Melda Köser ile #Süpertaj 15

Merkeze heraba. Miilleett n'aber? Benim keyifler kötüden hallice. Bugün #Süpertaj adlı konseptimin sonundayız. Toplam 10 hafta aralıksız bir şekilde yazarından radyo programcısına, müzisyeninden mühendisine, bilim insanından şizofreni hastasına kadar bi dolu isimle karşınızda bulundum. Ve bugün bu defteri kapatmak üzere 15'inci #Süpertaj yazısında Moda'nın özgür kadınlarından yazar Melda Köser ile birlikteyiz.


1- Ne yazık ki ilk soru klişe üstadı. Tanıtım Reklamı gibi bir şey be. E rica edelim o halde. Öhöm öhöm. Efenim, Melda Köser kimdir? Nedir, ne değildir? Neler yapar, nasıl bir insandır? Bize biraz kendinden bahsedebilir mi acep?

Ben aslında bu şekilde kendimden bahsetmekte biraz zorlanıyorum ama elimden geleni yapayım. 1988 doğumluyum. Ankara’da doğdum. Çocuklara ve gençlere oyuncu koçluğu ve yazarlık yapıyorum. İlk kitabım “yerleşkede bir alfa” çıktı. Şu sıralar bir yandan çalışmaya devam ediyorum bir yandan da öyküler için bir hazırlık yapıyorum.


2- İçerisinde bulunduğumuz senede takvimler 21 Ocak gününü gösterdiğinde 'Lethe Kitap' ile -öyle sanıyorum ki- ilk kitabını çıkardın. İleriye dönük kitap çıkarma hayali olan bi yazar olarak öyle tahmin ediyorum ki bu durum inanılmaz heyecan verici olsa gerek. Pekala bize 'yerleşkede bir alfa' kitabından bahseder misin?

“yerleşkede bir alfa” uzun yıllardır yazdığım şiirlerin bir kısmı. Bazı şiirler daha önce bir takım mecmualarda yayımlandı, bazısı ilk kez kitap ile görücüye çıktı. Uzun bir süreçten parçalar aslında. Bu yüzden benim için değerli. Kitapta olan şiirlerin çoğunu yazdığım günü hatırlıyorum neredeyse :) Biliyorum ki bu kitabın yeri benim için ayrı olacak. Bu yüzden alfa’nın ilk baskısına sahip olan herkesle kendi içimde bir bağım var. Benim için her zaman özel insanlar olacaklar.


3- "herkes birkaç yüzyılın tamamından payına düşeni aldı
     ve sessizce evlerine dağıldı."
dedin kitabında. Öğretme adı altında dayatılan tüm şeylere miydi isyanın yoksa gerçekleri amansızca suratımıza vurmak mıydı hoşuna giden?

Böyle sorular zor :) Kendi yazdığım bir dizeyi parçalar halinde açıklamak bazen zor bir şey. Bütününe baktığında şiir bunun cevabını veriyordur bazen ya da hiçbir cevap vermiyordur, aslında bir sayfalık, oyunlarla ve ifadelerle dolu bir sorudur. Bu dizede bir isyan yok en azından benim için ama büyükçe bir kabulleniş var, belki sana isyan gibi hissettiren budur.


4- Bir süredir süreli bir dergi olan Aksi Dergi'de okurlarınla buluşuyor ve yazılar yazıyorsun. Bu hususta ricam ise bi dergi için yazmanın artılarını ve eksilerini dile getirmen. Yani mesela editörlerin söylemleriyle bi kalıba girmek mecburiyetinde oluyor musun hiç? Veya senin dilediğince yazdıklarını sorgusuz sualsiz yayına alan bi ekip mi söz konusu?

Ne güzel soru :)
Ben 2010 yılından beri dergilere yazıyorum. Uzun bir süre de ara verdim aslında. Aksi bir çeşit geri dönüştü. Şu sıra mesela Natama’nın yeni sayısına yazacağım. Bazı sürpriz süreli ve dijital mecmualara yazmaya devam edeceğim. Dergi işlerine belki aşırı düzenli bir şekilde değil ama sakince geri döneceğim.

Bir dergiye yazmak yazar için bence gayet keyifli ve bazen gerekli. Farklı tür ve içeriklere yazmak benim yapmaktan çok hoşlandığım bir şey. Natama’ya şiir yolluyorum, birartıbir için çok sevdiğim bir fotoğraf sanatçısı hakkında dosya hazırlıyorum, Aksi’ye daha sosyal ve popüler yazılar yolluyorum, ister istemez düzenli olarak pek çok türde yazmak demek oluyor bu. Bir yazar için iyi spor. Fakat yine aynı durum bir süre sonra kendiniz için yazmaktan uzaklaştırıyor. Ben birkaç yıl önce tam olarak bunu yaşamıştım. Şimdi daha sakin, daha düzensiz bir şekilde pek çok yerde gözükebilirim :)

Dergiye yazmakta benim en önem verdiğim şey karşılıklı anlaşılmak. Önce yazar nasıl bir dergiye yazdığını anlamalı, diğer yazarlara göz atmalı, derginin nasıl bir içeriğe sahip olduğunu anlamalı. Tabii dergiler yani yazılan yerin editörleri  de nasıl bir yazara yer verdiğinin farkında olmalı. O zaman bir yerlere yazmak keyifli oluyor işte. Aksi ile bir süredir devam ediyoruz çünkü editör ve içerik baskısı yok açıkçası, Aksi her ay önerilerde bulunuyor, eğer içime sinen, üzerine yazmak istediğim bir şey varsa, yazıp yolluyorum ya da dosya dışı konular yolluyorum, o ayın içeriğine çok uzak değilse yayımlanıyor, uzaksa başka zamana saklıyoruz.


