Merkeze heraba. Hoşgeldiniz. Malumdur ki takvimler 10 Kasım'ı göstermekte. Vaziyet böyle olunca fikstürde bir ufak değişikliğe gittim. Kusur etmişsem affola. Gayem Mustafa Kemal Atatürk'ü daha çok anlayabilmek ve daha temiz sevebilmek için hakkında bilinmeyenleri izah etmektir. Dilerseniz başlayalım.
*Çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.
Düzenli ata biner, yüzer ve bilardo oynardı. En sevdiği kitap Reşat Nuri Güntekin'in 'Çalıkuşu' romanıydı. Her zaman yanında taşır vakit olurdu ki aniden bir sayfasını açar ve okurdu. Rakı ve beyaz leblebi çok hoşuna giderdi. Uyku ile arası hiç yoktu.
Sabahları kahvaltıyı pek sevmez uyanır uyanmaz divanın üstünde bağdaş kurup sigara kahve yapardı. Ardından tıraş olur, masaj yaptırırdı. Kahvaltı yapacaksa bir dilim ekmek ve bir kase yoğurt yerdi. Öğlenleri bir bardak ayran içerdi. Akşamları en az on kişilik sofralarda yemek yer, iltifat edeceklerini yanına imtihan edeceklerini karşısına oturturdu. Simetri takıntısı olan Atatürk düzen, tertip ve titizliğiyle de bilinirdi. Eğri olan eşyaları düzeltmeden edemezdi.
Atatürk'ün kavuşamadığı aşkı olarak bilinen, Zübeyde Hanım'ın ikinci eşi Ragıp Bey'in kardeşi Memduh Hayrettin Bey ile Vasfiye Hanım'ın kızı olan Fikriye Hanım'a yazdığı şiir ise şu şekildedir:
İçsem de bir kadeh hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye'den.
Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakar teninden.
En sevdiği şarkı ve türküler 'Fikrimin İnce Gülü, Kimseye Etmem Şikayet, Sigaramın Dumanı, İzmir'in Kavakları' eserleriydi. Kendisiyle buluşacak olan tüm konukları için derin araştırmalar yapar Dolmabahçe'ye geldiklerinde sanki memleketlerindeymiş gibi hissetmeleri adına menüyü veya dekoru ona göre hazırlattırırdı. İngiliz kralı Edvard ile yaşananlar bunun açık bir örneğidir.
Kimi kaynaklarca en çok kullandığı sözcük "yani" sözcüğüdür. Muhattabını sadede davet eden bu kelimeyi çokça söylemiştir. Dilimize 48 adet geometri terimi kazandırmıştır. 44 sayfalık bir geometri kitabı ve ilaveten toplumsal ve siyasal olayları konu alan birbirinden farklı 13 kitabı daha vardır.
Günümüzde "Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgendir." şeklinde kullandığımız tabirden geometri kitabında "Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu'ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü'l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir." şeklinde bahsetmiştir.
Köpeği Fox'u Yalova'da bir seyyar fotoğrafçıdan elli liraya almıştır. Zamanla bir sembol haline gelen Fox toplantılardan yurt gezilerine dek her yerde bizatihi Atatürk'ün yanında bulunmuştur.
Gömleklerini ilk zamanlarda İsviçre'de sonrasında ise Beyoğlu'nda bir terzide diktiren Mustafa Kemal her daim beyaz rengi tercih ederdi. Bazı takım elbiselerini kendisi tasarlardı. Lacivert sevmez, 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
Bir röportajında Birleşmiş Milletler'e başvuru yapmayacağımızı ancak gelebilecek bir davet üzerine kurallarımızı kabul ettikleri takdirde düşünme aşamasına geçeceğimizi ifade etmesi doğrultusunda Birleşmiş Milletler yasası değiştirilmiş ve üyeliğe ilk davet edilen ülke Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
İlk kez 15 yaşında giydiği askeri üniforması ile Libya'da çarpışırken sol gözüne giren kireç parçası, Çanakkale'de kalbini hedef alan kurşun, sıtma, iki kalp krizi, difteri ve yaşamının son yılında tanısı konulan siroz hastalığına rağmen hiçbir zaman diktatör olmayı düşünmeyen Atatürk Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini ve Rusya'da Stalin diktatörlük yaparken dahi tam demokrasiden yana olmuştur.
