Çağrı Mert Bakırcı ile #Süpertaj 10

Merhabalanzi. Günler haftaları ve haftalar da ayları kovalarken '#Süpertaj' furyamız kaldığı yerden devam ediyor.

Bu bölümün konuğu Evrim Ağacı'nın kurucusu ve idari sorumlusu, popüler bilim yazarı ve anlatıcısı Çağrı Mert Bakırcı.

Pekala. O halde buyrunuz efenim.


1- Bir Süpertaj klasiğidir ki konuk kendini tanıtır. Bundan temelli olacak ki ilk sorum da aşikâr. Çağrı Mert Bakırcı kimdir, nedir, nasıl bir insandır, neler yapar?

Merhabalar. Ben Çağrı Mert Bakırcı. Kendimi bildim bileli bilim ve teknolojiyle ilgilenen, o alanlarda düşünmeye ve öğrenmeye yönlendirilmiş bir kişiyim. 2007 yılında ODTÜ Makina Mühendisliği'ne girdikten sonra, önce ODTÜ Makina ve İnovasyon Topluluğu'nu, sonrasında ise 2010 yılında Evrim Ağacı isimli popüler bilim oluşumunu kurdum. ODTÜ'den mezun olduktan sonra ABD'nin Teksas Eyaleti'nde Texas Tech Üniversitesi'ne doktoramı yapmaya gittim. Orada Makina Mühendisliği'ni, Biyoloji yandalı ile birlikte bitirdim. Çalışma alanım evrimsel biyolojinin teorik ve matematiksel altyapısını robotlara uygulamaktı; bunu yaparken de evrimsel biyolojideki model ve teorileri test etme imkanımız oldu. Bu süreçte Evrim Ağacı ile Türkiye'de bilim popülerleştiriciliğine devam ettim; birçok ilde halka açık, ücretsiz sunum ve etkinlikler düzenledik. Binlerce popüler bilim içeriği yazarak Türkiye'nin en büyük, kapsamlı ve güvenilir bilim arşivlerinden birisini yarattık. Evrim Kuramı ve Mekanizmaları ve Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı isimli 2 adet popüler bilim kitabı yazdım. YouTube üzerinden videolar ve Spotify üzerinden podcastler ile Türkiye'de bilim anlatıcılığına devam ediyorum. Bir yandan da Evrim Ağacı'nı Türkiye'nin kritik bilimsel ihtiyaçlarına cevap olabilecek dijital bir bilim projesi olarak büyütmeye devam ediyoruz.


2- 2010 yılında takvimler 5 Kasım'ı gösterdiğinde Babür Erdem, Güngör Budak ve dahası ile Evrim Ağacı'nı kurdun. Peki Evrim Ağacı neden kuruldu? İnsanlara evreni anlatmak için başvurduğunuz bu yolda istediğinizi elde edebildiniz mi? Kurucu olarak senden dinlemek isterim.

Evrim Ağacı'nın kurulmasının ardında birçok neden vardı: Bunlardan ilki, halkımız arasında evrime yönelik derin önyargı ve cehaleti hissediyor olmamdı; bununla ilgili bir şeyler yapmak, sorunu çözmek istememdi. Ayrıca o dönemlerde TÜBİTAK'ta sevgili hocamız Çiğdem Atakuman'ın görevden alınmasıyla sonuçlanan evrim ve Darwin kapağı skandalı yaşanmıştı. Bunlar ve genel olarak bilimin en popüler sahalarından birinin halk arasındaki bilinmezliği, beni Evrim Ağacı gibi bir bilim projesi yapmaya itti. Zaten uzunca bir süredir kafamda kuruyordum; ancak ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu'ndan arkadaşlarla bir araya gelince, ortaya somut bir proje çıktı. Bu projeyle evrime yönelik algıyı ciddi anlamda, dikkate değer miktarda değiştirdiğimizi düşünüyoruz. Artık insanların elinde bilim karşıtı propagandacıların aksine, bilimden ve akademik kaynaklardan gelen yazılar, videolar, içerikler var. Artık bilime samimiyetle ilgi duyan gençlerimiz yalnız değiller. Evrim Ağacı'nın en büyük başarısı budur. Evrimin veya genel olarak bilimin korkulmayacak, tam tersine merakla öğrenilecek bir şey olduğunu gösterdik. Türkiye'de bile popüler bilimin yapılabileceğini, halkımızın bilime ne kadar ilgili olduğunu gösterdik.


