Meryabazar. An itibariyle stok yazı dönemi başlamıştır. Gaye ise geleceğe dönük yayınlanması planlanan hikayeme daha çok vakit ayırabilmek istememdir. Böyle dürüst yazar da zor bulursun he aslan parçası demedi deme bak. E o halde buyurun dostlar...
Tanıman Lazım'ın sekizinci bölümünde konuğum anadolu rock, psychedelic rock ve hard rock türünde verdiği özgün eserlerle tanınan 78 yıllık bir efsane. It means Erkin Koray.
24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul'da doğan Erkin'in annesi piyano öğretmeni Vecihe Koray idi. Dolayısıyla ufak yaşlarda piyano öğrenen Erkin ardından gitar çalmaya başladı. Alman Lisesi'nde eğitim gördüğü sırada kurduğu 'Erkin Koray ve Ritimcileri' topluluğuyla dönemin güncel parçalarına el attı. Lise bittiğinde ise 60'lı yılların başına kadar çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdüren bir imaj çizdi.
1959 yılında ilk grubu Erkin Koray Ve Ritimcileri'ni kuran Koray 62 yılında çeşitli müzikli mekânlarda programlar yaptığı sıralarda aldığı bir teklif ile bir yüzünde "Bir Eylül Akşamı", diğer yüzünde ise "It's So Long" adlı İngilizce parça bulunan ilk 45'liğini kaydetti. Ancak bu plak 1966 yılında piyasaya çıkabildi. Askerliğini 63-65 döneminde Ankara'da Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası'nda Solist ve Gitarist olarak yapan Koray'ın terhisi sonrasında Hamburg'a gitmesi 66'da Türkiye'ye dönüşüyle kurduğu 'Erkin Koray Dörtlüsü' adlı gruba önayak oldu. 1967 yılında "Kızları da Alın Askere" ve "Aşk Oyunu" parçalarının barındığı 45'lik ile geniş kitlelerce tanınan Erkin Koray takvimler 68 yılını gösterirken Hürriyet Gazetesi tarafından yapılan "Altın Mikrofon" yarışmasında 4. olup 'Meçhul ve Çiçek Dağı' şarkılarını piyasaya süren şirkette 800 bin satışla unutulması mümkün olmayan bir tiraja imza attı. Grubuyla verdiği konserlerin yanı sıra bar ve kulüp tarzı mekanlarda da çıkan Koray'ın başarısını 60'lı yılların sonuna kadar sıra sıra yayınlanan "Anma Arkadaş, Hop Hop Gelsin, Sana Bir Şeyler Olmuş, Seni Her Gördüğümde" şarkıları takip etti.
1969 yılında kurduğu Yeraltı Dörtlüsü ile Türkiye'de ilk "Underground" müzik akımının öncüsü oldu Erkin. 70'li yılların başlarına gelindiğinde ise Koray Türkiye'de oldukça geniş bir dinleyici kitlesine sahip olan ve kendine özgü müzik çizgisi belirginleşmiş bir sanatçı konumundaydı. 71'de Erkin Koray Süper Grup, 72'de ise 'Ter' gruplarını kuran Erkin , 70-74 yılları arasında Türkiye müzik listelerinde üst sıralarda yer alan klasikleşmiş birçok esere imza attı. "İlahi Morluk, Aşka İnanmıyorum, Mesafeler, Züleyha, Silinmeyen Hatıralar, Şaşkın, Fesuphanallah" bu dönemin mühim eserlerindendir.
1974-1984 yılları arasında kısa sürelerle Türkiye'ye gelişleri dışında Hollanda, Almanya ve Kanada'da yaşayan Koray'ın hakkında pek fazla bilgi olmayan bu dönemde, "Estarabim, Arap Saçı" gibi çok bilinen eserleri yayımlandı. Koray 77 yılında kurduğu Erkin Koray Tutkusu adlı LP ve aynı adlı gruptan sonra, kısa süreli beraberlikler dışında başka grup kurmadı.