Hatay'ın hala Fransızların elinde olmasına dayanamayan Atatürk'e Mart 1938'de Celal Bayar'ın ısrarı üzerine gelen Fransız doktor Fissenger, iyileşebilmesi için günde 12 saat dinlenmesini ve alkol, sigara ve kahveyi bırakması gerektiğini ifade etti. 19 Mayıs 1938'de ise Fransız gazeteleri 'Mustafa Kemal hasta. Hiçbir şey yapamaz.' şeklinde haberler yapmaya başladı. Tüm bunlara rağmen Adana ve Mersin'e giderek halkı selamlayan ve hararet içinde olan vücuduna rağmen dört saatlik askeri geçit törenine katılan Atatürk 29 Haziran 1939 tarihinde Hatay'ı da anavatana katmayı başarmıştır.
Vefatına dek günde en az 2 en fazla 8 paket sigara ve 10 ile 15 fincan arasında az şekerli Türk kahvesi içen Atatürk sağlığına olumsuz etki yapsa da doktorlarının uyarılarına rağmen bu tutkularından vazgeçmemiştir.
Favori yemeği kuru fasulye pilav ikilisi olsa da yaşamının son günlerinde, hasta yatağında yaverinden daha önce hiç tatmadığı için enginar yemeği isteyen Atatürk İstanbul'da yetişmeyen bu yemişin Hatay'dan getirilmesini bekleyemeden hayata veda etmiştir. Bahsi geçen yaver Atatürk vefat ettiğinde 'Başkomutan yaversiz gidemez.' diyerek kalbine sıkıp intihar eden Salih Bozok'un ta kendisidir.
Boyu 1.74 olan Mustafa Kemal'in ömür boyu muhafaza ettiği 76 kilodan hastalık zamanlarında 46 kiloya kadar düştüğü de bilinmektedir.
Vefatının 81. yılında aynı sevgi ve saygıyla anmaktan onur ve gurur duyduğumuz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına hakim olacağıma, payidarlığı şüphesiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatlerini gözeteceğime, açtığı yolda ilerleyeceğime, muhtaç olduğum kudreti damarlarımda gezen kandan alıp hiçbir zaman pes etmeyeceğime söz veriyorum.
Bir ulusun kaderinin, başkalarının boyunduruğu altında yaşamak olduğunu reddederek canın pahasına bağımsızlık mücadelesi verdiğin için, sanata-sanatçıya, spora-sporcuya, bilime - bilim insanına olan inancını, henüz genç ülkenin temelleri atılırken sonuna kadar gösterdiğin için, her toprağı parça parça kaybolmak üzere olan bir devletin yoktan varoluşuna giden yolda harika devrimler yaptığın için, imkansız gibi görülen bir dönemde çağın teknolojisini yakalayan fabrikaların, üretim merkezlerinin kurulmasını sağladığın için, bir toplumun ancak eğitimle ilerleyeceğini bilerek çağdaş eğitimi ve öğretimi her şeyin üstünde tuttuğun için, kadınların hayatın her alanında eşit ve özgür bir şekilde yer almasını sağlayıp ilklere imza atmalarına yol açtığın için, tarımın, toprağın, çiftçinin, köylünün bu milletin hayat damarı olduğunu bilerek onları el üstünde tuttuğun; başlarını hiçbir zaman öne eğdirmediğin için, bize, gençlere bu ülkenin geleceğini inşa edecek kadar inanıp güvendiğin için, kendi aylığı ile bataklık arsaları alıp yemyeşil ormana dönüştürecek kadar doğa sevdalısı olduğun için, hiçbir zaman halkından uzaklaşmış ve halkına üstten bakan kibirli bir lider olmadığın için, son anında bile tırnağınla kazıyarak var ettiğin cumhuriyeti kutlayan halkına sonsuz bir saygı ile hasta yatağından kalkıp selam verdiğin için ve bu ülkenin başına gelmiş en güzel şey olduğun için sana minnettarım Ata'm.