3- Doktoranı Texas Tech Üniversitesi'nden 'evrimsel robotik, yapay zeka ve teorik/matematiksel evrim' konuları ile aldın. Bu konuları seçmende etkili olan faktörler nelerdir?

Ben küçüklüğümden beri temel bilimlere ilgi duyuyordum; ancak üniversite sınavında aldığım puandan ötürü, çevremin de yönlendirmesiyle Makina Mühendisliği'ni seçtim. Bölüme girdikten sonra özellikle biyolojiye olan tutkumun dinmeyeceğini anladım ve bu iki sahayı birleştiren alanlara yönelmeye karar verdim. İş işten kısmen de olsa geçmişti; ancak belki iki sahayı birleştirebilirim diye düşünerek bu alanlarda okumalar ve çalışmalar yapmaya başladım. Nihayetinde mühendislikte robotik ve yazılım alanlarında kendimi geliştirip, sonrasında biyoloji ile en önemli kesişim noktalarından biri olan evrimsel algoritmalar ve evrimsel robotik alanlarında bir doktoraya kabul aldım. Tez konumu da evrimsel biyolojinin matematiksel ve teorik altyapısının sınanması ve bunlardan öğrendiğimiz parametreleri mühendislikte kullanmak amacıyla robotların evrimleştirilmesi alanında seçtim. Çok da ilginç sonuçlar elde etmeyi başardık.


4- İfade ettiğin gibi 'Evrim Kuramı ve Mekanizmaları' ve 'Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı' olmak üzere iki kitap yazdın. İçeriklerini bilmediğimden dolayı adlarına bakıp yorumlamaktan da çekiniyorum. Seni yazmaya iten faktörler neler oldu? Ayrıca bu kitaplarında anlattıklardan biraz bahseder misin?

Kitaplar, yani basılı yazın, bir toplumun en değerli kültürel birikimlerinden birisidir. Dolayısıyla ben de Evrim Ağacı macerası boyunca halkımızda gördüğümüz eksikleri tamamlayacak kitap projelerine imza atmak istedim. İlk kitabım olan Evrim Kuramı ve Mekanizmaları, Türkiye'deki popüler bilim kaynaklarının hep yurtdışından devşirme olması probleminden yola çıkarak kaleme alındı. Piyasadaki kitapların önemli bir bölümü, evrimle ilgili temel tartışmaları atlayan veya Batı kültürüne yönelik betimleme ve anlatımlarla dolu kitaplardı. Ben, Türkiye topraklarına özgü bir içerik üretmek istedim ve evrimin en temel mekanizmalarını bir bütünlük içerisinde anlatmayı hedef biçtim. Ortaya Evrim Kuramı ve Mekanizmaları çıktı. Bu kitapta konuları itibariyle bir miktar "ders kitabı" havası olsa da, tamamen popüler dille yazılmış, okurla sohbet eder tarzda bir kitap oldu. Birçok kitabevinin "bilim" kategorisinde çok satanlar listesine girmeyi başardı ve bugüne kadar 10'a yakın baskı yaptı. Bu Türkiye'de evrimsel biyolojinin anlaşılması için büyük bir başarıdır.

İkinci kitabım olan Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı kitabında ben hem editörlük, hem yazarlık yaptım. Kendi alanında uzman birçok arkadaşımızla, evrimin popüler bilim içindeki yerini ve bilimin ilerleyişi için önemini anlatmaya çalıştık. Kitap içinde arkeolojiden jeolojiye, ekolojiden mühendisliğe kadar evrimsel biyolojinin dokunduğu birçok saha ve evrimin bu sahalarla ilişkisine yer veriliyor. Kitaptaki en temel amacımız, "Hadi diyelim evrim var, ne işimize yarayacak? Neden öğrenip, öğretelim ki?" sorusuna yanıt verebilmekti - çünkü evrim, bugün adını bildiğimiz neredeyse tüm bilim dallarında bir paradigma değişimi yarattı. Bu kitap biraz daha akademik yapıda olsa da, evrimsel biyoloji konusunda ufkunu genişletmek isteyen herkes için Dünya'da eşi benzeri bulunmaz bir çalışma oldu.