Erkin Koray, 1982'de "Benden Sana" albümünü yayınladı. Albümün bir kısmını Almanya'da Köln ve Hamburg'da kaydederken bir kısmını da İstanbul'da kaydetti. Albümde Koray'a, Haluk Taşoğlu ve Sedat Avcı'nın yanı sıra Hint müzisyen Harpal Singh de destek verdi. Albümdeki şarkıların bir kısmı (Meyhanede, Öyle Bir Geçer, Sayın Arkadaşım Osman) Hint müzisyenlerin bestelerine Erkin Koray'ın Türkçe yazdığı sözlerden oluşmaktadır.
Bir sene sonra "İlla Ki" albümünü yayınlayan Erkin albüm içindeki şarkılar kadar, Nuri Kurtcebe'nin çizdiği albüm kapağı ve plak versiyonunun şeffaf olmasına da dikkat çekiyordu. Miksajı Köln'de yapılan albümde "İlla Ki, Deli Kadın, Tek Başına" gibi hit şarkıların yanında "Kızları da Alın Askere ve Hop Hop Gelsin" gibi eski şarkıların yeni yorumları da yer alıyordu.
Türkiye'ye kesin dönüşünün ardından, ailevi sorunlarından dolayı kendisi için pek verimli geçmeyen 85-90 yılları arasında belki en çok bilinen çalışması olan Çöpçüler ile büyük bir çıkış yaptı. Çöpçüler parçasının da yer aldığı "Ceylan" albümünü 1985'te yayınlayan Erkin Koray, çoğu enstrümanı kendi çalmıştı. Aynı dönemde, devrin modasına uyarak piyanist-şarkıcı olarak bir restoranda müzik yapmaya başlayan Koray neden olarak da para sıkıntısını öne sürdü.
Bu dönemin diğer bir önemli ve özgün eserlerinden biri de 1986'da yayınlanan "Gaddar" albümü oldu. Anılan maddi sıkıntılar, sanatçıyı tek bir sentezleyici eşliğinde kaydedilen Çukulatam Benim (1987) gibi düşük bütçeli yapımlara zorlamışken bu albümde de "Şaşkın ve Sana Bir Şeyler Olmuş" şarkılarının taverna müziği tadındaki yorumları bulunmaktaydı. 89'da "Hay Yam Yam", 90 yılında ise "Tamam Artık" albümü çıktı. Hayatı genellikle ekonomik sıkıntılarla geçen Koray'ın bu albümleri de önceki albümlerinden farklı olmayan bir şekilde eski ve yeni şarkıların karışık bulunduğu bir albüm olmuştu.
Bir sanatçı düşünün ki her ne kadar çıkış yapsa dahi son derece popüler olan ve dillere pelesenk edilen çalışmaları onu maddi açıdan rahatlatamamış. Yalnızca müziği kendine yaşam biçimi olarak seçmiş olan Koray değil dönemdaşı birçok özgün sanatçı da o dönemlerde belirsiz olan telif hakları, sınırlı çalışma olanakları, sağlıksız bir yapıya sahip olan müzik piyasası ve müzik dinleyicisinin düşük alım gücü gibi nedenlerle bu sıkıntılardan kurtulamamışlardır. Bunlardan bazıları küserek müziği bırakmışlar ve daha iyi maddi koşullar elde edebilecekleri işler ile uğraşmışlardır. Bazıları ise telif hakları en çok ihlal edilen sanatçı olmasına rağmen yenilikçi, sentezci ve deneyci müzik çizgisini bozmadan tarihe geçmişlerdir. Bakınız Erkin Koray. Bu sıkıntılar yüzünden neredeyse hiçbir zaman arzu ettiği yapımları gerçekleştirecek parasal kaynak bulamayan Erkin'in kendine özgü vokal biçemleri, uzun saçları, sıra dışı kıyafetleri ve garip şarkı sözleri TRT tarafından dışlanmasına sebep olmuştur. Yakın zamana dek Koray'ın tüm parçaları TRT tarafınca yayınlanmaya münasip bulunmamıştır. Ahahahhahas. Erkin Koray'ın dinleyici kitlesinin sınırlı kalmasına yol açan bu ahval Türkiye'de özel yayın kuruluşlarının ortaya çıkışıyla son bulmuştur.
