Hello World. Dilerim keyifler hallice olsun. Ölemediğim, ölmediğim, nefes aldığım bir Pazar gününde daha beraberiz. O halde buyrun efenim.
Kemal İnan'ın 'B*ka Batmadan Önce' kitabını incelediğim yazım başlıyoooorr.
İlk baskısını - ve sanırım tek baskısını - 2012 Ocak'ta Frida Yayıncılık ile yapan kitabın içerik hizmetleri "Scriptorium - byRetroajans" tarafından hazırlanmış. Hayat hikayeden ibarettir sloganıyla edebiyat dünyasına giriş yapan kitap kişisel gelişimin yanı sıra toplumsal gelişimin de olması gerektiğini salık veriyor. Yazar bu kitaba 'kitap 1 - ısınma' adını vermiş. Öyle ki ikinci kitaba 'kitap 2 - esas', üçüncü kitaba ise 'kitap 3 - rahatlama' adını vereceğini söylüyor. Fakat anlaşılan o ki Kemal Bey'in deyişiyle yayıncısı ilk kitabın satış grafiğine katlanamamış gözüküyor :)
Uzun süre aradan sonra bi kişisel gelişim kitabı okumak bana elbette garip hissettirdi. Neden? Çünkü ben kişisel gelişim kitaplarına inanmayı bizi hep motive eden mahalle arkadaşım Eren'i kaybedince bıraktım.
Nur içinde yat güzel kardeşim benim.
E haliyle onca vakit sonra bi kişisel gelişim kitabı biraz tuhaf kaçtı. Çünkü artık insanı bi yastıkmışçasına pofpoflamanın saçma olduğuna kanaat getirebiliyorum. Gene de bu kitaba bi şans vermek istedim. Sebebi ise cancağızım Sülo ile Taksim'den ikinci el haliyle almış olmamdı. Yani ikinci el kitaplara, Taksim'e ve Sülo'ya haksızlık etmemeliyim diye düşündüm.
Kitabın güzel noktaları elbette var. Mesela kitapta koca bi sayfada şu yazıyor:
Melisa'ya...
Ben aşırı merak ettim valla. Hayır bu Melisa kim nerden geldi hadi tamam kitabı ona ithaf ettin de be adam insan birşeyler söyler Melisa hakkında. Umarım bu bir tür totem değildir sevgili yazar.
Ama kötü yerler de var kitapta. Biliyorum hala pişen bi genç kalem olarak belki bunları söylemek haddime olmayabilir ancak 'Eğer benim bu yazımı okuyorsanız, kitap elinizde demektir.' de denmez ki be abicim. Yani sen söylemesen biz anlamayacak mıyız? Bilemedim. Bana itici geldi. Bazı bazı vakitler ben dahi böyle şeyler yapıyor olabilirim. Ama ben yapıyorsam bile yok anacım olmamış.
Öncesinde bi dolu kişisel gelişim kitabı okudum, hatmettim, düzenledim ama hala agresif ve tembelim diyor yazar. Ben hani 'benden öncekiler yapamadı ben yapçam' edası sezdim hafiften de olsa. Ama yapıp yapamadığını yorumlayacak kadar dangoz değilim. Ki eleştirilerimi bile elekten geçire geçire bi hal oluyorum.
*Ulan Masterchef Murat senin yüzünden 'elek' kelimesini kullanınca aklıma direk o malum türkü geliyor. Duvarda elek mi olur? El kızı melek mi olur?
Neyse alabora olmadan dümeni konuya döndürüyorum.
Şimdi baktığımız zaman yazar abimizin söylemiyle yirmi üçüncü sayfada başlayan bu kitap bana "Gammazlamak, Manivela, Giyotin, Vakar, Maiyet ve Canhıraş" gibi yeni kelimeler de kattı. O nedenle teşekkürlerimi sunmaktan geri de durmuyorum.
Biraz derinlere dalacak olursak bi kişisel gelişim kitabı okuduğumuzdan mütevellit vurucu tanımlarla karşılaşıyoruz. Bazen bu şu demektir, şu bu demektir gibisinden cümlelerle silkeleniyor kimi zaman ise o bundan daha iyidir, bu şundan daha iyidir cinsinden yaşamsal öncüllerle kıyaslamalara uğruyoruz.
Tatmin olmayan yazarımız öyle yapacağına böyle yap tarzında tavsiyeler vermekten de geri durmazken duanın gerekli şeyler yapılmazsa beyhude bir çabadan ibaret olduğunu hatırlarımıza getiriyor.
