Merkeze herabalar.
"Yazıyosun yazmasına da kendini beslemiyosun. Daha çok okuman lazım."
Doğru dedi bunu bana söyleyen. Hoş o söylediği vakit esnasında da tasdik ettim zaten kelamının doğruluğunu. Fakat bazen içerisinde bulunduğunuz ahval sizi kişisel gelişiminizden alıkoyar. Öyle ki ne yapmak istediklerinizi yapabilirsiniz ve ne de hedeflerinize ulaşmak için çaba sarf edersiniz. Aslında sorumluluk kisvesiyle suratınıza tüküren ne kadar b*k püsürü iş varsa hepsine hazırsınızdır lakin hiçbirine başlamamışsınızdır. Üstelik başlamanın başarmayı yarıladığı falan da yoktur hani. Yalnızca kendinizi kandırdığınız bir zaman diliminde yuvarlanıp durursunuz. Ta ki sizi çepeçevre saran o girdap birden durulsun ve ne kadar ehemmiyetsiz bir varlık olduğunuz gerçeğiyle yüzleşin. Sonra da yazar olun ve tüm bunları yani kendi yaşadıklarınızı başka bi karaktere yükleyip anlatın. Hem de uzun uzadıya ve tüm çıplaklığıyla. Ama kimse o karakterin siz olduğunu veya sizden izler yansıttığını bilmesin, bilemesin. Ve yetmezmiş gibi gece gündüz didindiğiniz, uğraştığınız tek şey olan yazıtlarınıza da değer verilmesin. Hiçbir çıkış yakalayamamıştınız ki bu düşüş sizi üzsün. O yüzden sakin olun ve devam edin. Gitgide umursanmayacaksınız. Cebinizde beş kuruş para olmadan günü geçirmeyi de kamyon civatalarının çok can acıttığını da operatörünüzden başka bir operatöre ödemeli atılmayacağını da nefret etseniz dahi insanlara muhtaç kalmanın ne demek olduğunu da öğreneceksiniz. Ve artık konuşmayacaksınız. Susacaksınız. Çünkü konuşunca sizi anlamayanlar sustuğunuzda bayram edecek olanlardır. Bu yüzden yalnızlıktan kusarcasına bi yaşam sürmeye devam edip elbet bir gün öleceksiniz. Işıklar içinde uyuyun.
Amaaaa tüm bu safhalar aşılmamışken şurada dünya gözüyle bir Levent Kırca'yı anlatalım. O halde Tanıman Lazım'ın altıncı bölümüne hoşgeldiniz. Bugünün ruhani konuğu ve maddi konusu Levent Kırca.
Kırca, 28 Eylül 1948 tarihinde Samsun Ladik’de doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu. İlk kez sahneye çıkışı 1965 yılında Cüneyt Gökçer’in öğrencisi olarak Ankara Devlet Tiyatrosu’nda gerçekleşti. 1966 yılında öğrenciyken 'Buzlar Çözülmeden' oyunuyla sahneye çıktı. Hemen ardından Orhan Erçin Tiyatrosu’nda tuluat ve ortaoyunu oynadı. Daha sonra Maltepe Komedi Tiyatrosu, Ankara Birlik Sahnesi ve Halk Oyuncuları’nda görev aldı.
Vasıf Öngören sayesinde epik tiyatroyla tanıştı. Onun tiyatrosunda “Adam Adamdır, Asiye Nasıl Kurtulur?" ve Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” oyunlarında oynadı.
Daha sonra televizyona geçiş yapan tiyatrocu, "Sağlık Olsun, Ne Olur Ne Olmaz, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Nasreddin Hoca Oyun Treni" gibi birçok dizinin yapımcılığını üstlendi, aynı zamanda bu dizilerde rol aldı.
1978 yılında sinemaya “Altınşehir” adlı filmle girişti. 1979’da "N’olacak Şimdi?" adlı filmde oynadı. Aynı yıllarda Arkadaş Kabare Tiyatrosu’nu, 1980′de ise Levent Kırca Tiyatrosu’nu kurdu. Bunun ardından 85'te Mavi Muammer, 2000'de Ölürsün Gülmekten, 2001'de Son, 2002'de Şeytan Bunun Neresinde ve 2004'te ise Kendini Bırak Gelsin ile seyirci karşısına çıktı. Yine 2004’te "Ağa Kızı" adlı dizide oynadı. Bu filmlerde rol almasının yanı sıra Son'un senaryosunu yazdı ve aynı zamanda Son ila Şeytan Bunun Neresinde filmlerinin yönetmenliğini üstlendi. 2006 yapımlı "Reyting Kasabası" filmi de Levent Kırca imzası taşıyordu.
