*Düzenleme
Anlamlandıramadığım bir problemden kaynaklı yayına koymuş olmama rağmen yazı gözükmüyormuş. Dilerim yaptığım güncellemeler bir işe yarar.
Meryabazar. Her hafta yaptığım girizgahı bu sefer Şanışer'e bırakıyorum. Zira onlar bu kez benden daha çok konuşmuş ve iyi ki de susmamışlar. Evet, protestliğiyle tanınan rapçilerin yazdığı o tarihi parçadan bahsediyorum. Susamam. Lütfen henüz dinlemediyseniz dinleyiniz.
Bugünün konusu ise uçakta geçirdiği kalp krizi sebebiyle dünyamızdan ayrılan Kemal Sunal. Doğrusu Ali Kemal Sunal. Hem en nihayetinde tanıman lazım öyle değil mi? Hadi başlayalım :)
Takvimler 1944 yılını gösterdiğinde Atatürk'ün vefatından tam 6 yıl sonra aynı gün Malatya'da dünyaya geldi Kemal. Ata'mın vefat ettiği günde doğum günümü kutlayamam, sevinemem, gülemem gerekçesiyle doğum gününü 11 Kasım olarak ilan eden Sunal yaşamı boyunca 82 filmde rol aldı.
Ailenin üç çocuğunun en büyüğü olan Ali'nin annesi ev hanımı, babası Mustafa Sunal ise Migros'ta işçiydi. Fizik olarak babasına çok benzeyen Sunal, çocukluk yıllarını Küçükpazar'da geçirdi. Çekingen biri olan Sunal, bazen dış dünya ile irtibatını kesiyordu.
Mimar Sinan'da ilkokula başladığı gün, okula annesi ile beraber gitti. Annesi o gün sınıftaki bütün çocukların ağladığını ancak Kemal'in hiçbir şey söylemeden yanında durduğunu söylemiş. Ortaokul yıllarında efendi ve utangaç bir insan olarak tanınan Sunal Vefa Lisesi'nde bu büyüyü bozup çekingenliğinden kurtuldu.
Lisede, ortaokul yıllarının aksine neşeli biri olarak tanındı ve arkadaşları ile birlikte haylazlık yapmaktan hiç çekinmedi. Yine de sınıf başkanı olduğu için sorumluluk alan Ali Kemal, bu sayede arkadaşları gibi zıvanadan çıkmadı. Öğretmenlerine karşı daha saygılı ve mesafeliydi. Ama muzipliğe karşı olmadı. Tiyatrocu olmak istediği için okulda müsamereler düzenledi.
Tiyatroya olan ilgisi Felsefe öğretmeni Belkıs Bakır'ın dikkatini çekti. Bakır, Kemal Sunal'a onu profesyonel oyunculuğa başlamasını sağlayacak kişiler ile tanıştırabileceğini söyledi. Ve belki de çorabın ilk söküğü orada gözüktü. Ancak babası Mustafa Sunal, oğlunun tiyatrocu olma isteğine başlangıçta karşı çıktı. Belkis Bakır bir süre sonra Mustafa Sunal'ı ikna etti.
Neticede babası, Kemal Sunal'a tiyatrocu olması için izin verince, Belkıs Bakır onu Kenter Tiyatrosu'na götürdü ve Müşfik Kenter ile tanıştırıp anlaştı. Sunal'ın yer aldığı ilk tiyatro oyunu Deli İbrahim'di. Bu oyunda cellatın yardımcısını oynayan Kemal'in hiçbir diyaloğu olmamasına rağmen seyirci ona yine de gülüyordu. En başta Kemal Sunal ve Müşfik Kenter bu duruma pek anlam veremedi. Kenter Tiyatrosu'nda fazla kalmayan Sunal Pendik Tiyatrosu'nun kurulacağını haber alınca oraya gitti. Uzun yıllar arkadaşlık yapacağı Bülent Kayabaş ile burada tanıştı. İkisi de oldukça fakirdi. Bazen pazardan domates çalmak zorunda kalıyorlardı. Pendik Tiyatrosu'ndaki gösteriye de fazla ilgi gösterilmeyince tiyatro kapatıldı.
Ardından Kemal Sunal, Ayfer Feray ve Ulvi Uraz, Devekuşu Kabare Tiyaroları'nda yer almaya başladı. 'Devekuşu Kabare' tarafından sahnelenen "Dün Bugün" adlı oyunu izleyen Münir Özkul, Kemal Sunal'ın oyunundan etkilenip yanında Ertem Eğilmez'e "Bak Ertem, dikkat bu çocuğa, iş var bunda" dedi.
73'te Eğilmez, Özkul'un tavsiyesini dikkate alıp kendi yöneteceği "Tatlı Dillim" adlı sinema filminin oyuncu kadrosuna aldı Sunal'ı. Acemi birliğini Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu`nda, asıl vazifesini ise 1981 yılında Ankara'da KKK Armoni mızıkasında yaptı. Sanat hayatı, "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı.
