"Anaaa!" - 6 & Sarhoşa Güven Olmaz

Kimine günaydın ve kimine iyi geceler. Şimdilerde vakit sabaha karşı bir Pazar gününe tekabül ediyor. Karneleri alışıyla gemileri alabora yapan tatilci talebelere nazaran lokantanın yolunu tutmuş olmanın keyfini (!) anlatamam. Üzerime deli dehşet çöken yorgunluğa sığınaraktan olaya girişiyorum.



Görselin hürmetine de Levent Kırca'yı anmış olalım. Saygılar, sevgiler...

Lise 1 olması lazımdı. Bir kısa film yarışması. Üstelik bir Fransız lisesi düzenliyordu. Yanılmıyorsam Saint Michel olmalı. Neyse senaryosundan kurgusuna, çekimlerinden montajına dek elimizin emeği gözümüzün nuru ile amatör bir iş yaptık. Sıra eseri jüri kuruluna teslim etmekte. Görevi üstlendim üstlenmesine ama okulu da bilmiyorum. Orada tekstil atölyesi olan dayımı falan aradım ama nafile. Gayrı çare kalmayınca sora sora Bağdat bulunur düsturu ile yollara düştüm. İsmini şimdi anımsayamadım ancak o civarda bir Fransız lisesi daha vardı. İnsanlara soruyorum haliyle Saint Michel nerde diye. Herkes aynı yeri tarif ediyor ve ben de yönergelere uyarak ilerliyorum. Tam tarif edilen yere yaklaştığım sırada geceden kalma veya sabah sefası sürmeyi seven bir abimiz bana şakilik yaptı. Önüme çıkmasıyla birlikte şartellerinin atılmış olduğunu anlamam bir oldu olmasına ama kurtulamıyorum heriften. Konuşuyor da konuşuyor. Siyaset yapıyor, futboldan bahsediyor, az buçuk magazin çıtlatıyor lakin susmak bilmiyor. Hayır hafiften de tırsıyorum ulan adam elinde içkisiyle (asla marka vermem, sponsor olsunlar öyle ashahsha) gelmiş karşıma bana salata yapıyor. E şimdi bu eleman boş da değildir. Bir tersine gitsen al başına belayı. Son çare dedim anca derdimi ona da söyleyeyim ki sonra teşekkür ederim ve ayrılırım. Dedim dayıcım Saint Michel'i arıyorum. Oraya gitmem lazım. O esnada saat 16.20 civarı işte. Ve beni tanıyan bilir ki böyle prodüksiyon gerektiren işleri hep son güne ve hatta son dakikaya bırakırım. Eserin teslim günü o gün ve 17.00'de alımlar sona eriyor. Şöyle kallavi bir yudum aldı içkisinden dayı ve montunun manşetine sildi ağzını ardından başladı anlatmaya. Bi tarif de çizdi açıkçası fakat insanların dediğinin tam ters istikametine. Gülecem gülemiyorum zaten tırsaklığımdan. Teşekkür ederim dayıcım dedim ayrıldım. Git, git, git derken ayık olan insanların hepsinin ortak fikirde olduğu adrese geldim saat olmuş 16.40 falan. Bir de baktım ki yanlış okul. Evet gene bir Fransız lisesi fakat Saint Michel değil. Ulan ne yapacam ne edecem derken dedim olum şu hayatta bi sarhoştan bile alınacak ders vardır. Yanlış anlaşılmasın lütfen küçümsediğimden değil asla ama yaklaşık 10-12 kişiye sorduğumda A yönünü ve bir ayyaşa sorduğumda ise B yönünü söylüyorsa ben de insanların geneli gibi A yönüne giderim ve gittim de. He sonuç ne oldu?Hüsran. Devamında, aklıma dayının kendisinden ayrılınca kahkahalara boğulduğum tarifi geldi. Dedim denemekten zarar gelmez. Baya bir yürüdükten sonra sarhoş dayının dediği yere geldim. Ve sarı bir tabela bana gülümsedi. Saint Michel Fransız Lisesi. Mevzu bahis filmdi elbette teslimatı da yaptım dakikalar kala ama bu olay bana bir şeyler öğretti.

Bir kez daha insanları hemen yargılamamayı, kişilerin haletlerinden ziyade söylemlerine kulak asmayı ve sarhoşların o ayyaşlık anında gerçekten doğruları söylediğini idrak ettim.

Dipnot: Çıtı pıtı anlamsal latifelerle servis edilmiş bir yazıdır. Dilerim anlaşılmıştır. Aman yayınlayayım da aradan çıksın mantığı gözetilmiş ise yazara zeval gelsin.

*şaki: eşkıya, haydut, yol kesen

Yorumlar