Bir yandan sinemayla uğraşan oyuncu, diğer yandan "Hodri Meydan Topluluğu" adlı tiyatro grubunu kurdu. Bu toplulukla “Sefiller, Üç Baba Hasan, Kadıncıklar, Güzel ve Çirkin” gibi oyunlar sergiledi. Eski eşi Oya Başar da bu oyunların kadrosunda bulunuyordu.
Onu Türk halkının zihnine kazıyan en önemli yapım ise hiç şüphesiz 1988'de başlayıp 21 yıl boyunca ekrana gelen "Olacak O Kadar" dizisi oldu. Dizideki "Küçük Hüsamettin, Cevat Kelle, Bestami" gibi tiplemeler yıllarca akıllardan silinmedi aynı zamanda dizi, birçok genç yeteneği tiyatroya kazandırdı. 2002 yılının sonunda ise "Levent Kırca Tv" adlı bir kanal kurdu ancak bu kanal 3 ay sonra yayından kaldırıldı. Birkaç gün boyunca RTÜK’ü protesto etmek için açlık grevi yapan Kırca için 'iki öğün arasında açlık grevi yapan çadır tiyatrocusu' diyenler de azımsanacak gibi değildi.
Mart 2009 Belediye Seçimleri'nde DSP'den Üsküdar Belediye Başkanlığı için adaylığını koyan Kırca 4'üncü sırada bitirdiği siyaset yarışında mağlubiyeti de tattı.
Levent Kırca, 1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Devlet Sanatçısı ünvanı Nisan 2015 ayında geri alındı. Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi'nde heykeli olan nadir Türk sanatçılardan olan Kırca 1 Mart 2011 tarihinden itibaren yayın hayatına günlük gazete olarak devam eden Aydınlık Gazetesi'nde yazarlık yaptı. Aynı zamanda Vatan Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu üyeliği görevini de icra etti.
"Şan, şöhret ve para benim de başımı döndürdü. Kendime LK (Levent Kırca) plakalı cipler aldım. Üç kere bindim, sattım. Şımarıklık yaptım. Her şeyi alabiliyordum, bu güç beni yanılttı ve yozlaşma getirdi. Özür dilerim."
Az önce yukarıda okuduğunuz itiraf niteliğindeki sözler Kırca'dan başkasına ait değil. Öyle ki Kırca 2010 yılında katıldığı Hülya Avşar Show programında da bi anısını şöyle dile getirmişti:
"Bir skecimin konusu şöyleydi: Ortada bir Atatürk resmi geziyor. Kimse resmi alıp duvara asmaya cesaret edemiyor. Elden ele geziyor resim. En sonunda sıradan bir vatandaşın eline geçiyor, vatandaş da diyor ki, "Hanım al resmi de bizim evin salonunda duvara asarız. O her zaman bizim başımızın tacıdır." Böyle bir skeç yaptım diye "Aman ne cesur adam." deniyorsa benim için, "Yahu bu memleket nereye gidiyor?" diye düşünmek lazım..."
75 yılında TRT'de yönetmenlik ve yazarlık yapan Nur Diner ile dünya evine giren ve bu birlikteliği on yıl sürdürebilen Levent Kırca'nın bu evlilikten Oğulcan ve Özdeş adında iki oğlu oldu.
Haziran 85'te ise Oya Başar ile ikinci evliliğine imza atan Kırca 2000 yılında boşandığı Başar ile 2001'de yeniden evlense de 2005 yılında tekrar boşandılar. Çiftin bu evliliklerden Umut ve Ayşe adında iki çocuğu bulunuyor.
2015 yılında yakalandığı karaciğer kanseri nedeniyle kemoterapi tedavisi görmekte olduğu Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 12 Ekim 2015 gecesi saat 02.40'ta yaşamını yitiren Levent Kırca'nın cenazesi 13 Ekim 2015 Salı günü Levent Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Tiyatroya kazandırdığı onlarca genç yetmezmiş gibi yıllar boyu yüzümüzdeki gülümsemenin sebebi olan Kırca'nın "Olacak O Kadar" dizisindeki jenerik müziğini tek kişilik gösterimin kapanışında kullanmış olmanın haklı gururunu yaşıyorum.
Ve Levent Kırca'nın ölümünden iki gün önce, kendisine Yaşam Boyu Onur Ödülü verilen Bodrum Türk Filmleri Haftası'na gönderdiği mektubun son satırlarını paylaşarak veda ediyorum.