Tatlı Dillim filmiyle sinemaya adımını atan ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başlayan Sunal, İnek Şaban, Süt Kardeşler, Çöpçüler Kralı, Davaro ve Sakar Şakir filmlerinde canlandırdığı karakterler sayesinde 7'den 70'e herkesin sevgisini kazanarak unutulmaz bir sanatçı oldu. Kemal Sunal, ardı ardına çevirdiği filmlerle de köşeyi döndü tabirine bürünmüştür.
Filmlerde çoğu zaman saf, şanslı ama iyi yürekli karakterlerin rollerine giren Sunal, Gül'e vurulup 1974 yılında bir evlilik yaptı. Bu evlilikten Ali Sunal ve Ezo Sunal adlarında, biri erkek diğeri kız iki çocuğu oldu.
1977'de Antalya Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü aldı. 12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve yüksek lisans yapmaya başladı.
Yüksek Lisans tezi komedyen kimliği ile Kemal Sunal'ın ve filmlerinin incelenmesiydi. Yüksek lisans tezi 2005 yılında ailesi tarafından "TV ve Sinema'da Kemal Sunal Güldürüsü" ismi ile kitap haline getirilip yayınlanmıştır.
Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol alan Sunal 56 yaşında takvimler 3 Temmuz 2000 tarihini gösterdiğinde 83. filmi olması planlanan "Balalayka" adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi nedeni ile hayatını kaybetti.
Öyle ki Balalayka'da Kemal Sunal'ın yerine geçip zor da olsa işin altından alın teriyle çıkan Uğur Yücel'i görmek mümkün.
Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin haberlerine göre, uçakta bulunan personel ilk yardım konusunda bilgisizdi ve gelen ambulansta doktor yoktu. International Hospital hastanesine kaldırılan ustanın doktoru, Sunal'ın zaten kalp rahatsızlığının olduğunu ve kalp ilaçları kullandığını dile getirmişti.
Kendisine hiç gülmeyen bu adama mahallede 'Koçero' derlermiş. Vaktince elektrik ustasına çıraklık da yapmış ilk filminde hiç konuşmadan ünlü de olmuş. Üniversiteyi 51 yaşında bitirecek kadar okumaya ve öğrenmeye meraklı olan bu adam ülkenin su götürmez değerlerinden biridir. Bunu en kötü ihtimalle kanal zaplarken filmine denk gelince durup kahkahalar atarak izlemenizle kanıtlayabilirim.
98'de 35. Antalya Film Festivali'nde 'Kapıcılar Kralı' ile Yaşam Boyu Onur Ödülü alan Kemal Sunal'ı yaşam boyu hatırlamamız ve anmamız temennisiyle...
Kalın sağlıcakla.
Anlamlandıramadığım bir problemden kaynaklı yayına koymuş olmama rağmen yazı gözükmüyormuş. Dilerim yaptığım güncellemeler bir işe yarar.
Meryabazar. Her hafta yaptığım girizgahı bu sefer Şanışer'e bırakıyorum. Zira onlar bu kez benden daha çok konuşmuş ve iyi ki de susmamışlar. Evet, protestliğiyle tanınan rapçilerin yazdığı o tarihi parçadan bahsediyorum. Susamam. Lütfen henüz dinlemediyseniz dinleyiniz.
Bugünün konusu ise uçakta geçirdiği kalp krizi sebebiyle dünyamızdan ayrılan Kemal Sunal. Doğrusu Ali Kemal Sunal. Hem en nihayetinde tanıman lazım öyle değil mi? Hadi başlayalım :)
Takvimler 1944 yılını gösterdiğinde Atatürk'ün vefatından tam 6 yıl sonra aynı gün Malatya'da dünyaya geldi Kemal. Ata'mın vefat ettiği günde doğum günümü kutlayamam, sevinemem, gülemem gerekçesiyle doğum gününü 11 Kasım olarak ilan eden Sunal yaşamı boyunca 82 filmde rol aldı.
Ailenin üç çocuğunun en büyüğü olan Ali'nin annesi ev hanımı, babası Mustafa Sunal ise Migros'ta işçiydi. Fizik olarak babasına çok benzeyen Sunal, çocukluk yıllarını Küçükpazar'da geçirdi. Çekingen biri olan Sunal, bazen dış dünya ile irtibatını kesiyordu.
Mimar Sinan'da ilkokula başladığı gün, okula annesi ile beraber gitti. Annesi o gün sınıftaki bütün çocukların ağladığını ancak Kemal'in hiçbir şey söylemeden yanında durduğunu söylemiş. Ortaokul yıllarında efendi ve utangaç bir insan olarak tanınan Sunal Vefa Lisesi'nde bu büyüyü bozup çekingenliğinden kurtuldu.
Lisede, ortaokul yıllarının aksine neşeli biri olarak tanındı ve arkadaşları ile birlikte haylazlık yapmaktan hiç çekinmedi. Yine de sınıf başkanı olduğu için sorumluluk alan Ali Kemal, bu sayede arkadaşları gibi zıvanadan çıkmadı. Öğretmenlerine karşı daha saygılı ve mesafeliydi. Ama muzipliğe karşı olmadı. Tiyatrocu olmak istediği için okulda müsamereler düzenledi.
