Eve varıldı. Mustafa Sedef'i gamzeli yanağından öpüp Türkan'a :
- Benim cancağızım iyidir hoştur ama delidir biraz. Sana emanet.
Türkan ise alaycı bir tavırla :
- Ben yeniyim asıl, ben ona emanetim.
Sedef ve Türkan arabadan indi.
Mustafa da yazarken hiçbir şeyin s*kinde olmadığı tek mekan olan Ötekiler Kafe'ye gitti ve oturup başladı yazmaya. Mustafa orda yazadursun. Sedef 'Hödüğe bak ya, insan bi yardım eder. Biz bu valizi nasıl taşıyalım dördüncü kata kadar?' diye isyan etti. Türkan bi kahkaha patlattı ve zorlukla da olsa valizi eve çıkarttı. Profesyonel bir hırsız tarafından kolaylıkla açılabilecek çelik kapıdan içeri girer girmez, mistik bi koku Türkan'ın başını döndürdü.
Sedef:
- Ay valla benim karnım aç bi şeyler hazırlicam sende bakın öyle. Yemeğimizi yedikten sonra yatağını hazırlarım.
Valizi koridorda bırakan Türkan salona yöneldi. Friedrich Nietzsche'den Can Dündar'a, Tolstoy'dan Ahmet Ümit'e, Cemal Süreya'dan Nazım Hikmet'e kadar daha bir çok ustanın kitaplarının bulunduğu kütüphane Türkan'ın dikkatini çekti. Fakat Türkan'ın dikkatini çeken başka bir şey daha vardı. O da Fransız tipi balkonun önündeki ahşap masada duran daktilo. Türkan daktiloya meraklı gözlerle bakıp tam tuşlarını inceleyecekken, Sedef mutfaktan adeta ışın hızıyla gelip:
- Hey, hey, hey! Sakın ona dokunma. O daktilo Mustafa'nın ve onun için herşeyden daha değerli, hatta benden bile. Ona zarar gelirse beni mahveder.
Türkan:
- Özür dilerim bilmiyordum.
Sedef mutfağa geri döndü. Koltuğa uzanıp günün yorgunluğunu gözlerini dinlendirme yöntemi ile atmaya çalışan Türkan'ın telefonu aniden çalmaya başladı. Arayan Türkan'ın kız kardeşi Ayşe'ydi. Ablasını çok özlediğini söyledi ve telefonda ağlamaya başladı. Türkan ise " Kıyamam canımın içi, ağlama sen. O gözyaşına kurban olurum senin. Söyle bakalım ablaya, ne istiyorsun buradan? 6 ay sonra gelicem. Ne getireyim sana? " dedi.
Ayşe ise " Sadece sen gel yeter abla, seni çok özle... "
Ayşe cümlesini bitiremeden telefonun başında gururlu bir erkek sesi belirdi. Şüphesiz bu Türkan'ın babası Muhsin'den başkası değildi.
- Benim cancağızım iyidir hoştur ama delidir biraz. Sana emanet.
Türkan ise alaycı bir tavırla :
- Ben yeniyim asıl, ben ona emanetim.
Sedef ve Türkan arabadan indi.
Mustafa da yazarken hiçbir şeyin s*kinde olmadığı tek mekan olan Ötekiler Kafe'ye gitti ve oturup başladı yazmaya. Mustafa orda yazadursun. Sedef 'Hödüğe bak ya, insan bi yardım eder. Biz bu valizi nasıl taşıyalım dördüncü kata kadar?' diye isyan etti. Türkan bi kahkaha patlattı ve zorlukla da olsa valizi eve çıkarttı. Profesyonel bir hırsız tarafından kolaylıkla açılabilecek çelik kapıdan içeri girer girmez, mistik bi koku Türkan'ın başını döndürdü.
Sedef:
- Ay valla benim karnım aç bi şeyler hazırlicam sende bakın öyle. Yemeğimizi yedikten sonra yatağını hazırlarım.
Valizi koridorda bırakan Türkan salona yöneldi. Friedrich Nietzsche'den Can Dündar'a, Tolstoy'dan Ahmet Ümit'e, Cemal Süreya'dan Nazım Hikmet'e kadar daha bir çok ustanın kitaplarının bulunduğu kütüphane Türkan'ın dikkatini çekti. Fakat Türkan'ın dikkatini çeken başka bir şey daha vardı. O da Fransız tipi balkonun önündeki ahşap masada duran daktilo. Türkan daktiloya meraklı gözlerle bakıp tam tuşlarını inceleyecekken, Sedef mutfaktan adeta ışın hızıyla gelip:
- Hey, hey, hey! Sakın ona dokunma. O daktilo Mustafa'nın ve onun için herşeyden daha değerli, hatta benden bile. Ona zarar gelirse beni mahveder.
Türkan:
- Özür dilerim bilmiyordum.
Sedef mutfağa geri döndü. Koltuğa uzanıp günün yorgunluğunu gözlerini dinlendirme yöntemi ile atmaya çalışan Türkan'ın telefonu aniden çalmaya başladı. Arayan Türkan'ın kız kardeşi Ayşe'ydi. Ablasını çok özlediğini söyledi ve telefonda ağlamaya başladı. Türkan ise " Kıyamam canımın içi, ağlama sen. O gözyaşına kurban olurum senin. Söyle bakalım ablaya, ne istiyorsun buradan? 6 ay sonra gelicem. Ne getireyim sana? " dedi.
Ayşe ise " Sadece sen gel yeter abla, seni çok özle... "
Ayşe cümlesini bitiremeden telefonun başında gururlu bir erkek sesi belirdi. Şüphesiz bu Türkan'ın babası Muhsin'den başkası değildi.
Devam Edecek ...
Editör : İrem Türelik
Yorumlar
Yorum Gönder