Seni özlüyor ve anıyoruz...
Bugün, Yarın ve Daima...
Ne Mutlu Türk'üm Diyene...
"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir."
*Çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.
Düzenli ata biner, yüzer ve bilardo oynardı. En sevdiği kitap Reşat Nuri Güntekin'in 'Çalıkuşu' romanıydı. Her zaman yanında taşır vakit olurdu ki aniden bir sayfasını açar ve okurdu. Rakı ve beyaz leblebi çok hoşuna giderdi. Uyku ile arası hiç yoktu.
Sabahları kahvaltıyı pek sevmez uyanır uyanmaz divanın üstünde bağdaş kurup sigara kahve yapardı. Ardından tıraş olur, masaj yaptırırdı. Kahvaltı yapacaksa bir dilim ekmek ve bir kase yoğurt yerdi. Öğlenleri bir bardak ayran içerdi. Akşamları en az on kişilik sofralarda yemek yer, iltifat edeceklerini yanına imtihan edeceklerini karşısına oturturdu. Simetri takıntısı olan Atatürk düzen, tertip ve titizliğiyle de bilinirdi. Eğri olan eşyaları düzeltmeden edemezdi.
Atatürk'ün kavuşamadığı aşkı olarak bilinen, Zübeyde Hanım'ın ikinci eşi Ragıp Bey'in kardeşi Memduh Hayrettin Bey ile Vasfiye Hanım'ın kızı olan Fikriye Hanım'a yazdığı şiir ise şu şekildedir:
İçsem de bir kadeh hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye'den.
Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakar teninden.
En sevdiği şarkı ve türküler 'Fikrimin İnce Gülü, Kimseye Etmem Şikayet, Sigaramın Dumanı, İzmir'in Kavakları' eserleriydi. Kendisiyle buluşacak olan tüm konukları için derin araştırmalar yapar Dolmabahçe'ye geldiklerinde sanki memleketlerindeymiş gibi hissetmeleri adına menüyü veya dekoru ona göre hazırlattırırdı. İngiliz kralı Edvard ile yaşananlar bunun açık bir örneğidir.
Kimi kaynaklarca en çok kullandığı sözcük "yani" sözcüğüdür. Muhattabını sadede davet eden bu kelimeyi çokça söylemiştir. Dilimize 48 adet geometri terimi kazandırmıştır. 44 sayfalık bir geometri kitabı ve ilaveten toplumsal ve siyasal olayları konu alan birbirinden farklı 13 kitabı daha vardır.
Günümüzde "Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgendir." şeklinde kullandığımız tabirden geometri kitabında "Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu'ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü'l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir." şeklinde bahsetmiştir.
Köpeği Fox'u Yalova'da bir seyyar fotoğrafçıdan elli liraya almıştır. Zamanla bir sembol haline gelen Fox toplantılardan yurt gezilerine dek her yerde bizatihi Atatürk'ün yanında bulunmuştur.
Gömleklerini ilk zamanlarda İsviçre'de sonrasında ise Beyoğlu'nda bir terzide diktiren Mustafa Kemal her daim beyaz rengi tercih ederdi. Bazı takım elbiselerini kendisi tasarlardı. Lacivert sevmez, 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
Bir röportajında Birleşmiş Milletler'e başvuru yapmayacağımızı ancak gelebilecek bir davet üzerine kurallarımızı kabul ettikleri takdirde düşünme aşamasına geçeceğimizi ifade etmesi doğrultusunda Birleşmiş Milletler yasası değiştirilmiş ve üyeliğe ilk davet edilen ülke Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
İlk kez 15 yaşında giydiği askeri üniforması ile Libya'da çarpışırken sol gözüne giren kireç parçası, Çanakkale'de kalbini hedef alan kurşun, sıtma, iki kalp krizi, difteri ve yaşamının son yılında tanısı konulan siroz hastalığına rağmen hiçbir zaman diktatör olmayı düşünmeyen Atatürk Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini ve Rusya'da Stalin diktatörlük yaparken dahi tam demokrasiden yana olmuştur.
