Selamlar sevgili dostlaaaaaarrr. Yazımı okuyan dostlarım, arkadaşlarım, eski sevgilim, yeni flörtüm, kuzenim, cancağızım, öğretmenlerim, tanımadığım kıymetli okurlarım ve tüm özgürlük sevdalılarına sesleniyorum:
- Hooşşggeellddiiinnniiizzzz!
Aslında bir çoğunuz radyoya duyduğum aşkı biliyorsunuz. O mikrofonun başına geçip muhabbet etmek benim en büyük hayallerimdendi. Ve sanırım hep öyle kalacak. Yani ben bi şeyi bi kez gerçekleştirince hayal klasmanından çıkmasına karşıyım. Bundan mütevellit radyo mevzu bahisi hep en büyük hayallerimden biri olacak.
Ben bu istek ve arzuyla tepinirken birden her karışına kurban olunası güzel ülkemin,Türkiye'nin en iyi üniversite radyosuna denk geldim. Bu radyo Bahçeşehir Üniversitesi Radyosu'ndan başkası değildi. Radyosu olup da 'Radyo - Televizyon Bölümü' olmamasıyla yüksek dozda bi ironiye imza atan ancak mükemmel işler de yapan Bau Radyo baya bildiğin benim tek umudum oldu.
Önce Bahçeşehir Üniversitesi'ni aradım. Telesekreter abla ile anlaşmaya çalıştım falan baya uğraş verdim yani. Sonrasında Bau Radyo'da sanırsam en yetkili kişi olan Emirhan Erzurumlu ile iletişime geçtim. Emirhan abim sağolsun didindi didindi ve en sonunda bana ve anlatacaklarıma uygun bir programcı buldu.
Bahsi geçen radyo programcısı ise kalorifer gibi sıcak olduğundan zaar dinleyicilerinin her daim yanı başına durduğu Saimcan Büyüköztürk idi. Çarşamba sabahları saatler 09'u gösterdiğinde kendisini stüdyoya kapayıp ulusa seslenircesine enerjik ve bombastik bi şekilde programını yapan Saimcan abime konuk olacaktım. Ve gerçekten bu inanılmaz büyük bir heyecandı. Kaldı ki sürekli attığım uzun mesajlarla bi vakitten sonra Saimcan abiyi bile usandırmaya başladım. Ama ilk kez bi radyo yayınına katılacaktım. Ve bu benim için çok mutluluk vericiydi.
Üstelik tonla hata yapacağımı bilmeme rağmen hiçbirinden gocunmayacağımdan hatta kaydı dinleyine güleceğimden de emindim. Ki öyle de oldu :)
Velhasılı kelam Saimcan abimin başını şişirerek yayın gününe kadar geldik. Yahu tamam o gün geldi ama ben heyecandan ölmek üzereyim. Üstelik afiş falan da paylaşmışım ama yayından önceki son 2 gün uyumamışım. Felaket de bi uykum vardır söylemesi ayıp. O ara bi uyusam mahvolacaktı her şey. Peki noldu? Uyudum. Evet. Yayın sabahı saat 05 sularında uyuya kalmışım ve evden 6.45 civarlarında çıkmam gerekirsen 7.30'da kardeşimin sesiyle uyandım.
Etrafa ve elbette kendime onca küfür ettikten sonra nasıl hazırlandığımı zerre miskal bilmeden direk yola çıktım. Bindiğim metrobüs arıza yaptı, bi ara akbilimi kaybettim ve dahası carttı curttu derken saat 08.59'da Bahçeşehir Üniversitesi'ne vardım. Hemen Saimcan abiyi aradım. Sağolsun beni geldi aldı, stüdyoya girdik.
Yayın başladı başlamasına da sohbet, muhabbet, şarkılar, laga luga derken 1 saat geçiverdi. Ve itiraf etmeliyim ki hayatımın en macera dolu ve en güzel günlerinden biri olabilirdi.
Höğ höğ sesimle 'Bau Radyo' mikrofonlarına gömçürdüğüm muhteş bir yayın oldu. 16 yaşında guncuk bir herif olmama rağmen bu hayalimi gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum.
Düşüncelerimi ve arzularımı önemseyip bana destek çıkan Saimcan Büyüköztürk ve Emirhan Erzurumlu'ya da burdan teşekkür ve minnetlerimi sunuyorum.
E o halde ben siz değerli okurlarımı daha fazla bıktırmadan hemen şuraya yayının kaydını bırakıyorum. Kıymetli dostlar aşağıda bulunan linke tıklayarak yayınımızı dinleyebilirsiniz. Ayrıca yorum yaparsanız pek güzel olur yani. Onu da söylemiş olalım.
Fazla gecikmemeli diye alelacele kaleme aldığım ve size sunmak için sabırsızlandığım bir yayın söz konusu. Bugün Pazar değil ancak bu mutluluğumu yıllar sonra bakınca tebessüm edeceğim tatliş sayfama kazımak zorundaydım. O yüzden burdaydık.
