Hava durumu hakkında bilgi sahibi olamadığım bi Çarşamba akşamı saat 22.05 sularında gelmişim dünyanıza. Ve olması gerekenden biraz daha pis ve kokuşmuş biçimde doğmuşum. Evet gerçekten öyle. Çünkü şu an; doğum esnasında 9 aylık yuvası olan anne karnına sıçacak kadar nankör fakat o boku yeni dünyaya açılana, anne karnından çıkana dek yemeyecek kadar da akıllı birinin yazısını okuyorsunuz.
Şu yaş hesaplamaları beni hep rahatsız etmiştir. Yok şundan gün aldım. Yok şu yeni bitti. Vay anam şuna merdiven dayadım falan hep itici oldu benim için. Ben işimi daha kolay hallediyorum. Bak kesin yanlıştır ama şimdi ben 2002 yılında doğdum. Z Kuşağı üyesiyim yani. Her neyse. Şimdi de 2018 yılındayız.
O halde 2018 - 2002 = 16
Demek ki bende 16 yaşındayım. Uh! Tamamdır.
Bi kere şunu söylemeden edemeyeceğim. Bu sene nasıl geçti anlamadım. Ben daha geçen doğum günü annemin aldığı tişörtü giydim lan dün. Yani şu zaman denen kavramın kabuklarını soyup çekirdeğini bize sunmaması üstelik bunların tümünü bizden beklemesi ve biz idealist insanların uğraşlarının hayli fazla olması sosyal hayatın volümünü ( o nece imla hatası be diller arası yazım yanlışı yaptı herif ) biraz kısıyor. Buraya nasıl geldik bilmiyorum ama anladım ki ben yazmayı baya özlemişim. Çünkü haftalardır yalnızca Türkan'ı paylaşıyorum ve o kadar çok konu, yazacak o kadar çok şey birikti ki heyecandan ne yazdığımı, ne dediğimi dahi bilmiyorum.
Evet bugün 24 Temmuz. Ve doğdum. Ayrıca harikamsı bi sene geçirdim. Her şey yerli yerinde ve yaşananların hepsi vaktinceydi. Çok güzel sevdim, aşık oldum, yeni insanlarla tanıştım, ömürlük dostlar edindim, kendimi geliştirdim, kendi ekmeğimi kendim kazandım, alın teri ne demekmiş onu öğrendim, herkes sıcak yatağında yatarken sabahın altısında iş başı yaptım, tuvalet temizledim, hayal kurdum, şarkı söyledim, ağladım, güldüm.
*Şu an fırça yiyorum. 14.56
Feshane'de uzandım, Karaköy'de oturdum, İstiklal'de yürüdüm, Sultanahmet'te uyudum. Ondan sonracığıma sağ kolumu kırdım, burnumu kırdım, bileğimi sakatladım, motor kazası yaptım. Unutulması mümkün olmayacak bir şeydi ki Vâreste Düşler adında bi Tiyatro Kulübü kurdum. Onlarca insan ile birlikte hayalimiz için uğraştık. Ha oldu mu? Hayır, olmadı. Ama pişman mıyım? Değilim. Çünkü tiyatro yapamasak da #VâresteSokaklar projesi kapsamında onikisi kız onikisi erkek olmak üzere 24 çocuğu kışlık kıyafetlerle giydirdik, sokak hayvanları için güvenli gördüğümüz {!} yerlere yirmibeşi kedi yirmibeşi köpek olmak üzere 50 adet mama kabı yerleştirdik. Toplantılar dillere destandı. İnanılmaz eğlendim ve eğlendik diye düşünüyorum. Ancak her güzel şeyin sonu olduğu gibi Vâreste Düşler de bitti. Ardında ise bu senemi muhteşörleştiren hoş muhabbetler, sohbetler ve kıymetli dostluklar bıraktı.
*Yaptığım, yaptığımız veya içinde yer aldığım güzel şeyleri söylemekten geri durmadım, durmuyorum, durmayacağım. Bu bana umut kaynağı oluyor.
