Sevgili okur, hoş geldin. Bin dermana değişmeyeceğim dertlerimle gerçekleştirdiğim tatsız itiş kakışa ara vererek huzurlarınıza çıktığım bir Pazar akşamından daha selam olsun. Bugün kırkına merdiven dayamış karizmatik bir adamla olan sohbetime şahitlik edeceksiniz. Geride bıraktığım 15 bölümden bu yana sürekli bir şeyler öğrendiğim caaannıım formatım #Süpertaj bana bu bölümde daha fazla araştırma yapmam gerektiğini ve zaman zaman mübalağadan kaçınmam gerektiğini öğretti. Dostlar, Boş Meşgale benim hademesi olduğum bir okul. Ve bundan gurur duyuyorum.
O halde sizleri Türk gitarist ve besteci Ozan Kotra ile olan sohbetim ile baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.
1) Ne yazık ki ilk soru klişe üstadı. Tanıtım Reklamı gibi bir şey hatta. E rica edelim o halde. Öhöm öhöm. Efenim, Ozan Kotra kimdir? Nedir, ne değildir? Neler yapar, nasıl bir insandır? Bize biraz kendinden bahsedebilir mi acep?
Sanatçı olarak doğmuş ve sanatçı olarak yaşamaya devam eden biriyim işte. İlk keşfedilen yeteneğim resim kabiliyetimdi. Çok küçük yaşlardan beri evin duvarları dahil her şeyi karaladım, boyadım. 12 yaşımda mizah dergilerinde karikatürlerim yayınlanmaya başlandı. Bütün çocukluğum çizgi roman okumakla geçti. Ten Ten' den Red Kit'e, Asterix'e, Teksas-Tommiks'den Mister No'ya aklınıza gelebilecek tüm çizgi kahramanlarla geçti çocukluğum. Örneğin Milliyet Çocuk, bugünkü Ozan'ın kültürünün ya da bakış açısının oluşmasına katkı sağlayan çok önemli bir dergidir benim için. Seslendirmeye de merakım vardı. Ezbere tanırdım tüm sesleri. Bir ara efsane kaleci Schumacher sevdam yüzünden Pendik Spor genç takımında kalecilik filan da yaptım. Ama Ata Akdağ ile tanışınca Beatles tutkusu başladı ve müzisyen olmaya karar verdim. O yaşlarda şansımız da yaver gitmişti doğrusu. Daha fazlasını ya da içinde bulunduğum bazı hikayeleri, çoğu yalan dolan da olsa internetten bulursunuz artık. Peki ne değilim? Irkçı, dindar, muhafazakar biri değilim. Gezegene ve hayata saygı duyan bir canlı olarak, doğru olduğuna inandığım prensipler doğrultusunda yaşamaya gayret gösteren, yaptığı her işi özenerek yapmaya çalışan biri olmaya çalışıyorum. Doğa ve hayvan sevgim gündelik hayatımın önemli bir bölümüdür ama bu konudaki çalışmalarımı pek çaktırmam.
2) Konuklarım hakkında araştırma yapmadan soru hazırlamak işin tüm heyecanını kaçırıyor. Bu sebeple ufak da olsa geçmişinize göz gezdiriyorum. 2018 yazında Habertürk'e verdiğin bir röportajda "benim işler biraz karışıktır ama düştüğümde kalkmasını iyi bilirim" demişsin. Kotra nasıl düşüşler yaşamıştır ki mevzu bahis hakkında bu denli kendine güvenebiliyor?
