Barış Manço - #Tanıman Lazım 4

'Hatırlarım bugün gibi
Sessiz geçen son geceyi'
    demişti Manço. İnan biz de hatırlıyoruz. Üstelik Moda'da bulunan evinde takvimler 31 Ocak'ı gösterirken saat 23.30 suları geçirdiğin kalp krizi akabininde 1 Şubat, 01.30'da seni kaybettiğimiz o son geceyi dahi bugün gibi hatırlıyoruz.


Hoşgelmişsiniz. Bugün dilimin döndüğü ve kalemimin çalıştığı kadarıyla sizlere Barış Manço'yu anlatmaya çalışacağım.

1943'te henüz Ocak ayının ikinci gününde üstelik 2. Dünya Savaşı devam ediyorken bi kült dünyaya geldi. Bundan yaklaşık iki sene önce doğan çocuklarına Savaş adını veren Rikkat - Hakkı çifti yeni doğan çocuklarına da Barış ismini vermişler. Çünkü savaşın etkisini hissettirdiği bu zor zamanlarda barışın habercisi olmasını istiyorlardı.


3 yaşındayken annesi ve babası ayrılan Barış'ın genlerine göç etmek nüfuz etmişti artık. İstanbul, Ankara derken eğitiminden de geri kalan Barış'ı televizyonlarda ilk görüşümüz ise annesi Rikkat Uyanık'ın katıldığı TV programlarında şarkılara eşlik etmesine dayanır.

Bir Galatasaray Lisesi öğrencisi olan Manço 57'de başlayan müzik ilgisini 58'de ilk grubu Kafadarlar'ı kurarak taçlandırdı. Dream Girl adlı ilk bestesini yapan, Harmoniler adlı ikinci bir grup kuran, 59'da ise okulunun konferans salonunda ilk konserini veren Barış 4 Mayıs 1959'da babasını kaybetti. Bu acıyla müziğe daha çok bağlanan Barış, Grafson şirketinden üç adet 45'lik çıkardı.

Eğitimine Belçika'da devam etmek isteyen Manço'nun yüzünden Harmoniler grubu dağıdı. Gurbette bile asla pes etmeyen, her zaman daha iyisini üretebilmek için uğraşan Barış, Belçikalı şair Andre Soulac ile tanıştı ve bu sayede müzikle yollarını ayırmadan yaşamına devam edebildi.



64'te anlaştığı Rigolo plak şirketiyle 4 şarkılık 2 Fransızca plak çıkardı. Aynı zaman zarfında Jacques Danjean Orkestrası ile de çalışmaya başladı. Fransız radyosunda yayınlanan ''Salut les copins'' adlı pop müzik içerikli programa konuk olan Manço plakların getirdiği tanınmışlık ile Türkiye'de Fransız sanatçı olarak anons edildi. 12 Ocak 1965'te Paris'in en eski ve en görkemli müzik salonu Olympia'da program öncesinde sahne alarak kendi bestelerini seslendiren Barış bu harikulade performansıyla Henry Salvador'un tebriklerini kazandı.


Tüm her şey tıkırında giderken belki de 'meyve veren ağaç taşlanır' misali bi Fransız sanatçı sırf aksanının güzel olmadığı gerekçesiyle Manço'nun plaklarının çalınmasını yasakladı. Barış'ın Avrupa kariyerini bitiren bu olay kendisini derinden yaraladı. Fakat Barış Manço asla pes etmeyerek bi tarih yazdı adeta. Ve plaklarının çalınmasını yasaklayan herife cevap niteliğinde olacak ki Les Mistigris olarak Fransa, Belçika, Çekoslovakya. Almanya gibi dahası bi dolu ülkede konserler vermeye başladılar.


Konserler zamanında ise Belçikalı Marie Claude ile tanıştı Manço ve bu çifte kumrular buldukları aşkın şerefine İstanbul'da nişanlandılar. Hollanda'da geçirdiği trafik kazası sebebiyle dudağında derin bir yarık oluşan Manço sonrasında o efsanevi bıyıklarını bırakmaya başladı. Les Mistigris ile 4 şarkı daha çıkardıktan sonra vize problemleri yüzünden sıkıntılar yaşayan Manço gruptan ayrıldı. Kolunda nişanlısı ve dudağında bıyığıyla İstanbul'a gelen Barış gelir gelmez Kaygısızlar'a katıldı. Grubun gitaristleri ise Mazhar Alanson ve Fuat Güner idi. Bu da demek oluyordu ki gayrı ülkemizde de kaliteli müziğe erişim sağlamak serbest. Nitekim en sevdiğim Barış Manço parçalarından biri olan 'Kol Düğmeleri' de bu gruba nasip olacaktı.


45'liklerden Ağlama Değmez Hayat, 50.000'den fazla satış yaptı ve bu başarı Barış Manço'ya ilk kez Altın Plak Ödülü'nü kazandırdı.


Kaygısızlar'ın gözden kaçmayan başarısı ve dahası derken Fransız şirketlerinden gelen tekliflerle 'Possibility' adıyla sahne hayatına devam etmesi beklenen grup olumsuz eleştirilerin odağı oldu. Yıl 1969'da Kaygısızlar ile yolları ayıran Barış, Fransa'da kurduğu yeni grubunun yanı sıra bir de dünya evine giriverdi. Eşi Marie Claude ile Barış'ın arkadaşı Fikret Kızılok'un birlikte olması üzerine yalnızca 47 gün süren bu evlilik sonrasında Manço Kasım 1970'te yeni ve bir o kadar da farklı bir şey deneyip gitar ile kemençeyi buluşturdu. Hatta öyle güzel buluşturdu ki 700.000'den fazla satan 'Dağlar Dağlar' türküsü ile hayat da Barış'ı Moğollar ile buluşturdu.