En son tartıldığında - 2.5 ay önce - 85 küsür kilo çeken, şişko, sevimsiz ve höğ höğ sesiyle konuşan benim gibi bi gundinin bu içi sevinç dolu olan yazısını buraya kadar okuduysan ADAMSIN. Pek tişikkürler efem.
Son olarak tam anlamıyla bu sene hayatıma giren, yaşantımı renklendiren, günlerimi güzelleştiren veya daha önce hayatımda olsa da benim bu denli yakın olmadığım bazı insancığımlara selamım var.
Dipnot: Kıymet sırası gözetilmemiştir.
İdolüm, Abim, Yoldaşım Seyithan'a
Pomak Güzeli Kadam'a
Dostum Sülocan'a
Cancağızım Prenses Elif'e, İki Gözümün Çiçeği Ayşe'ye
Kuzenim, Öğretmenim Tülay Hoca'ya
Türkçü Nazlı'ya
Kayan Kartal'a
Kankö Hicran'a
Pasketçi Ahmo'ya
Zübeyde Hocam'a
Suriye Saçlım'a
Bancazoğlu'na
Stüdyo Gangstası'na
Sinsi Menajer'e
Mete Baba'ya
Sude'ye
İyİ Kalpli Betül'e
Bi Matematikçiden Daha Fazlası Burcu Hoca'ya
İngilizce'yi Sevdiren Mesut Hoca'ya
Tasarımcı Küfürmatik'e
Göğnümün Angaralısı Zeyno'ya
Ablam, Kankam, İş Kadını Sedanur'a
Arkadaşım Fırat'a ve İlayda'ya
Doğum günümü kutlayarak beni acccaaiip mutlu eden Fatma Teyzem'e, Gönül Teyzem'e, Arif Dayı'ma
te - şek - kür - ler.
Adını yazmadıklarımın adını yazmamışımdır.
Bi daha ki sefere artık :)
Ya bi de bişi daha var söylesem mi söylemesem mi diye çok ikilemde kaldım ama sanırım sabredemeyeceğim. Şöyle ki eğer bi aksilik veya olumsuz bişi çıkmazsa Mayıs 2019 tarihinde İlk Tek Kişilik Stand-Up Gösterim " Çaldıran Tüccar " var. Ohh missler misi. Bunu da söyledik.
Son olarak doğdum, varım, mutluyum! Heh! İyi ki de doğmuşum be.
Bunları çalışıyor olduğum lokantanın deposundan yazaraktan sizlere esenlikler dilerim.
Şu yaş hesaplamaları beni hep rahatsız etmiştir. Yok şundan gün aldım. Yok şu yeni bitti. Vay anam şuna merdiven dayadım falan hep itici oldu benim için. Ben işimi daha kolay hallediyorum. Bak kesin yanlıştır ama şimdi ben 2002 yılında doğdum. Z Kuşağı üyesiyim yani. Her neyse. Şimdi de 2018 yılındayız.
O halde 2018 - 2002 = 16
Demek ki bende 16 yaşındayım. Uh! Tamamdır.
Bi kere şunu söylemeden edemeyeceğim. Bu sene nasıl geçti anlamadım. Ben daha geçen doğum günü annemin aldığı tişörtü giydim lan dün. Yani şu zaman denen kavramın kabuklarını soyup çekirdeğini bize sunmaması üstelik bunların tümünü bizden beklemesi ve biz idealist insanların uğraşlarının hayli fazla olması sosyal hayatın volümünü ( o nece imla hatası be diller arası yazım yanlışı yaptı herif ) biraz kısıyor. Buraya nasıl geldik bilmiyorum ama anladım ki ben yazmayı baya özlemişim. Çünkü haftalardır yalnızca Türkan'ı paylaşıyorum ve o kadar çok konu, yazacak o kadar çok şey birikti ki heyecandan ne yazdığımı, ne dediğimi dahi bilmiyorum.