Tiyatroya olan ilgisi Felsefe öğretmeni Belkıs Bakır'ın dikkatini çekti. Bakır, Kemal Sunal'a onu profesyonel oyunculuğa başlamasını sağlayacak kişiler ile tanıştırabileceğini söyledi. Ve belki de çorabın ilk söküğü orada gözüktü. Ancak babası Mustafa Sunal, oğlunun tiyatrocu olma isteğine başlangıçta karşı çıktı. Belkis Bakır bir süre sonra Mustafa Sunal'ı ikna etti.
Neticede babası, Kemal Sunal'a tiyatrocu olması için izin verince, Belkıs Bakır onu Kenter Tiyatrosu'na götürdü ve Müşfik Kenter ile tanıştırıp anlaştı. Sunal'ın yer aldığı ilk tiyatro oyunu Deli İbrahim'di. Bu oyunda cellatın yardımcısını oynayan Kemal'in hiçbir diyaloğu olmamasına rağmen seyirci ona yine de gülüyordu. En başta Kemal Sunal ve Müşfik Kenter bu duruma pek anlam veremedi. Kenter Tiyatrosu'nda fazla kalmayan Sunal Pendik Tiyatrosu'nun kurulacağını haber alınca oraya gitti. Uzun yıllar arkadaşlık yapacağı Bülent Kayabaş ile burada tanıştı. İkisi de oldukça fakirdi. Bazen pazardan domates çalmak zorunda kalıyorlardı. Pendik Tiyatrosu'ndaki gösteriye de fazla ilgi gösterilmeyince tiyatro kapatıldı.
Ardından Kemal Sunal, Ayfer Feray ve Ulvi Uraz, Devekuşu Kabare Tiyaroları'nda yer almaya başladı. 'Devekuşu Kabare' tarafından sahnelenen "Dün Bugün" adlı oyunu izleyen Münir Özkul, Kemal Sunal'ın oyunundan etkilenip yanında Ertem Eğilmez'e "Bak Ertem, dikkat bu çocuğa, iş var bunda" dedi.
73'te Eğilmez, Özkul'un tavsiyesini dikkate alıp kendi yöneteceği "Tatlı Dillim" adlı sinema filminin oyuncu kadrosuna aldı Sunal'ı. Acemi birliğini Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu`nda, asıl vazifesini ise 1981 yılında Ankara'da KKK Armoni mızıkasında yaptı. Sanat hayatı, "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı.
Tatlı Dillim filmiyle sinemaya adımını atan ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başlayan Sunal, İnek Şaban, Süt Kardeşler, Çöpçüler Kralı, Davaro ve Sakar Şakir filmlerinde canlandırdığı karakterler sayesinde 7'den 70'e herkesin sevgisini kazanarak unutulmaz bir sanatçı oldu. Kemal Sunal, ardı ardına çevirdiği filmlerle de köşeyi döndü tabirine bürünmüştür.
Filmlerde çoğu zaman saf, şanslı ama iyi yürekli karakterlerin rollerine giren Sunal, Gül'e vurulup 1974 yılında bir evlilik yaptı. Bu evlilikten Ali Sunal ve Ezo Sunal adlarında, biri erkek diğeri kız iki çocuğu oldu.
1977'de Antalya Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü aldı. 12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve yüksek lisans yapmaya başladı.
Yüksek Lisans tezi komedyen kimliği ile Kemal Sunal'ın ve filmlerinin incelenmesiydi. Yüksek lisans tezi 2005 yılında ailesi tarafından "TV ve Sinema'da Kemal Sunal Güldürüsü" ismi ile kitap haline getirilip yayınlanmıştır.
Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol alan Sunal 56 yaşında takvimler 3 Temmuz 2000 tarihini gösterdiğinde 83. filmi olması planlanan "Balalayka" adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi nedeni ile hayatını kaybetti.
Öyle ki Balalayka'da Kemal Sunal'ın yerine geçip zor da olsa işin altından alın teriyle çıkan Uğur Yücel'i görmek mümkün.
Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin haberlerine göre, uçakta bulunan personel ilk yardım konusunda bilgisizdi ve gelen ambulansta doktor yoktu. International Hospital hastanesine kaldırılan ustanın doktoru, Sunal'ın zaten kalp rahatsızlığının olduğunu ve kalp ilaçları kullandığını dile getirmişti.
Kendisine hiç gülmeyen bu adama mahallede 'Koçero' derlermiş. Vaktince elektrik ustasına çıraklık da yapmış ilk filminde hiç konuşmadan ünlü de olmuş. Üniversiteyi 51 yaşında bitirecek kadar okumaya ve öğrenmeye meraklı olan bu adam ülkenin su götürmez değerlerinden biridir. Bunu en kötü ihtimalle kanal zaplarken filmine denk gelince durup kahkahalar atarak izlemenizle kanıtlayabilirim.
98'de 35. Antalya Film Festivali'nde 'Kapıcılar Kralı' ile Yaşam Boyu Onur Ödülü alan Kemal Sunal'ı yaşam boyu hatırlamamız ve anmamız temennisiyle...
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar
Yorum Gönder