Hatay'ın hala Fransızların elinde olmasına dayanamayan Atatürk'e Mart 1938'de Celal Bayar'ın ısrarı üzerine gelen Fransız doktor Fissenger, iyileşebilmesi için günde 12 saat dinlenmesini ve alkol, sigara ve kahveyi bırakması gerektiğini ifade etti. 19 Mayıs 1938'de ise Fransız gazeteleri 'Mustafa Kemal hasta. Hiçbir şey yapamaz.' şeklinde haberler yapmaya başladı. Tüm bunlara rağmen Adana ve Mersin'e giderek halkı selamlayan ve hararet içinde olan vücuduna rağmen dört saatlik askeri geçit törenine katılan Atatürk 29 Haziran 1939 tarihinde Hatay'ı da anavatana katmayı başarmıştır.
Vefatına dek günde en az 2 en fazla 8 paket sigara ve 10 ile 15 fincan arasında az şekerli Türk kahvesi içen Atatürk sağlığına olumsuz etki yapsa da doktorlarının uyarılarına rağmen bu tutkularından vazgeçmemiştir.
Favori yemeği kuru fasulye pilav ikilisi olsa da yaşamının son günlerinde, hasta yatağında yaverinden daha önce hiç tatmadığı için enginar yemeği isteyen Atatürk İstanbul'da yetişmeyen bu yemişin Hatay'dan getirilmesini bekleyemeden hayata veda etmiştir. Bahsi geçen yaver Atatürk vefat ettiğinde 'Başkomutan yaversiz gidemez.' diyerek kalbine sıkıp intihar eden Salih Bozok'un ta kendisidir.
Boyu 1.74 olan Mustafa Kemal'in ömür boyu muhafaza ettiği 76 kilodan hastalık zamanlarında 46 kiloya kadar düştüğü de bilinmektedir.
Vefatının 81. yılında aynı sevgi ve saygıyla anmaktan onur ve gurur duyduğumuz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına hakim olacağıma, payidarlığı şüphesiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatlerini gözeteceğime, açtığı yolda ilerleyeceğime, muhtaç olduğum kudreti damarlarımda gezen kandan alıp hiçbir zaman pes etmeyeceğime söz veriyorum.
Bir ulusun kaderinin, başkalarının boyunduruğu altında yaşamak olduğunu reddederek canın pahasına bağımsızlık mücadelesi verdiğin için, sanata-sanatçıya, spora-sporcuya, bilime - bilim insanına olan inancını, henüz genç ülkenin temelleri atılırken sonuna kadar gösterdiğin için, her toprağı parça parça kaybolmak üzere olan bir devletin yoktan varoluşuna giden yolda harika devrimler yaptığın için, imkansız gibi görülen bir dönemde çağın teknolojisini yakalayan fabrikaların, üretim merkezlerinin kurulmasını sağladığın için, bir toplumun ancak eğitimle ilerleyeceğini bilerek çağdaş eğitimi ve öğretimi her şeyin üstünde tuttuğun için, kadınların hayatın her alanında eşit ve özgür bir şekilde yer almasını sağlayıp ilklere imza atmalarına yol açtığın için, tarımın, toprağın, çiftçinin, köylünün bu milletin hayat damarı olduğunu bilerek onları el üstünde tuttuğun; başlarını hiçbir zaman öne eğdirmediğin için, bize, gençlere bu ülkenin geleceğini inşa edecek kadar inanıp güvendiğin için, kendi aylığı ile bataklık arsaları alıp yemyeşil ormana dönüştürecek kadar doğa sevdalısı olduğun için, hiçbir zaman halkından uzaklaşmış ve halkına üstten bakan kibirli bir lider olmadığın için, son anında bile tırnağınla kazıyarak var ettiğin cumhuriyeti kutlayan halkına sonsuz bir saygı ile hasta yatağından kalkıp selam verdiğin için ve bu ülkenin başına gelmiş en güzel şey olduğun için sana minnettarım Ata'm.
Seni özlüyor ve anıyoruz...
Bugün, Yarın ve Daima...
Ne Mutlu Türk'üm Diyene...
"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir."
Mustafa Kemal Atatürk
Çok beğendim. Tebrikler.
YanıtlaSilTeşekkürler Unknown. Var ol :)
Sil