Merkeze heraba. İşkolik babamın kaynanası ve annesi evde olduğundan zaar kahvaltıya geldiği değişik bir pazar gününden selamlar efenim.
Başımdan geçen eğlengizli ve can yakan olayları kaleme aktardığım "Anaaa!" bölümünde bugün yaptığım motor kazasını anlatacağım.
*havalı resim koyam ki dikkat çeksin :(
Dipnot: Ailemin kazaya dair bilmediği detayları burada anlatacağım. Yazımı okuyan Sn. Akrabalar lütfen aileme haber uçurmayınız.
Malum yaz mevsiminde istemesem de babamın yanında çalışıyorum. E zaman zaman 12 saati aşan mesailerle insan hayli yoruluyor. Bu sebeple her çalışanın haftada bir izin günü var. Muhterem ailem beni namazında niyazında bi mümin sandığından mütevellit izin günüm babam tarafından cuma olarak belirlenmişti. Ancak sabaha hazırlık yapacak eleman olmadığı için ben cuma sabahları da o meşhur tuvaleti temizliyordum. Öğlen 12'de işi bırakıp izin yapmaya gidiyordum.
Gene öylemesine bi Cuma günü. Annem ise sabahtan Kaymakamlık'a bize yeni kimlik çıkartmaya gitmiş. Neyse iş güç devam ederken o sırada Serra da dükkanda. Arada geliyo bana salça oluyo. Babam bana fırça atmasın diye Serra'yı başımdan savıyorum. Öyle geçip gidiyoruz.
Saat tam 11.30 suları annem beni aradı. Yeni kimlik kime çıkartılacaksa onun parmak izi ve imzası gerekiyormuş. Kaymakamlık'a gitmem gerekiyor tabi. Ben de babama haber edip yola koyulucam. Ama dükkanın önünde bakımdan yeni gelmiş mis gibi bi Honda Spacy duruyor. Binecem Honda'ya vuracam gazı. N'olcekse olsun artıkın dedim. Aldım kasadan anahtarı bindim motora. Serra arkamdan bağırıyo 'abi ya bi şey olursa' diye. Püff kuzumun içine doğmuş tabi ama ben belamı bulmadan bırakmam bu işi.
Neyse motora binmişim. Anahtarı taktım. Kontağı çevirdim. Yüklendim gaza. Reşitpaşa Caddesi'nde süzülüyorum. Yolum da öyle uzun değil haa. 5 dakikalık yer. Bulunduğum caddeyi bitirmeden sağa kırmam gerekiyor ki Kaymakamlık'a gidebileyim. Hız yaklaşık kırklarda ellilerde iken sağa meylettim ve virajı tam alamasam da dönüşü yaptım. Şimdi önü açık motorlarda viraj önemli mevzu. Virajı alamadan bi yere girdiysen sonrasında hemen toparlaman lazım ki yol tutabilesin.
Ama ben o tecrübeye sahip değilim tabi. 16 yaşında motora kasksız binen bi guncuk olaraktan yanlaya yanlaya yolda gidiyorum. Tam işleri rayına koyacakken karşıma bir kasis çıktı. Ve kasisi geçince hemen sağda ise suriyeli genç bi kız var. İşin kötü yanı ben kasisi ve kızı fark ettiğimde hızım 45 ve kasise çok yaklaşmıştım. Ve eğer 45 ile kasise girerseniz hem de bi motor olarak en iyi ihtimal motor sizi zıplatır ve beyninizin pekmezi akar. O yüzden kasisin alçak tarafından geçmek en mantıklısı. Ama alçak tarafı geçince de genç kız var.
Artık kaza olacağını kestirebiliyorum. Dileğim kimseye bişi olmasın. Ve ben hayatımda ilk kez kendi canımı korumak için başkasının canını tehlikeye attım. Direksiyonu hemencecik kırarak kasisin alçak kısmından geçtim. Aklımca direksiyonu bir de öbür yana yani sola kırarak yolu ortalayıp devam edeceğim. Ama olmadı, yapamadım. Ve kornaya uzun uzun basmama rağmen kulağında kulaklık olduğu için beni duymayan genç kıza çarptım. Mevzu çarpmakla bitse iyi. Ben kıza çarpmamak için uğraşırken motorun arka kasasıyla kıza çarpmışım. O daha kötü. Kıza çarptıktan sonra bende motorda dengemi kaybedip yere kapaklandım ve yaklaşık 5-10 metre yerde sürüklendim.
Şükür ki bişi yoktu. Kalktığımda kolum asfalta sürtündüğü için derim soyulmuş ve kanlar akıyordu. Arkamda ise olayın şokuyla konuşamayan genç bi kız ve perte çıkmış bi motor duruyordu. Kafamı ve vücudumu kontrol ettikten sonra kıza doğru yürümeye başladım. Yolun ortasında duran motoru kenara çektim ve anahtarı aldım. İnsanlar da kızın yanına toplanmıştı.
Ben hiç bu kadar suçlu hissetmemiştim. Bi an başıma kalacak korkusuyla motora binip kaçmayı bile düşündüm. Şükürler olsun ki bu adi hareketi yapmadım. Ama gerçekten çok korkmuştum. Kızın bir şeyinin olmadığını saptayınca yani ağlamasının sadece şoktan olduğunu kavrayınca rahatladık. Bu sırada insanlar bana bağırıyordu. Şu haline bak, senin yaşın kaç, niye kaskın yok, hangi dükkanda çalışıyosun, bu ne sorumsuzluk, dikkatli olsana dahası ve dahası...
Kızın yanına gidip konuştum ve gerçekten özür diledim. Suriyeli insanlara olan algımı değiştiren bi olaydı. Ve kıza zarar vermediğimi görünce oradan ayrıldım. Artık ardımda bıraktıklarım umrumda değildi. Kanayan kolum ve farları kırılan motor ile Kaymakamlık'a doğru yol aldım. Kaza anı filmlerdeki gibi babamın içine doğmuş olacak ki tam 6 kez beni aramış. Annemin yanına gitmeden önce cadde üzerinde bulunan Dondurmacı'da kolumu yıkadım ve tekrardan motora atladım. Bu motor sevdam o an benim veya o kızın hayatına sebep olabilirdi. Bazen gerçekten bi şeyi sevmeniz size onu yapma hakkı tanımamalıydı. Bunu ilk kez bu kadar net anladım.
Kaymakamlık, kimlik bahane. Sonunda annem fark etti kolumu. Babam ise motoru görünce anladı. Hastaneye gittik. Bi kaç ufak muayene derken oldu bittiye geldi iş.
Ve ben de ömür boyu anlatabileceğim bi hikayeye sahip oldum.
Sevgiler.
Yorumlar
Yorum Gönder