1990 - 1993 yıllarında, "Öyle Bir Geçer, Arapsaçı, Fesupanallah, Şaşkın, Sevince ve Yalnızlar Rıhtımı vb." hitleri içeren bir toplama albüm serisi ve bir de "Best Of" piyasaya süren Koray 90'da yayınladığı Tamam Artık albümünden sonra bir sessizlik ve plak şirketlerine küskünlük dönemine girdi. 91'de "Tek Başına Konser" adlı konser kayıtlarından oluşan albüm dışında tüm çalışmalarına ara verdi.
1996 yılına kadar süren bu sessizlik, iddialı ve yüksek bütçeli sayılabilecek "Gün Ola Harman Ola" albümü ile bozulmuştur. Büyük satış başarısı göstermeyen ancak eleştirmenlerce olumlu eleştiriler alan bu çalışmayı 1999 yılında yayımlanan "Devlerin Nefesi" adlı son albümü takip etmiştir.
Kızı Damla Koray'ı açıklamadığı nedenlerle okuldan alıp eğitimini evde kendi olanakları ile veren Koray'ın 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri'nde oyunu MHP'ye vereceğini açıklaması özellikle sol kesimden dinleyicileri arasında büyük şaşkınlık yaratmış Koray ise 30 Temmuz 2007'de, 50. sanat yılını kutladığı Harbiye'deki konserine başlarken bu duruma açıklık getirmeye çalışmıştır.
60'ların sonuna doğru, bağlamanın sesini müzik yapılan mekanlarda daha çok duyurmak ve rock müziğinde de kullanabilmek için elektro bağlamayı icat ettiği söylenen bu enfes adam Türk Rock Müziği’nin en büyük isimlerinden olarak yaşantısına devam etmektedir.
Söylentilere göre parasız kaldığında elindeki gitarları açık arttırmaya koyan, yıllarca Mecidiyeköy'de yaşayan ve uzun saçlı olduğu için dayak yiyen biriymiş Koray. Fakat hem izah hem iddia etmekteyim ki hayli kalender bir adamdan bahsettim bugün.
Sevince tüm insanlar bir başka..
Durma dostum, sen de yer ver aşka..
Sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan..
Aşık oldum galiba yavaştan..
Tanıman Lazım'ın sekizinci bölümünde konuğum anadolu rock, psychedelic rock ve hard rock türünde verdiği özgün eserlerle tanınan 78 yıllık bir efsane. It means Erkin Koray.
24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul'da doğan Erkin'in annesi piyano öğretmeni Vecihe Koray idi. Dolayısıyla ufak yaşlarda piyano öğrenen Erkin ardından gitar çalmaya başladı. Alman Lisesi'nde eğitim gördüğü sırada kurduğu 'Erkin Koray ve Ritimcileri' topluluğuyla dönemin güncel parçalarına el attı. Lise bittiğinde ise 60'lı yılların başına kadar çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdüren bir imaj çizdi.
1959 yılında ilk grubu Erkin Koray Ve Ritimcileri'ni kuran Koray 62 yılında çeşitli müzikli mekânlarda programlar yaptığı sıralarda aldığı bir teklif ile bir yüzünde "Bir Eylül Akşamı", diğer yüzünde ise "It's So Long" adlı İngilizce parça bulunan ilk 45'liğini kaydetti. Ancak bu plak 1966 yılında piyasaya çıkabildi. Askerliğini 63-65 döneminde Ankara'da Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası'nda Solist ve Gitarist olarak yapan Koray'ın terhisi sonrasında Hamburg'a gitmesi 66'da Türkiye'ye dönüşüyle kurduğu 'Erkin Koray Dörtlüsü' adlı gruba önayak oldu. 1967 yılında "Kızları da Alın Askere" ve "Aşk Oyunu" parçalarının barındığı 45'lik ile geniş kitlelerce tanınan Erkin Koray takvimler 68 yılını gösterirken Hürriyet Gazetesi tarafından yapılan "Altın Mikrofon" yarışmasında 4. olup 'Meçhul ve Çiçek Dağı' şarkılarını piyasaya süren şirkette 800 bin satışla unutulması mümkün olmayan bir tiraja imza attı. Grubuyla verdiği konserlerin yanı sıra bar ve kulüp tarzı mekanlarda da çıkan Koray'ın başarısını 60'lı yılların sonuna kadar sıra sıra yayınlanan "Anma Arkadaş, Hop Hop Gelsin, Sana Bir Şeyler Olmuş, Seni Her Gördüğümde" şarkıları takip etti.