"Dik durun. Adil olun. Sabırlı olun. Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle. Atatürk’le kalın, Cumhuriyetle kalın, hoşçakalın!"
*Çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.
Mustafa Bakır
"Yazıyosun yazmasına da kendini beslemiyosun. Daha çok okuman lazım."
Doğru dedi bunu bana söyleyen. Hoş o söylediği vakit esnasında da tasdik ettim zaten kelamının doğruluğunu. Fakat bazen içerisinde bulunduğunuz ahval sizi kişisel gelişiminizden alıkoyar. Öyle ki ne yapmak istediklerinizi yapabilirsiniz ve ne de hedeflerinize ulaşmak için çaba sarf edersiniz. Aslında sorumluluk kisvesiyle suratınıza tüküren ne kadar b*k püsürü iş varsa hepsine hazırsınızdır lakin hiçbirine başlamamışsınızdır. Üstelik başlamanın başarmayı yarıladığı falan da yoktur hani. Yalnızca kendinizi kandırdığınız bir zaman diliminde yuvarlanıp durursunuz. Ta ki sizi çepeçevre saran o girdap birden durulsun ve ne kadar ehemmiyetsiz bir varlık olduğunuz gerçeğiyle yüzleşin. Sonra da yazar olun ve tüm bunları yani kendi yaşadıklarınızı başka bi karaktere yükleyip anlatın. Hem de uzun uzadıya ve tüm çıplaklığıyla. Ama kimse o karakterin siz olduğunu veya sizden izler yansıttığını bilmesin, bilemesin. Ve yetmezmiş gibi gece gündüz didindiğiniz, uğraştığınız tek şey olan yazıtlarınıza da değer verilmesin. Hiçbir çıkış yakalayamamıştınız ki bu düşüş sizi üzsün. O yüzden sakin olun ve devam edin. Gitgide umursanmayacaksınız. Cebinizde beş kuruş para olmadan günü geçirmeyi de kamyon civatalarının çok can acıttığını da operatörünüzden başka bir operatöre ödemeli atılmayacağını da nefret etseniz dahi insanlara muhtaç kalmanın ne demek olduğunu da öğreneceksiniz. Ve artık konuşmayacaksınız. Susacaksınız. Çünkü konuşunca sizi anlamayanlar sustuğunuzda bayram edecek olanlardır. Bu yüzden yalnızlıktan kusarcasına bi yaşam sürmeye devam edip elbet bir gün öleceksiniz. Işıklar içinde uyuyun.
Kırca, 28 Eylül 1948 tarihinde Samsun Ladik’de doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu. İlk kez sahneye çıkışı 1965 yılında Cüneyt Gökçer’in öğrencisi olarak Ankara Devlet Tiyatrosu’nda gerçekleşti. 1966 yılında öğrenciyken 'Buzlar Çözülmeden' oyunuyla sahneye çıktı. Hemen ardından Orhan Erçin Tiyatrosu’nda tuluat ve ortaoyunu oynadı. Daha sonra Maltepe Komedi Tiyatrosu, Ankara Birlik Sahnesi ve Halk Oyuncuları’nda görev aldı.
Vasıf Öngören sayesinde epik tiyatroyla tanıştı. Onun tiyatrosunda “Adam Adamdır, Asiye Nasıl Kurtulur?" ve Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” oyunlarında oynadı.
Daha sonra televizyona geçiş yapan tiyatrocu, "Sağlık Olsun, Ne Olur Ne Olmaz, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Nasreddin Hoca Oyun Treni" gibi birçok dizinin yapımcılığını üstlendi, aynı zamanda bu dizilerde rol aldı.
1978 yılında sinemaya “Altınşehir” adlı filmle girişti. 1979’da "N’olacak Şimdi?" adlı filmde oynadı. Aynı yıllarda Arkadaş Kabare Tiyatrosu’nu, 1980′de ise Levent Kırca Tiyatrosu’nu kurdu. Bunun ardından 85'te Mavi Muammer, 2000'de Ölürsün Gülmekten, 2001'de Son, 2002'de Şeytan Bunun Neresinde ve 2004'te ise Kendini Bırak Gelsin ile seyirci karşısına çıktı. Yine 2004’te "Ağa Kızı" adlı dizide oynadı. Bu filmlerde rol almasının yanı sıra Son'un senaryosunu yazdı ve aynı zamanda Son ila Şeytan Bunun Neresinde filmlerinin yönetmenliğini üstlendi. 2006 yapımlı "Reyting Kasabası" filmi de Levent Kırca imzası taşıyordu.