5- Kurumasını istemediğim bir huyumdur. Konuklarımı sorulamadan önce sağlam bi araştırırım. Yeni tabirle stalk işte. Sende de rastladığım bi şey var ki sormadan geçmek istemiyorum. Instagram hesabında insan silüetlerine benzer şeyler barındıran çeşitli resimler var. Ve inanılmaz güzel gözüküyor. Üstelik hayli ilginç eserler aynı zamanda. Sana ait olduğunu düşünüyorum. Ve şöyle diyorum. Melda kişisi için resim ne demektir? Yani bi şeyler çizmek sana neler hissettiriyor? Ve anlatmak istediğin şey ile karaladığın arasında nasıl bir bağlantı gözetiyorsun?

Evet bir şeyler çiziyorum ama onlara “az dikkatle yapılmış karalamacalar” diyebiliriz. Eser diyemem yani, ne eserler var :) Ama gözlemlediğim kadarıyla ilgi çekiyorlar.

Bazen oturup resim çizmek istiyorum ve böyle şeyler çıkıyor. Bazen çizerken çizdiğim “canavar”a hikaye yazmaya başlıyorum. Bunu yapmak beni hem rahatlatıyor hem eğlendiriyor, bazen üzüntülü günlere iyi geliyor.

İllüstrasyon, çizim, resim, heykel, fotoğraf benim bakmaktan ve yapmaya çalışmaktan çok hoşlandığım şeyler. İçinde sözlü ifade olmayan hikayeler. Resimleri var, hikayesi size kalıyor, daha ne olsun :) Instgram'da takip ettiğim çokça çizer var. Düzenli olarak sayfalarına girip çizdikleri şeyleri incelediğim ve masal kitabı okuyormuş gibi hissettiğim insanlara hayranlık besliyorum.


6- Her ne kadar "Bowie Olsa Ne Yapmazdı?", "Bir Haftalık Gündüz Düşleri" gibi muhteşör yazılara imza atmış olsan da Boş Meşgale'de tüm sorular buna yönelik değildir. Ve bu sebeple sorular arası uyum aranmaz. Çünkü birden tuhaf sorularla karşılaşabilirsin. Mesela en son neye güldün? Ama böyle baya sağlam kahkaha tufanına boğulduğun bi an istiyoruz.

Ben gülmekten çok hoşlanırım. Kendime gülecek bir şey muhakkak bulurum. Küçük şeyleri yakalamaya açığımdır bu yüzden yaşamın kendisinde zaten bolca olan tuhaflıkları ve eğlenceleri görürüm. Tahmin edersin ki gerçekten yakın zamanda, birkaç saat önce kahkahalarla güldüm fakat bundan bahsedemem çünkü sevdiğim bir arkadaşımın yaşamından bir parça ve bunu paylaşamamak bile şu an çok komik geliyor.

Dipnot: Bazen verilen anlık yanıtları çok tatlı buluyorum. Çünkü yazılarım bir kontrolden geçtiği için bahsedilen an zannedilen an olmuyor genellikle. Yanılma olmasın diye dile getirmek istedim sadece. Devam :)


7- Günlük olmazsa olmaz bir rutinin yani bunu yapmadan günü kapatmam dediğin bir olayın var mıdır?

Çok hoşlanmasam da, günün ilk kahvesi bir rutine dönüştü. Diğeri sevdiğim bir rutin, hergün bir ara, bir yolunu bulup klasik müzik dinliyorum. On dakika bile olsa, bu bana masaj gibi geliyor.


8- Ben düzen takıntısıyım. Örneğin tüm kitaplarım hizalı olmalıdır. Hatta okul arkadaşlarım bu huyumu bildiğinden masamda duran kitaplarla oynayarak beni çileden dahi çıkarabilirler. Senin de böyle alışılmışın dışında, tuhaf sayılabilecek takıntı veya hobilerin var mıdır? Varsa nelerdir?

Dönem dönem artan ve azalan tuhaflıklarım var. O tuhaflıkların çok yerleşmesine izin vermemeye çalışıyorum. Baya hayatı zorlaştırabilirler çünkü. En sabit olanı asla ters çamaşır asamamam mesela. Yapamıyorum yani.


9- En büyük keşken nedir?

En büyük keşkem diyebileceğim bir şey yok, bir süre önce vardı ufak tefek keşkelerim, zamanla, anladıklarım, gözlemlerim o anılara bakış açımı değiştirdi.


10- Kavram sorgularına sebebiyet verdiğim bi kısım var ki beni eğlendiriyor doğrusu. O halde 'Moda, Canavar, Renk ve Sigara' kelimeleri Melda Köser için ne ifade ediyor? Dilersen ayrı ayrı yanıtlayabilirsin.

Moda – İsminin hakkını veren mahallemiz.
Canavar – Canavarları masallara saklıyorum, masalın aslı müsvettede saklı ve müsvettelerle çekmeceyi besliyorum.
Renk – Tüm renklerin, her tonu!
Sigara –  ya da mesela seninle hiç karşılaşmamış olsaydık?


11- Gayrı sona geldik. Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim. Senin, hakkında veya hakkımda söylemek istediklerin varsa buyur lütfen. Söz sende.

Mustafa, sorularını yanıtlarken çok güzel zaman geçirdim. İnsanda anlatma isteği uyandıran soruların için teşekkür ederim. Sahip olduğun özgüven ve kararlılık seni tahmininden güzel yerlere getirecektir. Severek ayırdığım bir vakit oldu. Yolun açık olsun.

Yorumlar