Elbetteki düşüşler yaşadım, yaşıyorum ve yaşamaya da devam edeceğim. Bazan, sevdiğim bir canı kaybetmek sebebiyle, bazan iş konusundaki başarısız bir dönemin ertesinde.. Kimi dönemsel, kimi psikolojik. Herkesin yaşadığı şeyler aslında. Yaşadığımız tüm sorunlar sanki bize özelmiş gibi geliyor ama ne kadar insan varsa o kadar da benzer sorun vardır aslında. Ben ve benim gibi başına buyruk adamların da düşmemesi imkansız. Düştüm ama kalktım. Önceleri zor oluyor ama sonra düştükçe ve kalktıkça tecrübe kazanıyorsun. En yakın arkadaşım öldü. Annem öldü. Babam öldü. Aşık oldum kaç kere. Boş yere sürünmeler, bazı başarısızlıklar, parasızlık ve dahası. Ama hayat devam etti ve ben üstesinden hep geldim. Sorunlar karşısında derim kalınlaştı. Tanrıya kızma günlerim geride kaldı. Hayattayım ve sevdiğim işi yapıyorum. Harika bir ailem var ve müthiş bir ekiple çalışıyorum. Gerek mensubu olduğum sektörden gerekse dinleyicimden sevgi ve saygı görüyorum. Evet dünyanın en meşhur grubunun üyesi değilim ama kimseye muhtaç olmadan onurlu bir hayat sürüyorum. Adam olana çok bile.
3) Ekşi'de buralara Fuat Güner sayesinde geldiğini söylediğine dair bir entry var. Şayet durum böyle değilse açıklığa kavuşturmak için sormuş olayım. Böyleyse de buradan Fuat Güner'e kariyerine yaptığı katkılardan dolayı neler söylemek istersin?
Elbette böyle bir şey söylemedim. Zaten böyle bir söylem tarzım da değil. Çünkü kimse kimseyi bir yere getiremez. Sen de varsa olur bir şeyler. Yoksa Elvis bile dirilip reklamını yapsa yine olmaz. Fakat Fuat Güner benim hayatımdaki baş rollerden biridir. Usta-çırak ilişkimiz hayatta olduğumuz sürece devam edecektir ama aynı zamanda çok iyi dostlarız. Bu konuda şanslıyım. Çünkü bir müzik efsanesinin tecrübelerinden ve bilgi birikiminden faydalandım ve devam ediyorum. Ama onun yüzünden hiçbir şeyi de beğenemiyorum. İnceyi görmek mühim bizde. Dönemsel olarak farklı ilişki modlarımız oldu. 17 yaşımdayken onun karşısında dizlerim titrerdi. Şimdi ise bir sürü iş yapmışız ve "evet sıradaki ne" diyoruz. Ondan öğrendiklerimle yeni bir hayat daha yaşayabilirim. Yine de bugün eğer bir yere gelmişsem, hayatımda yer almış herkesin katkısı vardır.
4) 2001 ve 2012 yıllarında çıkardığınız iki albümle varlığını muhafaza eden Flört adında bir grubunuz var. Dün TRT'de İzledim, Lan Oğlum Böyle Olmaz, Onun Adı Hasan, Rasta Baba ve dahası şarkılarla Türkiye'de Rock müziğin kıymetli ekiplerinden biri oldunuz. Bize biraz Flört'ün geçmişinden ve geleceğinden bahsedebilir misin?
Dersine yeteri kadar çalışmamışsın. 2 albüm deyince komik oluyor o. Flört'ün geçmişini sen araştır artık.
5) Flört için şimdilerde ikinci baharını yaşıyor diyebilir miyiz? Ha tabi bir de neden grubunuza böyle bir isim verdiğinizi de anlatırsan çok mutlu oluruz. Zira önceki isminin "Kim Bunlar?" olduğuna dair söylemler mevcut.
İkinci bahar filan mı bilmiyorum. Pek böyle duygusal yaklaşmam Flört'e. Ama gerek ayrıyken gerekse tekrar konserlere çıkmaya başladığımızda dinleyicimizin bizi çok özlediğine şahit olduk. Asıl yeni jenerasyon dinleyici geliyor. 0-5 yaş arası. Ölmez yaşarsak 20 sene sonra çok zengin olacağız. Flört isminin hikayesi "Tehlikeyle Flört" filminde var. İzlediğinde görürsün.