Kendinize iyi bakın efenim. Aha link de hemen aşağıda;
Bau Radyo - Saimcan Büyüköztürk ile Radyofer | Konuk: Mustafa Bakır
- Hooşşggeellddiiinnniiizzzz!
Aslında bir çoğunuz radyoya duyduğum aşkı biliyorsunuz. O mikrofonun başına geçip muhabbet etmek benim en büyük hayallerimdendi. Ve sanırım hep öyle kalacak. Yani ben bi şeyi bi kez gerçekleştirince hayal klasmanından çıkmasına karşıyım. Bundan mütevellit radyo mevzu bahisi hep en büyük hayallerimden biri olacak.
Ben bu istek ve arzuyla tepinirken birden her karışına kurban olunası güzel ülkemin,Türkiye'nin en iyi üniversite radyosuna denk geldim. Bu radyo Bahçeşehir Üniversitesi Radyosu'ndan başkası değildi. Radyosu olup da 'Radyo - Televizyon Bölümü' olmamasıyla yüksek dozda bi ironiye imza atan ancak mükemmel işler de yapan Bau Radyo baya bildiğin benim tek umudum oldu.
Önce Bahçeşehir Üniversitesi'ni aradım. Telesekreter abla ile anlaşmaya çalıştım falan baya uğraş verdim yani. Sonrasında Bau Radyo'da sanırsam en yetkili kişi olan Emirhan Erzurumlu ile iletişime geçtim. Emirhan abim sağolsun didindi didindi ve en sonunda bana ve anlatacaklarıma uygun bir programcı buldu.
Bahsi geçen radyo programcısı ise kalorifer gibi sıcak olduğundan zaar dinleyicilerinin her daim yanı başına durduğu Saimcan Büyüköztürk idi. Çarşamba sabahları saatler 09'u gösterdiğinde kendisini stüdyoya kapayıp ulusa seslenircesine enerjik ve bombastik bi şekilde programını yapan Saimcan abime konuk olacaktım. Ve gerçekten bu inanılmaz büyük bir heyecandı. Kaldı ki sürekli attığım uzun mesajlarla bi vakitten sonra Saimcan abiyi bile usandırmaya başladım. Ama ilk kez bi radyo yayınına katılacaktım. Ve bu benim için çok mutluluk vericiydi.
Üstelik tonla hata yapacağımı bilmeme rağmen hiçbirinden gocunmayacağımdan hatta kaydı dinleyine güleceğimden de emindim. Ki öyle de oldu :)
Velhasılı kelam Saimcan abimin başını şişirerek yayın gününe kadar geldik. Yahu tamam o gün geldi ama ben heyecandan ölmek üzereyim. Üstelik afiş falan da paylaşmışım ama yayından önceki son 2 gün uyumamışım. Felaket de bi uykum vardır söylemesi ayıp. O ara bi uyusam mahvolacaktı her şey. Peki noldu? Uyudum. Evet. Yayın sabahı saat 05 sularında uyuya kalmışım ve evden 6.45 civarlarında çıkmam gerekirsen 7.30'da kardeşimin sesiyle uyandım.
Etrafa ve elbette kendime onca küfür ettikten sonra nasıl hazırlandığımı zerre miskal bilmeden direk yola çıktım. Bindiğim metrobüs arıza yaptı, bi ara akbilimi kaybettim ve dahası carttı curttu derken saat 08.59'da Bahçeşehir Üniversitesi'ne vardım. Hemen Saimcan abiyi aradım. Sağolsun beni geldi aldı, stüdyoya girdik.
Yayın başladı başlamasına da sohbet, muhabbet, şarkılar, laga luga derken 1 saat geçiverdi. Ve itiraf etmeliyim ki hayatımın en macera dolu ve en güzel günlerinden biri olabilirdi.
Höğ höğ sesimle 'Bau Radyo' mikrofonlarına gömçürdüğüm muhteş bir yayın oldu. 16 yaşında guncuk bir herif olmama rağmen bu hayalimi gerçekleştirebildiğim için çok mutluyum.
Düşüncelerimi ve arzularımı önemseyip bana destek çıkan Saimcan Büyüköztürk ve Emirhan Erzurumlu'ya da burdan teşekkür ve minnetlerimi sunuyorum.
E o halde ben siz değerli okurlarımı daha fazla bıktırmadan hemen şuraya yayının kaydını bırakıyorum. Kıymetli dostlar aşağıda bulunan linke tıklayarak yayınımızı dinleyebilirsiniz. Ayrıca yorum yaparsanız pek güzel olur yani. Onu da söylemiş olalım.
Fazla gecikmemeli diye alelacele kaleme aldığım ve size sunmak için sabırsızlandığım bir yayın söz konusu. Bugün Pazar değil ancak bu mutluluğumu yıllar sonra bakınca tebessüm edeceğim tatliş sayfama kazımak zorundaydım. O yüzden burdaydık.
Kendinize iyi bakın efenim. Aha link de hemen aşağıda;
Bau Radyo - Saimcan Büyüköztürk ile Radyofer | Konuk: Mustafa Bakır
Yorumlar
Yorum Gönder