Liberalizm - Kavram Karmaşası 3

Selamlar. Yalnızlıktan korkan biri herkesle iyi geçinir. Hal böyleyken ruhani ve fiziksel bir seyahat zihnime ve bedenime vasıl oldu. Evim sırtımda onca mekan dolaştım. İzmit, Kocaeli, Gebze, Bursa, Orhangazi, Yalova, Bilecik, Gemlik, Söğüt, Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar, Isparta, Barla, Aksu. İyiydi, güzeldi. Biriktirilen onca anı ve tanışılan onca güzel insanla döndüm bu cehenneme. Ve öğrendim ki her kaçış tahmin edilemez varışlara gebedir.  Hoşgeldiniz ve hoşbuldum.

İcad ettiğimden bu yana bana hep boyumdan büyük işlere kalkışıyormuşum hissi yaşatan formatım Kavram Karmaşası'nın üçüncü bölümünden saygılar ve sevgiler. Bugünün konusu Liberalizm.


Batı siyasi felsefesinin başlıca öğretilerinden biri olan Liberalizm'in temel değerleri genellikle bireysel özgürlük ve eşitliktir. Ancak bu iki temel kavramın liberalizmde nasıl anlam bulduğu konusunda derin bir tartışma vardır. Öyle ki farklı gruplar ve coğrafyalar işin içine girdiğinde liberalizmin birbirinden değişik yorumlarına rastlamak mümkündür. Bu farklılıklara rağmen liberalizmin genelde demokrasi, kapitalizm, din özgürlüğü ve insan hakları ile ilişkilendirildiğini söyleyebiliriz.

Bir siyasi ideoloji olan liberalizmin gelişmesinde en büyük pay sahibi olan düşünürler John Locke ve John Stuart Mill olmuştur. Ayrıca bu düşünce akımı en çok ABD ve İngiltere’de taraftar bulmuştur.

Liberal olarak tarif edilen siyasal ve sivil hareketin, insanlık tarihinin başından beri var olduğunu söylemek mümkün ancak liberalizm tam teşekküllü bir doktrin olarak yaklaşık üç yüz elli yıl önce, Kuzey Avrupa’da (İngiltere ve özellikle Hollanda) ortaya çıkmıştır. Liberalizm Orta Avrupa’da, özellikle Floransa’da, 1300 -1400’lü yıllar arasında ortaya çıkmış olan ve Rönesans’ta zirveye ulaşan hümanizmden etkilenmiştir. Aslında bu ülkelerin yoğun ticaret faaliyetleri fikir alışverişine yol açmış, bu da liberalizm fikrinin yaygınlaşmasına sebebiyet vermiştir.

Latince özgür anlamına gelen liber'den türeyen liberal kelimesi bir dünya görüşü olan liberalizmin ışığında bireycilik, özgürlük, tarafsızlık ve özerklik kavramlarını savunmaktadır. Bir entelektüel ve siyasi gelenek olarak liberalizm başlıca üç kaynaktan etkilenmiştir: John Locke, İskoç Aydınlanması ve İmmanuel Kant.

Liberalizm esas itibariyle bir Anglo-Amerikan düşünce geleneğidir. Liberalizmin kurucusu ve babası olarak tanımlanan John Locke’un düşüncesinde ise doğal haklar öylesine temel ve vazgeçilmez değerlerdir ki, sözleşmeyle kurulan siyasi yönetimin bunları sistematik olarak ihlal etmesi bireylere o yönetime direnme hakkı verir.

“İskoç Aydınlanması” olarak bilinen düşünce akımı, 18. yüzyılda esas olarak David Hume, Adam Smith ve Adam Ferguson’ın görüşleri etrafında şekillenmiştir. Bu geleneğin temel kabulleri 'kendiliğinden düzen' ve 'doğal özgürlük sistemi' kavramlarında ifadesini bulmaktadır. İskoç Aydınlanması geleneğinin en son büyük temsilcisi F. A. Hayek’tir

Faydacılığın etkisi altında olanları dışında, liberaller genellikle Immanuel Kant’tan az veya çok etkilenmişlerdir. Bu etki Kant’ın özellikle kişisel özerklik  kavramı ve evrenselci adalet anlayışı çerçevesinde kendini göstermektedir. Kant aynı zamanda liberalizmin akılcı temellerinin de kaynağıdır. Günümüzde Kantçı liberalizm başlıca Amerikalı siyaset felsefecileri John Rawls ve Ronald Dworkin tarafından temsil edilmektedir.

Siyasi bir doktrin olarak liberalizmin başlıca temelleri ise 'Bireysel Özgürlük ve İnsan Hakları, Anayasacılık ve Hukukun Üstünlüğü, Sınırlı Devlet, Piyasa Ekonomisi' olarak özetlenebilir.

19. yüzyıla gelindiğinde sanayi devriminin yarattığı yeni ekonomik ve sosyal koşullarla yüzleşmek zorunda kalan liberalizm 20. yüzyılda değişen ekonomik şartlara uyum sağlayabilmek için yeniden düzenlenmiştir. Son yıllarda ise liberalizm, kapitalizm krizine ve küreselleşmenin sorunlarına çare aramakta kullanılmaktadır.


Bireyler kendi işlerini ve kendi çıkarlarını devletten daha iyi anlar ve korurlar. John Stuart Mill

Eminim meraklısı bol (!) bir konudur. Kaldı ki henüz değinmediğim Türkiye'de liberalizm ve Türkiye'de liberal olmak konuları varken herkesten özür diliyorum. Benden bu kadar. İlk kez yayın fikstürümde barındırdığım bir yazı planından pişmanlık duyuyorum. İnanılmaz boğucu bir konu oldu bana aniden. Belki yıllar geçer ve görüşüm değişir de bu sefer uzunca konuşurum. Besim Tibuk imzalı Liberal Demokrat Parti'yi de unutmuş değilim ama dediğim gibi konu sarmadı babacım. Böyle de kafasına buyruk bir adamım işte. Hem halimiz itten beter keyfimiz paşada yok diye boşuna dememişler. Yerinizde olsam buraya kadar okumazdım. Vaktinizi çaldıysam pek pardon. Haftaya Pazar görüşmek üzere.

Yorumlar