6) Kavram sorgularına imza attığım bir kısım var ki beni eğlendiriyor doğrusu. O halde 'badana, gözlük, Fenerbahçe, stüdyo' kelimeleri Ozan Kotra için ne ifade ediyor? Dilersen ayrı ayrı yanıtlayabilirsin.
Badana: Evimin badanasını ben yaparım. Asla boyacı çağırmam. Hiç kimse benim evimi benim kadar özenerek boyayamaz. İyi boyacıyımdır, yalnız çalışırım ve kralını tanımam. Hatta bu yaz evimi boyadım. Elbette harika bir iş çıkardım.
Gözlük: Uzun yıllardır onunlayım. Lens takamıyorum ve gözüm çizilmeye uygun değil. Gençken takmamak için direndim ama John Lennon da gözlüklüydü diyerek kendimi avuttum. Gözlüksüz bir yarasa kadar körüm.
Fenerbahçe: Bir aşk benim için. Rahmetli babam da hasta Fenerliydi. Yeğenim ve oğlum doğar doğmaz, onlara forma giydirip, fotoğraflayıp işi garantiye almıştı. Oğlum, yeğenim ve çocukluk arkadaşım Olgun'la maç ekibimiz var. Vakit buldukça maçları statta izliyoruz. Çok gençken ben, Ata, Olgun hep tribündeydik. Hatta okuldan kaçıp, Dereağzı'nda idman seyrederdik.
Stüdyo: Bütün yeteneklerimi sergileyip, hayal dünyamı gerçeğe dönüştürdüğüm kapalı alan.
7) Her ne kadar "Mevzu Benmişim", "Manolya" gibi muhteşör eserlere imza atmış olsan da Boş Meşgale'de tüm sorular buna yönelik değildir. Ve bu sebeple sorular arası uyum aranmaz. Çünkü birden tuhaf sorularla karşılaşabilirsin. Mesela en son neye güldün? Ama böyle baya sağlam kahkaha tufanına boğulduğun bir an istiyoruz.
Daha bugün evde, Pembe Panter filmlerinden birini izledim. Bin kere izlemiş olmama rağmen çok ama çok güldüm.
8) Ben düzen takıntısı olan bir adamım. Örneğin tüm kitaplarım hizalı olmalıdır. Hatta okuldaki arkadaşlarım bu huyumu bildiğinden masamda duran kitaplarla oynayarak beni çileden dahi çıkarabilirler. Senin de böyle alışılmışın dışında, tuhaf sayılabilecek takıntıların var mıdır? Varsa nelerdir?
Bozuk parayla oynanmasına, ağız şapırtısına vb. gibi gereksiz ses çıkartılmasına karşı takıntılıyım. Gerekli gereksiz hiçbir gürültüden hoşlanmam. Ayrıca ben de düzenli biriyimdir. Temizlik konusunda titizimdir. Pasaklı insanların evine girmem.
9) Seni ilk kez Kent Fm'den Metehan Mert Çakır'ın Kültür'de gerçekleştirdiği 'Arka Koltuk - King Size' programında gördüm. Öyle ki yanında oturuyor ve seni tanımıyordum. Ama yaz ortasında parkaya benzeyen o kıyafetinden mühim bir kişi olduğunu sezmiştim. Peki sence de öyle misin? Ve yaşamına dair en büyük keşken ile en büyük sevincin nedir?
Ajandama baktım. Yaz ortası değil, 27 Nisanmış. Ayriyeten soğuk bir gündü ve üstümde de siyah hafif bir kazak ve ince bir bahar montu vardı. Yaz ortasında kaban giyecek kadar hıyar değilim. Müzik sektöründen ve dinleyicisinden saygı, sevgi gören bir müzisyenim ama mühim biri miyim bilmiyorum. Hayata dair keşkelerim var elbette. Az da değil ama beylik bir söz olmasına rağmen gerçekten de hepsine tecrübe gözüyle bakıyorum. Zaten başka bir şansım da yok. Çok sevinçli, mutlu olduğum günler de oldu ve oluyor. Mutlu olmak, hayatın her anının amacıdır. Her şey mutlu olmak içindir. Neyle mutlu olduğunuz da kişiliğinizin göstergesidir.