Bizleri bir okurdan öteye taşıyıp yarı yazar rolü veren değerli yazar kendi ahkamını kestikten sonra bize de ahkamımızı soruyor. E haliyle 'Laps!' diye ahkamımızı yapıştırıyoruz biz de. Okura söz hakkı tanıması yönüyle benden ekstra puan kapan kitapta dikkatimi çeken bir şey var. O da yazar Kemal İnan'ın samimi, sempatik, tatliş bi yazar gibi takılıp okurlarıyla yeri gelince makara yapması.
Ayrıca itiraf etmeliyim ki kitabın içinde bulunan bazı hikayeler hakikaten çok enfesler. Örneğin "Danışman, Ağaç Kütüğü ve Donan Kuş" benim favori hikayelerim. Bana bakmayın siz. Koca kitap sonuçta. Ben biraz gıcık ve huysuz bi herif olduğumdan anca 3 tanesini tam anlamıyla beğenebildim.
Kitabın "ööhh!" dedirten yeri de var. Tam insana verilen, verilmesi gereken değerden bahsederken, insanlar arasında ayrım yapmanın yanlış olduğunu ifade ederken - sanıyorum ki- şaka amaçlı dahi olsa at yarışıyla mevzunun bağlanması mı? Yok hocam kusura bakma olmamış.
Kitabının biz b*ka batmadan önce elimizde olmasını dileyip bir işe yaraması için gayret veren abimize teşekkürler. En nihayetinde 'olum kesin almalısın. efso bişi. anladın mı?' diyecek kadar güzel veya 'a töbeler gelsin. sakın ha sakın. safi zaman kaybı.' diyecek kadar da kötü bi kitap değildi. O sebeple net bi motto sunamıyorum.
Hayır bir yandan da endişeleniyorum. Ben kitap çıkartınca biri bana böyle giydirse nasıl hissederim acep diye??? Enteresan.
"Yazım olur ya karşınıza çıkarsa şayet kötü bi niyetim olmadığını yinelemek isterim Sn. Kemal İnan. Yalnızca analizlerimi paylaştığım bu yazımda eserinize veya size karşı bir saygısızlığım olmuş ise affola."
Ben tedbirimi alayım da sonra ş'oolmasın. Malum Silivri de soğuktur şimdi :)
Gendinize iyi bakın a dostlar. Haftaya Pazar görüşmek üzereee ...
Kemal İnan'ın 'B*ka Batmadan Önce' kitabını incelediğim yazım başlıyoooorr.
İlk baskısını - ve sanırım tek baskısını - 2012 Ocak'ta Frida Yayıncılık ile yapan kitabın içerik hizmetleri "Scriptorium - byRetroajans" tarafından hazırlanmış. Hayat hikayeden ibarettir sloganıyla edebiyat dünyasına giriş yapan kitap kişisel gelişimin yanı sıra toplumsal gelişimin de olması gerektiğini salık veriyor. Yazar bu kitaba 'kitap 1 - ısınma' adını vermiş. Öyle ki ikinci kitaba 'kitap 2 - esas', üçüncü kitaba ise 'kitap 3 - rahatlama' adını vereceğini söylüyor. Fakat anlaşılan o ki Kemal Bey'in deyişiyle yayıncısı ilk kitabın satış grafiğine katlanamamış gözüküyor :)
Uzun süre aradan sonra bi kişisel gelişim kitabı okumak bana elbette garip hissettirdi. Neden? Çünkü ben kişisel gelişim kitaplarına inanmayı bizi hep motive eden mahalle arkadaşım Eren'i kaybedince bıraktım.
Nur içinde yat güzel kardeşim benim.
E haliyle onca vakit sonra bi kişisel gelişim kitabı biraz tuhaf kaçtı. Çünkü artık insanı bi yastıkmışçasına pofpoflamanın saçma olduğuna kanaat getirebiliyorum. Gene de bu kitaba bi şans vermek istedim. Sebebi ise cancağızım Sülo ile Taksim'den ikinci el haliyle almış olmamdı. Yani ikinci el kitaplara, Taksim'e ve Sülo'ya haksızlık etmemeliyim diye düşündüm.
Kitabın güzel noktaları elbette var. Mesela kitapta koca bi sayfada şu yazıyor:
Melisa'ya...
Ben aşırı merak ettim valla. Hayır bu Melisa kim nerden geldi hadi tamam kitabı ona ithaf ettin de be adam insan birşeyler söyler Melisa hakkında. Umarım bu bir tür totem değildir sevgili yazar.