1969 yılında kurduğu Yeraltı Dörtlüsü ile Türkiye'de ilk "Underground" müzik akımının öncüsü oldu Erkin. 70'li yılların başlarına gelindiğinde ise Koray Türkiye'de oldukça geniş bir dinleyici kitlesine sahip olan ve kendine özgü müzik çizgisi belirginleşmiş bir sanatçı konumundaydı. 71'de Erkin Koray Süper Grup, 72'de ise 'Ter' gruplarını kuran Erkin , 70-74 yılları arasında Türkiye müzik listelerinde üst sıralarda yer alan klasikleşmiş birçok esere imza attı. "İlahi Morluk, Aşka İnanmıyorum, Mesafeler, Züleyha, Silinmeyen Hatıralar, Şaşkın, Fesuphanallah" bu dönemin mühim eserlerindendir.
1974-1984 yılları arasında kısa sürelerle Türkiye'ye gelişleri dışında Hollanda, Almanya ve Kanada'da yaşayan Koray'ın hakkında pek fazla bilgi olmayan bu dönemde, "Estarabim, Arap Saçı" gibi çok bilinen eserleri yayımlandı. Koray 77 yılında kurduğu Erkin Koray Tutkusu adlı LP ve aynı adlı gruptan sonra, kısa süreli beraberlikler dışında başka grup kurmadı.
Erkin Koray, 1982'de "Benden Sana" albümünü yayınladı. Albümün bir kısmını Almanya'da Köln ve Hamburg'da kaydederken bir kısmını da İstanbul'da kaydetti. Albümde Koray'a, Haluk Taşoğlu ve Sedat Avcı'nın yanı sıra Hint müzisyen Harpal Singh de destek verdi. Albümdeki şarkıların bir kısmı (Meyhanede, Öyle Bir Geçer, Sayın Arkadaşım Osman) Hint müzisyenlerin bestelerine Erkin Koray'ın Türkçe yazdığı sözlerden oluşmaktadır.
Bir sene sonra "İlla Ki" albümünü yayınlayan Erkin albüm içindeki şarkılar kadar, Nuri Kurtcebe'nin çizdiği albüm kapağı ve plak versiyonunun şeffaf olmasına da dikkat çekiyordu. Miksajı Köln'de yapılan albümde "İlla Ki, Deli Kadın, Tek Başına" gibi hit şarkıların yanında "Kızları da Alın Askere ve Hop Hop Gelsin" gibi eski şarkıların yeni yorumları da yer alıyordu.
Türkiye'ye kesin dönüşünün ardından, ailevi sorunlarından dolayı kendisi için pek verimli geçmeyen 85-90 yılları arasında belki en çok bilinen çalışması olan Çöpçüler ile büyük bir çıkış yaptı. Çöpçüler parçasının da yer aldığı "Ceylan" albümünü 1985'te yayınlayan Erkin Koray, çoğu enstrümanı kendi çalmıştı. Aynı dönemde, devrin modasına uyarak piyanist-şarkıcı olarak bir restoranda müzik yapmaya başlayan Koray neden olarak da para sıkıntısını öne sürdü.
Bu dönemin diğer bir önemli ve özgün eserlerinden biri de 1986'da yayınlanan "Gaddar" albümü oldu. Anılan maddi sıkıntılar, sanatçıyı tek bir sentezleyici eşliğinde kaydedilen Çukulatam Benim (1987) gibi düşük bütçeli yapımlara zorlamışken bu albümde de "Şaşkın ve Sana Bir Şeyler Olmuş" şarkılarının taverna müziği tadındaki yorumları bulunmaktaydı. 89'da "Hay Yam Yam", 90 yılında ise "Tamam Artık" albümü çıktı. Hayatı genellikle ekonomik sıkıntılarla geçen Koray'ın bu albümleri de önceki albümlerinden farklı olmayan bir şekilde eski ve yeni şarkıların karışık bulunduğu bir albüm olmuştu.