10) Araba sürmeyi bilmeyen acemi şoför gibi direksiyonu bambaşka bir yöne kırıp şu soruyu soruyorum. Dünya'da gezip gördüğün ve ömrünün sonuna kadar yaşamak istediğin, yaşayabileceğin bir yer var mı ? Varsa neresi ve neden ?
Gezip görmediğim yer kalmadı diyemem ama elbette harika bir gezegende yaşıyoruz ve bulunmaktan çok keyif aldığım yerler var. Avrupa'yı seviyorum. Şehir anlamında favori ortamlarım, Amsterdam ve Berlin ama gerçekten de en mutlu olduğum yer sanırım Fethiye.
11) Ölmeden önce mutlaka ama mutlaka yapmam lazım dediğin bir şey?
Bir çiftlik projem var. Bir süredir üzerinde çalışıyorum. Onu gerçekleştirmeyi istiyorum. Botaniği ve hayvanı bol, içinde ördeklerin yüzebileceği bir göl filan. Bir nevi kendi cennetimi yaratmak diyelim.
12) Günlük olmazsa olmaz bir rutinin var mıdır? Yani işte şunu yapmadan asla günü kapamam dediğin bir olay. Varsa ne?
Kedinin kumunu temizlemek.
13) Gayrı sona geldik. Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim. Senin, hakkında veya hakkımda söylemek istediklerin varsa buyur lütfen. Söz sende.
Sorular fena değildi. 17 yaşında olduğunu söyledin. Ana akım medyadan pek de hoşlanmayan bir sanatçı ağabeyin olarak beni tavladın ve röportaj verdim. Bu da senin tuttuğunu koparan biri olduğun sonucunu çıkartıyor. Yine de röportaj yaptığın kişi hakkında daha donanımlı olmalısın. Yolun açık olsun. Sevgiler ...
O halde sizleri Türk gitarist ve besteci Ozan Kotra ile olan sohbetim ile baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.
1) Ne yazık ki ilk soru klişe üstadı. Tanıtım Reklamı gibi bir şey hatta. E rica edelim o halde. Öhöm öhöm. Efenim, Ozan Kotra kimdir? Nedir, ne değildir? Neler yapar, nasıl bir insandır? Bize biraz kendinden bahsedebilir mi acep?
Sanatçı olarak doğmuş ve sanatçı olarak yaşamaya devam eden biriyim işte. İlk keşfedilen yeteneğim resim kabiliyetimdi. Çok küçük yaşlardan beri evin duvarları dahil her şeyi karaladım, boyadım. 12 yaşımda mizah dergilerinde karikatürlerim yayınlanmaya başlandı. Bütün çocukluğum çizgi roman okumakla geçti. Ten Ten' den Red Kit'e, Asterix'e, Teksas-Tommiks'den Mister No'ya aklınıza gelebilecek tüm çizgi kahramanlarla geçti çocukluğum. Örneğin Milliyet Çocuk, bugünkü Ozan'ın kültürünün ya da bakış açısının oluşmasına katkı sağlayan çok önemli bir dergidir benim için. Seslendirmeye de merakım vardı. Ezbere tanırdım tüm sesleri. Bir ara efsane kaleci Schumacher sevdam yüzünden Pendik Spor genç takımında kalecilik filan da yaptım. Ama Ata Akdağ ile tanışınca Beatles tutkusu başladı ve müzisyen olmaya karar verdim. O yaşlarda şansımız da yaver gitmişti doğrusu. Daha fazlasını ya da içinde bulunduğum bazı hikayeleri, çoğu yalan dolan da olsa internetten bulursunuz artık. Peki ne değilim? Irkçı, dindar, muhafazakar biri değilim. Gezegene ve hayata saygı duyan bir canlı olarak, doğru olduğuna inandığım prensipler doğrultusunda yaşamaya gayret gösteren, yaptığı her işi özenerek yapmaya çalışan biri olmaya çalışıyorum. Doğa ve hayvan sevgim gündelik hayatımın önemli bir bölümüdür ama bu konudaki çalışmalarımı pek çaktırmam.