Ama kötü yerler de var kitapta. Biliyorum hala pişen bi genç kalem olarak belki bunları söylemek haddime olmayabilir ancak 'Eğer benim bu yazımı okuyorsanız, kitap elinizde demektir.' de denmez ki be abicim. Yani sen söylemesen biz anlamayacak mıyız? Bilemedim. Bana itici geldi. Bazı bazı vakitler ben dahi böyle şeyler yapıyor olabilirim. Ama ben yapıyorsam bile yok anacım olmamış.
Öncesinde bi dolu kişisel gelişim kitabı okudum, hatmettim, düzenledim ama hala agresif ve tembelim diyor yazar. Ben hani 'benden öncekiler yapamadı ben yapçam' edası sezdim hafiften de olsa. Ama yapıp yapamadığını yorumlayacak kadar dangoz değilim. Ki eleştirilerimi bile elekten geçire geçire bi hal oluyorum.
*Ulan Masterchef Murat senin yüzünden 'elek' kelimesini kullanınca aklıma direk o malum türkü geliyor. Duvarda elek mi olur? El kızı melek mi olur?
Neyse alabora olmadan dümeni konuya döndürüyorum.
Şimdi baktığımız zaman yazar abimizin söylemiyle yirmi üçüncü sayfada başlayan bu kitap bana "Gammazlamak, Manivela, Giyotin, Vakar, Maiyet ve Canhıraş" gibi yeni kelimeler de kattı. O nedenle teşekkürlerimi sunmaktan geri de durmuyorum.
Biraz derinlere dalacak olursak bi kişisel gelişim kitabı okuduğumuzdan mütevellit vurucu tanımlarla karşılaşıyoruz. Bazen bu şu demektir, şu bu demektir gibisinden cümlelerle silkeleniyor kimi zaman ise o bundan daha iyidir, bu şundan daha iyidir cinsinden yaşamsal öncüllerle kıyaslamalara uğruyoruz.
Tatmin olmayan yazarımız öyle yapacağına böyle yap tarzında tavsiyeler vermekten de geri durmazken duanın gerekli şeyler yapılmazsa beyhude bir çabadan ibaret olduğunu hatırlarımıza getiriyor.
Bizleri bir okurdan öteye taşıyıp yarı yazar rolü veren değerli yazar kendi ahkamını kestikten sonra bize de ahkamımızı soruyor. E haliyle 'Laps!' diye ahkamımızı yapıştırıyoruz biz de. Okura söz hakkı tanıması yönüyle benden ekstra puan kapan kitapta dikkatimi çeken bir şey var. O da yazar Kemal İnan'ın samimi, sempatik, tatliş bi yazar gibi takılıp okurlarıyla yeri gelince makara yapması.
Ayrıca itiraf etmeliyim ki kitabın içinde bulunan bazı hikayeler hakikaten çok enfesler. Örneğin "Danışman, Ağaç Kütüğü ve Donan Kuş" benim favori hikayelerim. Bana bakmayın siz. Koca kitap sonuçta. Ben biraz gıcık ve huysuz bi herif olduğumdan anca 3 tanesini tam anlamıyla beğenebildim.
Kitabın "ööhh!" dedirten yeri de var. Tam insana verilen, verilmesi gereken değerden bahsederken, insanlar arasında ayrım yapmanın yanlış olduğunu ifade ederken - sanıyorum ki- şaka amaçlı dahi olsa at yarışıyla mevzunun bağlanması mı? Yok hocam kusura bakma olmamış.
Kitabının biz b*ka batmadan önce elimizde olmasını dileyip bir işe yaraması için gayret veren abimize teşekkürler. En nihayetinde 'olum kesin almalısın. efso bişi. anladın mı?' diyecek kadar güzel veya 'a töbeler gelsin. sakın ha sakın. safi zaman kaybı.' diyecek kadar da kötü bi kitap değildi. O sebeple net bi motto sunamıyorum.
Hayır bir yandan da endişeleniyorum. Ben kitap çıkartınca biri bana böyle giydirse nasıl hissederim acep diye??? Enteresan.
"Yazım olur ya karşınıza çıkarsa şayet kötü bi niyetim olmadığını yinelemek isterim Sn. Kemal İnan. Yalnızca analizlerimi paylaştığım bu yazımda eserinize veya size karşı bir saygısızlığım olmuş ise affola."
Ben tedbirimi alayım da sonra ş'oolmasın. Malum Silivri de soğuktur şimdi :)
Gendinize iyi bakın a dostlar. Haftaya Pazar görüşmek üzereee ...
Yorumlar
Yorum Gönder