Evet bugün 24 Temmuz. Ve doğdum. Ayrıca harikamsı bi sene geçirdim. Her şey yerli yerinde ve yaşananların hepsi vaktinceydi. Çok güzel sevdim, aşık oldum, yeni insanlarla tanıştım, ömürlük dostlar edindim, kendimi geliştirdim, kendi ekmeğimi kendim kazandım, alın teri ne demekmiş onu öğrendim, herkes sıcak yatağında yatarken sabahın altısında iş başı yaptım, tuvalet temizledim, hayal kurdum, şarkı söyledim, ağladım, güldüm.
*Şu an fırça yiyorum. 14.56
Feshane'de uzandım, Karaköy'de oturdum, İstiklal'de yürüdüm, Sultanahmet'te uyudum. Ondan sonracığıma sağ kolumu kırdım, burnumu kırdım, bileğimi sakatladım, motor kazası yaptım. Unutulması mümkün olmayacak bir şeydi ki Vâreste Düşler adında bi Tiyatro Kulübü kurdum. Onlarca insan ile birlikte hayalimiz için uğraştık. Ha oldu mu? Hayır, olmadı. Ama pişman mıyım? Değilim. Çünkü tiyatro yapamasak da #VâresteSokaklar projesi kapsamında onikisi kız onikisi erkek olmak üzere 24 çocuğu kışlık kıyafetlerle giydirdik, sokak hayvanları için güvenli gördüğümüz {!} yerlere yirmibeşi kedi yirmibeşi köpek olmak üzere 50 adet mama kabı yerleştirdik. Toplantılar dillere destandı. İnanılmaz eğlendim ve eğlendik diye düşünüyorum. Ancak her güzel şeyin sonu olduğu gibi Vâreste Düşler de bitti. Ardında ise bu senemi muhteşörleştiren hoş muhabbetler, sohbetler ve kıymetli dostluklar bıraktı.
*Yaptığım, yaptığımız veya içinde yer aldığım güzel şeyleri söylemekten geri durmadım, durmuyorum, durmayacağım. Bu bana umut kaynağı oluyor.
Son olarak tam anlamıyla bu sene hayatıma giren, yaşantımı renklendiren, günlerimi güzelleştiren veya daha önce hayatımda olsa da benim bu denli yakın olmadığım bazı insancığımlara selamım var.
Dipnot: Kıymet sırası gözetilmemiştir.
İdolüm, Abim, Yoldaşım Seyithan'a
Pomak Güzeli Kadam'a
Dostum Sülocan'a
Cancağızım Prenses Elif'e, İki Gözümün Çiçeği Ayşe'ye
Kuzenim, Öğretmenim Tülay Hoca'ya
Türkçü Nazlı'ya
Kayan Kartal'a
Kankö Hicran'a
Pasketçi Ahmo'ya
Zübeyde Hocam'a
Suriye Saçlım'a
Bancazoğlu'na
Stüdyo Gangstası'na
Sinsi Menajer'e
Mete Baba'ya
Sude'ye
İyİ Kalpli Betül'e
Bi Matematikçiden Daha Fazlası Burcu Hoca'ya
İngilizce'yi Sevdiren Mesut Hoca'ya
Tasarımcı Küfürmatik'e
Göğnümün Angaralısı Zeyno'ya
Ablam, Kankam, İş Kadını Sedanur'a
Arkadaşım Fırat'a ve İlayda'ya
Doğum günümü kutlayarak beni acccaaiip mutlu eden Fatma Teyzem'e, Gönül Teyzem'e, Arif Dayı'ma
te - şek - kür - ler.
Adını yazmadıklarımın adını yazmamışımdır.
Bi daha ki sefere artık :)
Ya bi de bişi daha var söylesem mi söylemesem mi diye çok ikilemde kaldım ama sanırım sabredemeyeceğim. Şöyle ki eğer bi aksilik veya olumsuz bişi çıkmazsa Mayıs 2019 tarihinde İlk Tek Kişilik Stand-Up Gösterim " Çaldıran Tüccar " var. Ohh missler misi. Bunu da söyledik.
Son olarak doğdum, varım, mutluyum! Heh! İyi ki de doğmuşum be.
Bunları çalışıyor olduğum lokantanın deposundan yazaraktan sizlere esenlikler dilerim.
Yi Gecele.
Yorumlar
Yorum Gönder