Elbetteki düşüşler yaşadım, yaşıyorum ve yaşamaya da devam edeceğim. Bazan, sevdiğim bir canı kaybetmek sebebiyle, bazan iş konusundaki başarısız bir dönemin ertesinde.. Kimi dönemsel, kimi psikolojik. Herkesin yaşadığı şeyler aslında. Yaşadığımız tüm sorunlar sanki bize özelmiş gibi geliyor ama ne kadar insan varsa o kadar da benzer sorun vardır aslında. Ben ve benim gibi başına buyruk adamların da düşmemesi imkansız. Düştüm ama kalktım. Önceleri zor oluyor ama sonra düştükçe ve kalktıkça tecrübe kazanıyorsun. En yakın arkadaşım öldü. Annem öldü. Babam öldü. Aşık oldum kaç kere. Boş yere sürünmeler, bazı başarısızlıklar, parasızlık ve dahası. Ama hayat devam etti ve ben üstesinden hep geldim. Sorunlar karşısında derim kalınlaştı. Tanrıya kızma günlerim geride kaldı. Hayattayım ve sevdiğim işi yapıyorum. Harika bir ailem var ve müthiş bir ekiple çalışıyorum. Gerek mensubu olduğum sektörden gerekse dinleyicimden sevgi ve saygı görüyorum. Evet dünyanın en meşhur grubunun üyesi değilim ama kimseye muhtaç olmadan onurlu bir hayat sürüyorum. Adam olana çok bile.
Elbette böyle bir şey söylemedim. Zaten böyle bir söylem tarzım da değil. Çünkü kimse kimseyi bir yere getiremez. Sen de varsa olur bir şeyler. Yoksa Elvis bile dirilip reklamını yapsa yine olmaz. Fakat Fuat Güner benim hayatımdaki baş rollerden biridir. Usta-çırak ilişkimiz hayatta olduğumuz sürece devam edecektir ama aynı zamanda çok iyi dostlarız. Bu konuda şanslıyım. Çünkü bir müzik efsanesinin tecrübelerinden ve bilgi birikiminden faydalandım ve devam ediyorum. Ama onun yüzünden hiçbir şeyi de beğenemiyorum. İnceyi görmek mühim bizde. Dönemsel olarak farklı ilişki modlarımız oldu. 17 yaşımdayken onun karşısında dizlerim titrerdi. Şimdi ise bir sürü iş yapmışız ve "evet sıradaki ne" diyoruz. Ondan öğrendiklerimle yeni bir hayat daha yaşayabilirim. Yine de bugün eğer bir yere gelmişsem, hayatımda yer almış herkesin katkısı vardır.
4) 2001 ve 2012 yıllarında çıkardığınız iki albümle varlığını muhafaza eden Flört adında bir grubunuz var. Dün TRT'de İzledim, Lan Oğlum Böyle Olmaz, Onun Adı Hasan, Rasta Baba ve dahası şarkılarla Türkiye'de Rock müziğin kıymetli ekiplerinden biri oldunuz. Bize biraz Flört'ün geçmişinden ve geleceğinden bahsedebilir misin?
Dersine yeteri kadar çalışmamışsın. 2 albüm deyince komik oluyor o. Flört'ün geçmişini sen araştır artık.
5) Flört için şimdilerde ikinci baharını yaşıyor diyebilir miyiz? Ha tabi bir de neden grubunuza böyle bir isim verdiğinizi de anlatırsan çok mutlu oluruz. Zira önceki isminin "Kim Bunlar?" olduğuna dair söylemler mevcut.
