Sedef :
- Bu gece bende kal sohbet ederiz hem biraz, yarında fakülteyi gezdiririm sana, ne dersin?
dedi. Türkan oldukça memnun olacağını ifade eder etmez yanlarına bir Cabrio 964 yanaştı. Gelen, Sedef'in sevgilisi Mustafa'ydı.
Sedef ve Türkan'ı eve Mustafa bırakacaktı. Genç adam sevgilisini öpüp, Türkan'a merhabasını takdim ettikten sonra arabaya geçti. Adamın merhabasındaki samimiyet Türkan'ın tanımadık bir arabaya binme tedirginliğini yok etmeye yetti bile. Yol biraz uzun olduğundan konular birbirini açtı. Çiftin gözlerinden okunan mutluluğuna arka koltukta şahitlik eden Türkan, 'Radyo dinlemez miyiz ya?' dedi. Mustafa ve Sedef garipsedi bu soruyu ama misafirdi Türkan, isteğini yerine getirmek gönül hoşluğuydu. O sırada trafik bir anda sıkıştı. Belli ki 300 metre ileride bulunan kavşakta kaza olmuştu. Artık bu boş bekleyişi renklendirmek adına radyoyu açmak farz oldu. Mustafa 'on' düğmesine basıp birkaç frekansta dolandı. Kulağa hoş gelen bi melodi tespit etti ve bunu dinleyelim dercesine camı açıp bir elini dışarıya çıkararak, radyoda bulunan elini direksiyona doğrultup parmaklarıyla ritim tutmaya başladı. Sedef radyonun sesini biraz daha açtı. Radyoda çalan Cem Karaca idi. 'Bu Son Olsun' şarkısı yankılanıyordu nostaljik arabanın içinde. Tesadüftür ki Mustafa, Sedef ve Türkan, üçü de Cem Karaca hayranıydı ve bu şarkı akıllarında mıh gibi kazılıydı. Ortaya ise şöyle planlanmamış, provası yapılmamış, en doğalından harika bir düet çıktı.
Bir sonraki şarkı da bi o kadar manidardı. Radyo Programcısı Ceyhun Yılmaz'ın verdiği ufak bilginin ardından plakta Barış Manço'nun Dönence şarkısı dönmekteydi. Mustafa buğulu sesi ile parçanın girizgahına eşlik etti. Eserin ortalarında ise Sedef elinde hayali bir elektro gitar ile bambaşka diyarlarda dolanıyor, kendinden geçiyordu. Türkan ise bütün bunların kendisine yaratıcının bir lütfu olduğunu düşünüp anın tadını çıkarıyordu. Eve varıldı. Mustafa Sedef'i gamzeli yanağından öpüp Türkan'a :
Sedef ve Türkan'ı eve Mustafa bırakacaktı. Genç adam sevgilisini öpüp, Türkan'a merhabasını takdim ettikten sonra arabaya geçti. Adamın merhabasındaki samimiyet Türkan'ın tanımadık bir arabaya binme tedirginliğini yok etmeye yetti bile. Yol biraz uzun olduğundan konular birbirini açtı. Çiftin gözlerinden okunan mutluluğuna arka koltukta şahitlik eden Türkan, 'Radyo dinlemez miyiz ya?' dedi. Mustafa ve Sedef garipsedi bu soruyu ama misafirdi Türkan, isteğini yerine getirmek gönül hoşluğuydu. O sırada trafik bir anda sıkıştı. Belli ki 300 metre ileride bulunan kavşakta kaza olmuştu. Artık bu boş bekleyişi renklendirmek adına radyoyu açmak farz oldu. Mustafa 'on' düğmesine basıp birkaç frekansta dolandı. Kulağa hoş gelen bi melodi tespit etti ve bunu dinleyelim dercesine camı açıp bir elini dışarıya çıkararak, radyoda bulunan elini direksiyona doğrultup parmaklarıyla ritim tutmaya başladı. Sedef radyonun sesini biraz daha açtı. Radyoda çalan Cem Karaca idi. 'Bu Son Olsun' şarkısı yankılanıyordu nostaljik arabanın içinde. Tesadüftür ki Mustafa, Sedef ve Türkan, üçü de Cem Karaca hayranıydı ve bu şarkı akıllarında mıh gibi kazılıydı. Ortaya ise şöyle planlanmamış, provası yapılmamış, en doğalından harika bir düet çıktı.
Bir sonraki şarkı da bi o kadar manidardı. Radyo Programcısı Ceyhun Yılmaz'ın verdiği ufak bilginin ardından plakta Barış Manço'nun Dönence şarkısı dönmekteydi. Mustafa buğulu sesi ile parçanın girizgahına eşlik etti. Eserin ortalarında ise Sedef elinde hayali bir elektro gitar ile bambaşka diyarlarda dolanıyor, kendinden geçiyordu. Türkan ise bütün bunların kendisine yaratıcının bir lütfu olduğunu düşünüp anın tadını çıkarıyordu. Eve varıldı. Mustafa Sedef'i gamzeli yanağından öpüp Türkan'a :
Devam Edecek ...
Editör : İrem Türelik
Yorumlar
Yorum Gönder