Bir yandan sinemayla uğraşan oyuncu, diğer yandan "Hodri Meydan Topluluğu" adlı tiyatro grubunu kurdu. Bu toplulukla “Sefiller, Üç Baba Hasan, Kadıncıklar, Güzel ve Çirkin” gibi oyunlar sergiledi. Eski eşi Oya Başar da bu oyunların kadrosunda bulunuyordu.
Onu Türk halkının zihnine kazıyan en önemli yapım ise hiç şüphesiz 1988'de başlayıp 21 yıl boyunca ekrana gelen "Olacak O Kadar" dizisi oldu. Dizideki "Küçük Hüsamettin, Cevat Kelle, Bestami" gibi tiplemeler yıllarca akıllardan silinmedi aynı zamanda dizi, birçok genç yeteneği tiyatroya kazandırdı. 2002 yılının sonunda ise "Levent Kırca Tv" adlı bir kanal kurdu ancak bu kanal 3 ay sonra yayından kaldırıldı. Birkaç gün boyunca RTÜK’ü protesto etmek için açlık grevi yapan Kırca için 'iki öğün arasında açlık grevi yapan çadır tiyatrocusu' diyenler de azımsanacak gibi değildi.
Mart 2009 Belediye Seçimleri'nde DSP'den Üsküdar Belediye Başkanlığı için adaylığını koyan Kırca 4'üncü sırada bitirdiği siyaset yarışında mağlubiyeti de tattı.
Levent Kırca, 1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Devlet Sanatçısı ünvanı Nisan 2015 ayında geri alındı. Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi'nde heykeli olan nadir Türk sanatçılardan olan Kırca 1 Mart 2011 tarihinden itibaren yayın hayatına günlük gazete olarak devam eden Aydınlık Gazetesi'nde yazarlık yaptı. Aynı zamanda Vatan Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu üyeliği görevini de icra etti.
"Şan, şöhret ve para benim de başımı döndürdü. Kendime LK (Levent Kırca) plakalı cipler aldım. Üç kere bindim, sattım. Şımarıklık yaptım. Her şeyi alabiliyordum, bu güç beni yanılttı ve yozlaşma getirdi. Özür dilerim."
Az önce yukarıda okuduğunuz itiraf niteliğindeki sözler Kırca'dan başkasına ait değil. Öyle ki Kırca 2010 yılında katıldığı Hülya Avşar Show programında da bi anısını şöyle dile getirmişti:
"Bir skecimin konusu şöyleydi: Ortada bir Atatürk resmi geziyor. Kimse resmi alıp duvara asmaya cesaret edemiyor. Elden ele geziyor resim. En sonunda sıradan bir vatandaşın eline geçiyor, vatandaş da diyor ki, "Hanım al resmi de bizim evin salonunda duvara asarız. O her zaman bizim başımızın tacıdır." Böyle bir skeç yaptım diye "Aman ne cesur adam." deniyorsa benim için, "Yahu bu memleket nereye gidiyor?" diye düşünmek lazım..."
75 yılında TRT'de yönetmenlik ve yazarlık yapan Nur Diner ile dünya evine giren ve bu birlikteliği on yıl sürdürebilen Levent Kırca'nın bu evlilikten Oğulcan ve Özdeş adında iki oğlu oldu.
Haziran 85'te ise Oya Başar ile ikinci evliliğine imza atan Kırca 2000 yılında boşandığı Başar ile 2001'de yeniden evlense de 2005 yılında tekrar boşandılar. Çiftin bu evliliklerden Umut ve Ayşe adında iki çocuğu bulunuyor.
2015 yılında yakalandığı karaciğer kanseri nedeniyle kemoterapi tedavisi görmekte olduğu Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 12 Ekim 2015 gecesi saat 02.40'ta yaşamını yitiren Levent Kırca'nın cenazesi 13 Ekim 2015 Salı günü Levent Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Tiyatroya kazandırdığı onlarca genç yetmezmiş gibi yıllar boyu yüzümüzdeki gülümsemenin sebebi olan Kırca'nın "Olacak O Kadar" dizisindeki jenerik müziğini tek kişilik gösterimin kapanışında kullanmış olmanın haklı gururunu yaşıyorum.
Ve Levent Kırca'nın ölümünden iki gün önce, kendisine Yaşam Boyu Onur Ödülü verilen Bodrum Türk Filmleri Haftası'na gönderdiği mektubun son satırlarını paylaşarak veda ediyorum.
"Dik durun. Adil olun. Sabırlı olun. Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle. Atatürk’le kalın, Cumhuriyetle kalın, hoşçakalın!"
*Çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.
Mustafa Bakır
Yorumlar
Yorum Gönder