Değerli Dostlar;
Merhaba. Bugün gene bi kitap incelemesi ile huzurunuzdayım. Hürmetler efenim.
Yazmak denen şeyin ehemmiyetine vakıf oldukça kitap inceleme formatında kaleme aldığım çalışmalarda daha bi sık dokuyup ince eliyorum. Çünkü harbi harbi emek harcanan kitaplara öyle lambur lumbur sallamak hiç de kolay değil. Aksine her bi sözümde çok zorlanıyorum. Haklıya hakkını verememekten endişe duyuyorum. Ancak tüm bunlar yazmama engel değil tabii.
E o halde Zafer Algöz'ün ikinci kitabını incelediğim caannııımm yazım "Keş On Dı Teybıl - Zafer Algöz" başlassıınnn.
Şubat 2018'de İnkılâp Kitabevi'nden çıkan kitap usta oyuncu Zafer Algöz'ün ikinci kitabı. Öyle ki Algöz 2017 yılında ilk kitabı Haşırt Dı Bılekbord'u da gene İnkılâp Kitabevi'nden çıkarmıştı.
İlk kitaba gelen yapıcı eleştirilerden biri sebebiyle bu kitabın kapağında 'Toplu taşıma araçlarında okumak sakıncalıdır.' şeklinde bir ibare mevcut. Anlatı türü kapsamında kaleme alınan eserde Zafer Algöz anılarını, yaşadığı ilginç anları ve dahasını tam kıvamında anlatıyor.
Yaşanılanları tüm çıplaklığıyla okurunun beğenisine sunan Algöz bu huyuyla zaten 'eşi benzeri olmayan ziyafetler sunan müthiş bir yazar' olmayı başarıyor.
İlk kitapta yer verdiği Kemal Sunal, Sadri Alışık, Öztürk Serengil, Fatma Girik ve Erkan Can'ın yanı sıra bu kitabında da Fikret Hakan, Kamran Usluer, Nur Subaşı, Kedi Siyami Bey, Cüneyt Gökçer, Sadığh Dayı, Notre Dame Ahmet, Pehlivan İzzet, Vehbi Dayı, Memet Ali, Semih Sergen, Turgut Özakman, Nurtekin Odabaşı, Süha Tuna, Ferhan Şensoy, Nahit Abi, Cem Yılmaz, Ozan Güven, Özkan Uğur, Can Yılmaz, Demet Evgar, Levent İntepe, Atçalı Kel Mahmut, Umut Kurt, Süleyman Seba, Peter Falk ve Kolombo Hamza gibi daha bir çok işinin ehli üstada yer vermesi ile birlikte inanılması güç bir hatıra defterinin içine bizleri sokan Zafer Algöz sansürsüz anlatımıyla gülmekten kırıp geçiriyor.
Anıttepe Kültürü'nden tutun da Barcelona şehrinin muhteşörlüğüne dek her bi şeyi fütursuzca dile getiren yazar anılarıyla güldürmenin yanı sıra şaşırtmayı da başarıyor.
Dost meclislerinde, sinema ve tiyatro dünyasında, sahnede, setlerde kısacası yaşanmışlığı olan her bi yerde anı biriktiren Zafer Algöz komik ve hüzünlü hatıraları iyi harmanlamışa benziyor. En azından kitabı bitirene kadar hem kahkahalara boğulmanız hem de yutkunamamanız bunun bir kanıtıdır.
Bana göre kitabın zurnalık yeri ise karakter analizleri. Yani tepeden tırnağa hiçbir ayrıntıyı atlamadan en ufak detaylarıyla karakterleri anlatabilmek ve üstelik bunu yaparken okuru da boğmamak zannımca devasa bi hüner.
Örneklendirecek olursak Baş Rejisör Asuman Korad'ın en sevdiği kelime 'or*spu' en sevmediği kelime ise 'olanak'. E düşündüğüm vakit derim ki banane Asuman'ın sevdiği ve sevmediği kelimeden. Ama öyle olmuyor işte. Aksine olay nasıl bir yerde toplanıyorsa hikayenin yapı taşı başta verilen bilgiler oluveriyor.
Aslına bakılırsa bi hatıra kitabına ne gibi bi inceleme yapabilirsin bilmiyorum. Yani teknik açıdan bir şey diyemiyorsun zaten de neresini eleştiricen ki ayrıca? Hem öte yandan baktığın zaman 'ay nası mükemmel bi kitap' diyip klişe müptelası dalkavuklardan olmak da istemiyorum. Bundan mütevellit bu kitaba pek diyecek bi şey yok. Zafer Abim döktürmüş. Öyle ki bu durumu Cem Yılmaz'ın "İyi şeyleri ancak iyi çocuklar yapar. Zafer Abim de hiç yaşlanmayan o iyi çocuklardandır." söylemi de destekleiyor.
Ve yazımı Nur Subaşı'nın kitapta geçen şu sözüyle noktalamak istiyorum.
"Allah insanları üç cins yaratmıştır: kadınlar, erkekler ve tiyatrocular. Ben tiyatroyu severim ama tiyatrocuları hiç sevmem. Bunların hepsi delidir. Ne zaman ne yapacakları hiç belli olmaz."