5- Türkiye'de evrimi anlatmak ve bilgiyi yaymak hususunda göze çarpan devasa bi çalışman söz konusu. Bu yola nasıl ve neden girdiğini merak ediyorum. Ne olursa olsun doğruları anlatmalıyım mı? Yoksa illa karşılık gelir ümidi mi?

Bu tarz yollara çıkan insanlar bunu karşılık bekleyerek yapmazlar; bunu beklemenin anlamsız bir beklenti olduğunu bilirler. Elbette çalışan yapar, arayan bulur, karşılık da bir noktadan sonra gelir; ancak bu yola baş koyanlar neredeyse her zaman idealist amaçlarla yola çıkarlar. Bir noktadan sonra realizm ile idealizm arasındaki dengeyi kurarak yaptıkları işi sürdürülebilir kılarlar. Biz de yola çıkarken, tamamen idealist nedenlerle yola çıktık: Türkiye'de popüler bilimi yayabilir, kültürümüze bilimi işleyebiliriz düşüncesiyle... Bu yolda önemli bir mesafe kat ettiğimizi düşünüyorum; ancak daha gidecek çok fazla yolumuz var.


6- Genç yaşına rağmen üretkenliğin ve çalışmayı bırakmayışın ile hepimizin gönlünde taht kurmuş durumdasın. Bu sana nasıl hissettiriyor? İleriye dönük daha büyük projelerin var mı?

İnsanların hayatlarına dokunabilmek, onlara ilham olabilmek çok güzel bir duygu ve çok büyük bir sorumluluk. Ancak her zaman söylüyorum: Hiç kimseden, ama hiç kimseden putlar ve tanrılar yaratmamalıyız. Bu hayatta hiç kimse bulunmaz, hiç kimse erişilmez, hiç kimse eşsiz değildir. İlham aldığımız kişilerin yaptıkları işlerin erişilmez olduğunu düşünmek, yapabileceğimiz en büyük hata. O nedenle şunu asla unutmamak lazım: Bizden sonra gelenler, bizden çok daha büyük işler yapabilmeyi hedef koymalılar. "Onlar ne çok iş yapmışlar, biz nasıl yapacağız?" diye asla karamsarlığa düşmemeliler. Elbette kısa, orta ve uzun vadede Evrim Ağacı çatısı dahilinde ve haricinde çok sayıda projem var. Ancak bunlar için bizlerin arkasında duran, bizlerle birlikte çalışan gençlere, akademisyenlere, yöneticilere ihtiyacımız var. Dolayısıyla bu iş bir ekip işi. Bu iş, ancak ve ancak arkadan gelenlerin meşaleyi daha uzağa taşımasıyla sürdürülebilir kılınabilecek bir iş. O nedenle bizleri asla erişilmez hedefler olarak görmemeli insanlar. Bizim yaptığımızın zekayla, şansla, bilmem neyle hiçbir ilgisi yok. Sadece çalışmak ile ilgisi var. Çalışarak, bizden çok daha büyük işler yapılması kaçınılmaz.


7- Evrimsel biyolojiyle, evrenle, canlılarla ve dahasıyla uğraşıyor olman burda tüm soruların buna yönelik olacağı anlama gelmez. Boş Meşgale semalarında konuklarım hayata ilişkin sualler ile de karşı karşıya kalabilir. Ve işte onlardan biri. Hayatında ilk kez ne için ağladın?

