Bugün realizm akımının Türk edebiyatındaki başarılı ilk
temsilcisi olan Halit Ziya'nın gene realizm akımının Türk edebiyatındaki en
başarılı örneği olan Aşk-ı Memnu eserini inceliyoruz.
Halk hayatından kopuk yaşayan , Anadolu'dan habersiz , Batı
kültürü ile yetişmiş , çocukluk ve gençlik döneminde rahat bir yaşam sürmüş
olan Halit Ziya romanlarında çevresinde gördüğü insanları anlatmış ve kişilerin
duygu , düşünce , davranış ve tutumlarını realizm ilkelerine uygun biçimde
yansıtmıştır.
Herhangi bir toplumsal amacı olmayan Uşaklıgil'in beyan
ettiklerini inceleme ve gözlemlere dayandırmasına tanıklık ettiğimiz roman
kurgu ve kişilerin hem şahsiyetlerine hem de ortamlarına uyar bir şekilde
tasvir edilmesi bakımından hayli başarılıdır.
Ana temanın yasak aşk ve aldatma olduğu Aşk-ı Memnu
kitabında şahısların hemen hemen hepsi Batılı yaşam tarzını benimsemiştir.
Üstelik bu kişiler Tanzimat Edebiyatı'nda yazılan romanlardaki gibi özentilik
yapan insanlar değildir.
İlahi bakış açısıyla yazıldığı kanaatine vardığım romanda
tasvirler gerçekleşirken gözlemler sonucu doğan tespitlerden yararlanılmış,
hayli ustaca betimlemeler yapılmıştır.
Zaman olarak yaz mevsimi ve sonbaharın kullanıldığı eserde
olayların gelişim saatleri yarı belirginliğini korumaktadır.
Aşk-ı Memnu'da asıl mekan , İstanbul'dur , Adnan Bey'in
sahibi olduğu büyük konaktır. Konak kitabın içinde yer alan çoğu olayın ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Dönemin gerçekliğine uygun diğer mekanlar Kağıthane ve
Adadır.
Realizm etkisinin ağırlıkta olduğu romanda yer yer natüralizm akımının izlerini de görmekteyiz. Yazarın anlatımına duygularını katmayıp , kişiliğini gizleyerek oluşturduğu romanda şahıslarla ilgili psikolojik ve sosyal çözümlemeler yapılırken aynı zamanda uygulanan mekan tasvirlerinde roman karakterlerinin psikolojik ve sosyolojik durumuna müsaitliğine de dikkat edilmiştir.
Yeri gelmişken natüralizm akımının bir özelliği olan
"Soyaçekim" durumundan bahsetmek istiyorum. Kötü insanların kötü
çocukları olur düşüncesini benimseyen özelliğin yansıması romanda şu şekilde
geçer ;
" - Firdevs Hanım'ın kızı değil miydi ? "
Adından hayli söz ettiren ve zamanıyla dizisi bile çıkmış
eserin karakterlerine göz atmakta fayda var. İstanbul asilzadelerinden Firdevs
Hanım'ın eşi Melih Bey , hafif meşrepli bir kadın olan Firdevs Hanım , Firdevs
Hanım'ın ve Melih Bey'in büyük kızı Bihter , kocasına bağlı bir kadın olan
Bihter'in kardeşi Peyker , Peyker'in eşi
Nihat , Firdevs Hanım'ın özel hizmetçisi Katya , 50 yaşında olup eşini kaybetmiş
bir asilzade Adnan Bey , Adnan Bey'in hassas bir bünyeye sahip olan kızı Nihal
, Adnan Bey'in bencil ve çapkın yeğni Behlül , Adnan Bey'in küçük oğlu Bülent ,
Adnan Bey'in konağındaki Fransız mürebbiyesi Matmazel De Courton , Adnan Bey'in
konağının aşçısı Şakire , Adnan Bey konağının baş kalfası Şayeste , Şayeste'nin
eşi Süleyman Efendi ve kızları Cemile , Adnan Bey'in konağının hizmetçisi
Nesrin ve hemen hemen Nihal ile aynı yaşta olan Bihter ve Behlül'ün yasak
aşkına şahit olan ve her şeyi Adnan Bey'e anlatıp romanın düğümünü çözen Arap
hizmetçi Beşir.
Peyker ve Nihat'ın evlenmesi ile başlayıp Bihter'in
intiharıyla son bulan roman toplumun uzun yapısına aykırı bir nitelik göstermek
niyetindedir.
Dramatik aile yapısını en çıplak haliyle gözler önüne seren
kitapta konu çok açık ve anlaşılır biçimde yazılıp yabancı kelimeler neredeyse
hiç kullanılmamıştır.
Aslına bakılırsa insanların hayatını sürdüreceği kişiyi iyi
seçmesi gerektiğini ve bir insanla sadece maddi yönünden ötürü evlenmenin
yanlış olduğunu dile getiren roman unutulması imkansız olan nadide bir eserdir.
Mustafa Bakır
Yorumlar
Yorum Gönder