'kendinize iyi bakın. görüşmek dileğiyle...'
Merhaba. Bugün gene bi kitap incelemesi ile huzurunuzdayım. Hürmetler efenim.
Yazmak denen şeyin ehemmiyetine vakıf oldukça kitap inceleme formatında kaleme aldığım çalışmalarda daha bi sık dokuyup ince eliyorum. Çünkü harbi harbi emek harcanan kitaplara öyle lambur lumbur sallamak hiç de kolay değil. Aksine her bi sözümde çok zorlanıyorum. Haklıya hakkını verememekten endişe duyuyorum. Ancak tüm bunlar yazmama engel değil tabii.
E o halde Zafer Algöz'ün ikinci kitabını incelediğim caannııımm yazım "Keş On Dı Teybıl - Zafer Algöz" başlassıınnn.
İlk kitaba gelen yapıcı eleştirilerden biri sebebiyle bu kitabın kapağında 'Toplu taşıma araçlarında okumak sakıncalıdır.' şeklinde bir ibare mevcut. Anlatı türü kapsamında kaleme alınan eserde Zafer Algöz anılarını, yaşadığı ilginç anları ve dahasını tam kıvamında anlatıyor.
Yaşanılanları tüm çıplaklığıyla okurunun beğenisine sunan Algöz bu huyuyla zaten 'eşi benzeri olmayan ziyafetler sunan müthiş bir yazar' olmayı başarıyor.
İlk kitapta yer verdiği Kemal Sunal, Sadri Alışık, Öztürk Serengil, Fatma Girik ve Erkan Can'ın yanı sıra bu kitabında da Fikret Hakan, Kamran Usluer, Nur Subaşı, Kedi Siyami Bey, Cüneyt Gökçer, Sadığh Dayı, Notre Dame Ahmet, Pehlivan İzzet, Vehbi Dayı, Memet Ali, Semih Sergen, Turgut Özakman, Nurtekin Odabaşı, Süha Tuna, Ferhan Şensoy, Nahit Abi, Cem Yılmaz, Ozan Güven, Özkan Uğur, Can Yılmaz, Demet Evgar, Levent İntepe, Atçalı Kel Mahmut, Umut Kurt, Süleyman Seba, Peter Falk ve Kolombo Hamza gibi daha bir çok işinin ehli üstada yer vermesi ile birlikte inanılması güç bir hatıra defterinin içine bizleri sokan Zafer Algöz sansürsüz anlatımıyla gülmekten kırıp geçiriyor.
Anıttepe Kültürü'nden tutun da Barcelona şehrinin muhteşörlüğüne dek her bi şeyi fütursuzca dile getiren yazar anılarıyla güldürmenin yanı sıra şaşırtmayı da başarıyor.
Dost meclislerinde, sinema ve tiyatro dünyasında, sahnede, setlerde kısacası yaşanmışlığı olan her bi yerde anı biriktiren Zafer Algöz komik ve hüzünlü hatıraları iyi harmanlamışa benziyor. En azından kitabı bitirene kadar hem kahkahalara boğulmanız hem de yutkunamamanız bunun bir kanıtıdır.
Bana göre kitabın zurnalık yeri ise karakter analizleri. Yani tepeden tırnağa hiçbir ayrıntıyı atlamadan en ufak detaylarıyla karakterleri anlatabilmek ve üstelik bunu yaparken okuru da boğmamak zannımca devasa bi hüner.
Örneklendirecek olursak Baş Rejisör Asuman Korad'ın en sevdiği kelime 'or*spu' en sevmediği kelime ise 'olanak'. E düşündüğüm vakit derim ki banane Asuman'ın sevdiği ve sevmediği kelimeden. Ama öyle olmuyor işte. Aksine olay nasıl bir yerde toplanıyorsa hikayenin yapı taşı başta verilen bilgiler oluveriyor.
Aslına bakılırsa bi hatıra kitabına ne gibi bi inceleme yapabilirsin bilmiyorum. Yani teknik açıdan bir şey diyemiyorsun zaten de neresini eleştiricen ki ayrıca? Hem öte yandan baktığın zaman 'ay nası mükemmel bi kitap' diyip klişe müptelası dalkavuklardan olmak da istemiyorum. Bundan mütevellit bu kitaba pek diyecek bi şey yok. Zafer Abim döktürmüş. Öyle ki bu durumu Cem Yılmaz'ın "İyi şeyleri ancak iyi çocuklar yapar. Zafer Abim de hiç yaşlanmayan o iyi çocuklardandır." söylemi de destekleiyor.
Ve yazımı Nur Subaşı'nın kitapta geçen şu sözüyle noktalamak istiyorum.
"Allah insanları üç cins yaratmıştır: kadınlar, erkekler ve tiyatrocular. Ben tiyatroyu severim ama tiyatrocuları hiç sevmem. Bunların hepsi delidir. Ne zaman ne yapacakları hiç belli olmaz."
'kendinize iyi bakın. görüşmek dileğiyle...'
Yorumlar
Yorum Gönder