Hayatımda ilk değil belki ama en "sık" ağladığım konulardan birisi, beni zora sokan konularla karşılaştığımda duygusallaşıp ağlamamdı. Bu 7-8 yaşlarımda olan bir şey tabii; ama yine de bu beni sinir ediyordu. Zora düştüğümde, işler istediğim gibi gitmediğinde, birisi ters bir şey söylediğinde ağlamanın benim için büyük bir zaman ve enerji kaybı olduğunu düşünüyordum. Sonra kendime söz verdim: Kolay ağlamayacağım, kolay eğilip bükülmeyeceğim dedim. O gün bugündür "çelik gibi sinirlere sahibim" diyebilirim. Elbette bizi üzen, içimizi burkan, haksızlığın daniskası olduğunu düşündüğümüz sayısız durumla karşılaşıyoruz; ancak bunları demotivasyon değil, motivasyon aracı olarak görmeyi öğrendim. Evrim Ağacı'nın zayıf düşmesini isteyen kişiler bize vurdukça, Evrim Ağacı daha da güçleniyor, güçlenecek. Bu da köklerini o ilk ağlamadan alan bir durum. Bu bize çok büyük bir güç veriyor.


8- 'Twitter, Gözlük, Bilim, Uzay' kelimeleri Çağrı Mert Bakırcı için ne ifade eder? Dilersen tek tek açıklayabilirsin.

Ben bu tarz konularda biraz "düz adam" olabilirim. O şekilde açıklayacağım:

Twitter, benim için insanları birbirine bağlayan, insanlık tarihini kökünden değiştiren en önemli teknolojilerden biri olan internetin gücünü gösteren enfes bir uygulama alanı. Ancak ne yazık ki çok fazla "adam harcama" denen tarzda, aşağılayıcı olan ama yapıcı bir tarafı olmayan eleştiriler ve saldırıların yuvası da olduğu doğru. Ama bu, Twitter'ın işlevselliğini değiştiren bir durum değil.

Gözlük, teknolojinin en basit ama en güçlü araçlarından birisi. Evren'deki hiçbir şey kusursuz değil; buna gözlerimiz de dahil. Onun kusurlarının bazılarını düzeltme gücü elimizdeydi, biz de bu gücü kullandık. Sonuç? Gözlük.

Bilim, bir sözcükten çok daha fazlası, bir yaşam biçimi. Bir düşünce tarzı. Bir yaklaşım. Gerçek olan her neyse, ona ulaşmamızın yegane aracı bana kalırsa... İnsanlığın elindeki en güçlü araç.

Uzay, pek farkında değiliz ama, evimiz. Hep "uzaylı" arıyoruz uzayda; ama biz o uzay içinde bulunan uzaylılarız. Evren içindeki yerimizi daha iyi anlayınca, uzayın ne olduğunu ve bizim "kim" olduğumuzu da çok iyi anlayacağımızı düşünüyorum. Gerçekten de uzay bilimlerinin, yani astronominin mütevazileştirici bir etkisi var. Bu etkinin farkına varmalıyız.


9- En son hangi filmi izledin sana ne kattı veya senden ne götürdü?

En son izlediğim film, Netflix üzerinden izlediğim "Kamera" (Cam) isimli bir film. Öyle ahım şahım bir film değildi; ancak yapay zekaya hiç beklemediğim bir gönderme yapmaları açısından hoşuma gitti. Öyle fazladan boş vakti olanların, alternatif herhangi bir film bulamayanların izleyebileceği bir yapım olmuş.


10- Gayrı sona geldik. Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim. Senin, hakkında veya hakkımda söylemek istediklerin varsa buyur lütfen. Söz sende.

İnsanların internet ve sosyal medya kültürü içinde birazcık daha anlayışlı olması gerektiğini, eleştiri ile zorbalığı birbirine karıştırmadığından emin olması gerektiğini düşünüyorum. Bizim ayaklarımız yere sağlam basıyor, kolay kolay devrilmeyiz; ancak nice gencimiz bu tarz işlere başlayıp, saçma sapan ve tamamen keyfî eleştiriler nedeniyle yaptıkları işi bırakıyorlar. Türkiye'ye faydası olabilecek birçok zihni bu şekilde kaybediyoruz. Birazcık bu işlerin kokusuna aşina olmadan, herkesin her şeyi eleştirme yarışına girmemesi gerektiğini düşünüyorum. El ele verip, iletişim kanallarını açık tutarak, işlerin bir ucundan tutarak çok daha büyük işler başarabileceğimizi düşünüyorum.



Yorumlar

Yorum Gönder