Türk müziği ile Avrupa'da ünlü olmayı yeğleyen bu iki tarafında tek amaca hizmet etmesi tatlı bi bütünlüğü oluşturuyordu ki MançoMongol adıyla 'İşte Hendek İşte Deve' eserini dinleyicilere sunan grup Haziran 1971'de Manço'nun sağlık problemleri ve bazı anlaşmazlıklar sebebiyle dağıldı.


72'de Kurtalan Ekpres'i kurup 'Ölüm Allah'ın Emri' ve 'Gamzedeyim Deva Bulmam' isimli eserleri piyasaya süren Barış sonrasında askere gitti. Manço'yu bekleyeceğini açıklayan Kurtalan Ekspres bi yanda, ordu evinde sahne alan Barış bi yanda derken acemi birliğinden çıkan Manço 'Lambaya Püf De' ile yeniden dinleyicisine bi selam çaktı.


*Ağustos 1973'te yayınlanan albümlerde geçen şarkılar sebebiyle Barış Manço ülkücü olarak eleştirilecekti. Ve artık 70'lerin ortalarına geldiğimizde Cem Karaca solun, Barış Manço ise sağın sembolü olarak tanınıyordu. Ancak Barış Manço konserlerindeki Bozkurt işaretlerine karşı durarak müziklerinin herkes için olduğunu vurgulamak adına, 'Hey Koca Topçu' adlı eseri sol yumruğunu kaldırarak söylüyordu.


Değerini Doğu ülkelerinden başkasının bilemediği Manço, grupdaşı Özkan Uğur'un Kurtalan Ekspres'ten ayrılmasıyla aynı filmi tekrar izledi. Yaşanan gidiş ve gelişler grubun köküne zeval veremedi ve fakat Barış bir konserden sonra karaciğer enfeksiyonu geçirdi ve karın boşluğunda bağırsağına yapışan bir tümör nedeniyle Belçika'da ameliyat oldu. Manço sağlık problemleri yüzünden ne yazık ki bir süre de olsa müzikten ayrı kalacaktı.


Müziğin aşkından insan aşkına pek tabi olamayan Barış Manço sonunda turnayı gözünden vurmuş olacak ki 78'de Lale Çağlar ile evlendi. Bi dönem Survivor yarışmasında karşımıza çıkan beyceğiz Doğukan Manço ve Batıkan Zorbey Manço da bu evliliğin meyvelerindendi.


Yetmişli yılların sonuna doğru etkisini yavaştan yitiren Cem Karaca bi bakıma Barış Manço'nun yıldızına ışık katmıştı. 79'da Kurtalan Ekspres ile 6 aylık bi çalışma sonucu yayınladıkları albüm ile Progresif Rock adına sağlam bir içerik oluşturan ekip 'Yeni Bir Gün, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Aynalı Kemer' gibi eserlerle de tahtını sağlamlaştırdı.


Birbirine tamamen zıt olan şeyleri harmanlayarak yeni bi dünya oluşturan Barış Abi 1979'da Yılın Erkek Sanatçısı ünvanına sahip oldu. Belçika konserinden dönerken Edirne'de yaşanan trafik kazasında bel kemiği çatlayan Barış Abi iki ay sahnelerden uzak kaldı.


'Eğri Büğrü, Halhal, Arkadaşım Eşek, Dönence, Gülpembe' ve dahası çalışmalarıyla halkın gönlünde taht kuran Manço 83'te katılıp ön elemeyi dahi geçemediği Eurovision Şarkı Yarışması'na inat Kazma'yı ve Halil İbrahim Sofrası'nı asıl jüri gördüğü elli milyonluk halka sundu ve tüm alkışları topladı.


Barış Manço'nun en büyük hayallerinden biri de bir televizyon programı yapmaktı. Nitekim bunu da başardı ve 'Adam Olacak Çocuk' ile çocuklara övgüler sunarken, 'İkinci Kahvaltı', 'Dönence' ve 'Dere Tepe Türkiye' programları sayesinde de yetişkinlerle buluştu.


Ve Barış Abi 1 Şubat 1999'da Moda'da kendi evinde kalp krizi geçirip yaşama veda etti. Bi yerde okumuştum 'Bence hepimizin sevgisini yüreğinde taşımak, kan pompalaması gereken bir organa fazla gelmişti.' diye. Sanırım tam olarak böyle.


Sevgili okur, saatler dörde yirmi var. 20 dk sonra ilacını vereceğim kardeşim beni sıkıştırırken ve bendeniz şimdilerde Eğri Büğrü parçasını dinlerken sana bunları yazıyorum. Muhtemelen sen bunları geceye yaklaşırken veya ertesi gün okuyacaksın. Sahi ne önemi varsa :)


En nihayetinde 'Barış demek toprak demek / Ben kendimi verir miyim' diye söylenen, yaklaşık yirmi dilde derdini anlatabilen, sekiz dilde kare bulmaca çözebilen ve 'lahmacun da yeriz, hamburger de. öyleyse niye bölünüyoruz.' diyen bir kültü anlatmaya çalıştım bugün.

Sürçülisan ettimse affola. Sevgiler, saygılar.

*Çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.

Mustafa Bakır




Yorumlar