Bir sanatçı düşünün ki her ne kadar çıkış yapsa dahi son derece popüler olan ve dillere pelesenk edilen çalışmaları onu maddi açıdan rahatlatamamış. Yalnızca müziği kendine yaşam biçimi olarak seçmiş olan Koray değil dönemdaşı birçok özgün sanatçı da o dönemlerde belirsiz olan telif hakları, sınırlı çalışma olanakları, sağlıksız bir yapıya sahip olan müzik piyasası ve müzik dinleyicisinin düşük alım gücü gibi nedenlerle bu sıkıntılardan kurtulamamışlardır. Bunlardan bazıları küserek müziği bırakmışlar ve daha iyi maddi koşullar elde edebilecekleri işler ile uğraşmışlardır. Bazıları ise telif hakları en çok ihlal edilen sanatçı olmasına rağmen yenilikçi, sentezci ve deneyci müzik çizgisini bozmadan tarihe geçmişlerdir. Bakınız Erkin Koray. Bu sıkıntılar yüzünden neredeyse hiçbir zaman arzu ettiği yapımları gerçekleştirecek parasal kaynak bulamayan Erkin'in kendine özgü vokal biçemleri, uzun saçları, sıra dışı kıyafetleri ve garip şarkı sözleri TRT tarafından dışlanmasına sebep olmuştur. Yakın zamana dek Koray'ın tüm parçaları TRT tarafınca yayınlanmaya münasip bulunmamıştır. Ahahahhahas. Erkin Koray'ın dinleyici kitlesinin sınırlı kalmasına yol açan bu ahval Türkiye'de özel yayın kuruluşlarının ortaya çıkışıyla son bulmuştur.
1990 - 1993 yıllarında, "Öyle Bir Geçer, Arapsaçı, Fesupanallah, Şaşkın, Sevince ve Yalnızlar Rıhtımı vb." hitleri içeren bir toplama albüm serisi ve bir de "Best Of" piyasaya süren Koray 90'da yayınladığı Tamam Artık albümünden sonra bir sessizlik ve plak şirketlerine küskünlük dönemine girdi. 91'de "Tek Başına Konser" adlı konser kayıtlarından oluşan albüm dışında tüm çalışmalarına ara verdi.
1996 yılına kadar süren bu sessizlik, iddialı ve yüksek bütçeli sayılabilecek "Gün Ola Harman Ola" albümü ile bozulmuştur. Büyük satış başarısı göstermeyen ancak eleştirmenlerce olumlu eleştiriler alan bu çalışmayı 1999 yılında yayımlanan "Devlerin Nefesi" adlı son albümü takip etmiştir.
Kızı Damla Koray'ı açıklamadığı nedenlerle okuldan alıp eğitimini evde kendi olanakları ile veren Koray'ın 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri'nde oyunu MHP'ye vereceğini açıklaması özellikle sol kesimden dinleyicileri arasında büyük şaşkınlık yaratmış Koray ise 30 Temmuz 2007'de, 50. sanat yılını kutladığı Harbiye'deki konserine başlarken bu duruma açıklık getirmeye çalışmıştır.
60'ların sonuna doğru, bağlamanın sesini müzik yapılan mekanlarda daha çok duyurmak ve rock müziğinde de kullanabilmek için elektro bağlamayı icat ettiği söylenen bu enfes adam Türk Rock Müziği’nin en büyük isimlerinden olarak yaşantısına devam etmektedir.
Söylentilere göre parasız kaldığında elindeki gitarları açık arttırmaya koyan, yıllarca Mecidiyeköy'de yaşayan ve uzun saçlı olduğu için dayak yiyen biriymiş Koray. Fakat hem izah hem iddia etmekteyim ki hayli kalender bir adamdan bahsettim bugün.
Sevince tüm insanlar bir başka..
Durma dostum, sen de yer ver aşka..
Sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan..
Aşık oldum galiba yavaştan..
Yorumlar
Yorum Gönder