bana ne kattığına gelince inat edip başarmayı öğretti. Çünkü hayallerinizden bahsettiğinizde büyük ve uçuk hedefler koyduğunuzda kimse sizi ciddiye almıyor ve buna genel geçer dış görünüş yani cool görünme durumunu da eklediğinizde kimse sizi görmüyor, onların kafasında kalıplaşmış davranışlar düşünceler vardır bu kalıplara uyan şeyleri yapmıyorsan senin yapmana olasılık vermiyorlar. İşte ben bu kalıplaşmışlıklara bir şeyleri göstermek için haksızlıklara, mağduriyete ve inanmamışlara aldırmadan inat ederek aslında birazda kafa tutarak başa çıktım. İroniklik dediğine gelince düşünmeyen herkesin size akıl vermeye çalışması derim.


5. Türk televizyonlarında en çok sevdiğin, senin ruhuna en çok dokunan dizi hangisi ? Ve neden ? 

Türk televizyonlarında tartışmasız Behzat Ç. en sevdiğim ve kendimi içinde bulduğum dizi. Behzat Ç. kendisini aşan bir proje bence onu izleyip hayatında bazı şeyleri değiştirmeyen insan sayısı çok azdır. Hele benim gibi derin benimseyenler çok daha fazla değiştirdi hayatını. Beni bağlayan kaybedişlerde sürekli ayakta durabilmeleri, toplumsal olaylara bakış açıları mesela trans cinayetlerini hangi dizi işleyebilmiştir ? Hele de trans bireylerin yanında durarak işlemeleri. Bu ve bunun gibi çoğu konuda azınlıkların yanında olmaları ve tabi ki müzikleri çok sevmeme ve benimsememe sebep oldu.

6. Yayın esnasında olmasından korktuğun bir şey var mıdır ? Varsa nedir ?

Gerçekten insanları kıracak ya da üzecek şeyler söylemek yayında en çok korktuğum şey onun haricinde her şeye tamamım korktuğum hiçbir şey yok.

7. Yeryüzünün sevgi ile döndüğüne, döneceğine inanıyorsun. Bazıları bu durumuna fazla Pollyannacı diyor, bazıları seninle aynı ümitleri taşıyor. Bu konuya biraz değinmeni rica ediyorum. Neden böyle bi ümidin yahut inancın var ? Neden kelimesi biraz yanlış olabilir soru için fakat bu hayalin altındaki sebebi arıyorum. Umarım anlatabilmişimdir.

Sebep kötü bir insan canlısı oluşum, iyi birisi olabilmek için içerimde SEVGİ beslemem gerekiyor. Aslında bu bir ümit ya da inanç değil. Bu yeryüzü için artık acil bir ihtiyaç, yaşadığımız coğrafyaya bakalım çocuklar ölüyor. Dünyanın en masum canlıları daha ne olduğunu bilemedikleri yeryüzünde ne olduğunu anlamadan kalpleri duruyor. Ve o kalpler içerisinde art niyet, hırs, kötülük vs. yok. Sevgi var, herşeye ama herşeye sevgi ile bakabilme var.  Büyüme lanetini yaşamış insan canlıları dünyalarına ait bir takım sevimsiz hırsları ve duyguları için kendisinde olmayan bir şeyi yok ediyor işte. Dünyanın genel geçer hayat kurallarına ayak uydurduğu için kalplerinde SEVGİ kalmamış bu insan canlılarına bende ayak uydurup sevgi olan kalpleri yok etmek yerine onlara sevgi aşılamak amacım. Bu yüzden hep sevgi deyişim. Çocuklar kadar masum bakamayacağız ama bu masumluğu da yok etmemek içindir sevgiye inanışım.

8. Bi radyo programcısı olduğun için şarkı, türkü ve müziklerle hayli haşır neşirsin. Peki bize şöyle en sevdiğin ya da sende en çok anlam ifade eden 5 şarkıyı sıralamanı istesek neler söylersin ?

  Bunu 5 şarkı ile kısıtlamam çok zor sürekli müzik dinleyen ve içselleştirdiği çok fazla sanatçı,  eser olan bir insanın kolay cevaplayamayacağı bir soru ama bugün dinlerken etkilendiğim 5 eseri yazayım; 
Pilli Bebek – Bak - Siyah Beyaz – Fotoğraf - Kızım 
Kazım Koyuncu – Gyuli Çkimi
Mahzuni Şerif – Madenciler
Ruhi Su – Acem kızı
Yaşar Kurt – Anne.


9. Diğer #Süpertaj bölümlerinde de yaptığım ve sanırım hep yapacağım bi bölüme geldik şimdi. Kişiye göre iki tanım sorup cevap almaya çalışıyorum. Samimiyet ve Güven kavramlarını kendi dilinden izah etmeni rica etsem neler söylersin ?  Yani  sence Samimiyet ve Güven ne demek ? Keyfine göre ayrı ayrı yada beraber biçimde de değerlendirebilirsin.

Bana göre samimiyet; Bakkal defteri, soba üstündeki güğüm, bahçede komşularla oturma, sokakta oynama ve aşık olma. Güven; kış yaklaştığında satın aldığın ve 2 gün sonra kamyon ile gelen kömürünün sen evde yokken eşin taşıyamaz diye gece vardiyasında olduğu için gündüz evde olan komşunun gelen kömürlerini sokaktan kömürlüğüne taşımasıdır..

10. Sarılmak eylemine fazlasıyla önem veriyorsun. Özel bir sebebi var mı ? Bunun hakkında konuşmandan mutluluk duyarım. 

Sarılmak gerçekten bu yeryüzünün en güzel eylemi. Mutsuz olduğunda iyi hissettiren, sevindiğinde refleks olarak yaptığın, selamlaştığında samimiyeti gösteren hepsinin ötesinde kendinden başka birisinin de kalp atışlarını hissettiğin bir eylem. Benim için kıymetli sarılmak. 


11. Öncesinde daha sık rastladığım şu an için ise belki yayın sonlarını her zaman dinleyemediğimden kaçırdığım bir yer var. Dinleyicilere program bitişi terli terli soğuk su içmeyin, gece üstünüzü açmayın gibisinden sözler söylüyordun. Bu beni hep imrendirmiştir. Dinleyicilerle arandaki bağ nasıl sence ?

  Samimi ve tuhaf derim. Hayatlarıyla ilgili çok özel şeyleri anlatabiliyorlar bana ya da önemli bir karar alacakları zaman danışıyorlar, denk geldiklerinde yolda gördüklerinde sarılıyorlar bana bu çok hoşuma giden bir hareket ama bunun yanı sıra tuhaf bulduğum durumlarda var. Mesela sesimi duyduklarında rahatlıyorlar radyoya geldi bu iyi diyorlar, yayına gelmediğimde canımın sıkkın olduğunu her şeyden vazgeçtiğimi çok üzgün olduğumu düşünüyorlar J

12. Ve son olarak hayatında keşkelerin var mıdır ? Ayrıca yapmaktan en çok pişmanlık duyduğun, duyacağın şey nedir ?


Keşkesi olmayan insan canlısı yoktur benimde çok var. Art niyetli ve kötü düşündüğüm her şeyden pişmanlık duydum.


Ceyhun Erhan ;
Tanışıp oturup yüz yüze konuşmadığım zaman çok fikir oluşturamıyorum kafamda, o yüzden çok yorum yapamayacağım senin hakkında sadece uğraşın güzel başarılar dilerim.

Yorumlar