İkinci bahar filan mı bilmiyorum. Pek böyle duygusal yaklaşmam Flört'e. Ama gerek ayrıyken gerekse tekrar konserlere çıkmaya başladığımızda dinleyicimizin bizi çok özlediğine şahit olduk. Asıl yeni jenerasyon dinleyici geliyor. 0-5 yaş arası. Ölmez yaşarsak 20 sene sonra çok zengin olacağız. Flört isminin hikayesi "Tehlikeyle Flört" filminde var. İzlediğinde görürsün.
6) Kavram sorgularına imza attığım bir kısım var ki beni eğlendiriyor doğrusu. O halde 'badana, gözlük, Fenerbahçe, stüdyo' kelimeleri Ozan Kotra için ne ifade ediyor? Dilersen ayrı ayrı yanıtlayabilirsin.
Badana: Evimin badanasını ben yaparım. Asla boyacı çağırmam. Hiç kimse benim evimi benim kadar özenerek boyayamaz. İyi boyacıyımdır, yalnız çalışırım ve kralını tanımam. Hatta bu yaz evimi boyadım. Elbette harika bir iş çıkardım.
Gözlük: Uzun yıllardır onunlayım. Lens takamıyorum ve gözüm çizilmeye uygun değil. Gençken takmamak için direndim ama John Lennon da gözlüklüydü diyerek kendimi avuttum. Gözlüksüz bir yarasa kadar körüm.
Fenerbahçe: Bir aşk benim için. Rahmetli babam da hasta Fenerliydi. Yeğenim ve oğlum doğar doğmaz, onlara forma giydirip, fotoğraflayıp işi garantiye almıştı. Oğlum, yeğenim ve çocukluk arkadaşım Olgun'la maç ekibimiz var. Vakit buldukça maçları statta izliyoruz. Çok gençken ben, Ata, Olgun hep tribündeydik. Hatta okuldan kaçıp, Dereağzı'nda idman seyrederdik.
Stüdyo: Bütün yeteneklerimi sergileyip, hayal dünyamı gerçeğe dönüştürdüğüm kapalı alan.
7) Her ne kadar "Mevzu Benmişim", "Manolya" gibi muhteşör eserlere imza atmış olsan da Boş Meşgale'de tüm sorular buna yönelik değildir. Ve bu sebeple sorular arası uyum aranmaz. Çünkü birden tuhaf sorularla karşılaşabilirsin. Mesela en son neye güldün? Ama böyle baya sağlam kahkaha tufanına boğulduğun bir an istiyoruz.
Daha bugün evde, Pembe Panter filmlerinden birini izledim. Bin kere izlemiş olmama rağmen çok ama çok güldüm.
8) Ben düzen takıntısı olan bir adamım. Örneğin tüm kitaplarım hizalı olmalıdır. Hatta okuldaki arkadaşlarım bu huyumu bildiğinden masamda duran kitaplarla oynayarak beni çileden dahi çıkarabilirler. Senin de böyle alışılmışın dışında, tuhaf sayılabilecek takıntıların var mıdır? Varsa nelerdir?
Bozuk parayla oynanmasına, ağız şapırtısına vb. gibi gereksiz ses çıkartılmasına karşı takıntılıyım. Gerekli gereksiz hiçbir gürültüden hoşlanmam. Ayrıca ben de düzenli biriyimdir. Temizlik konusunda titizimdir. Pasaklı insanların evine girmem.
9) Seni ilk kez Kent Fm'den Metehan Mert Çakır'ın Kültür'de gerçekleştirdiği 'Arka Koltuk - King Size' programında gördüm. Öyle ki yanında oturuyor ve seni tanımıyordum. Ama yaz ortasında parkaya benzeyen o kıyafetinden mühim bir kişi olduğunu sezmiştim. Peki sence de öyle misin? Ve yaşamına dair en büyük keşken ile en büyük sevincin nedir?
Ajandama baktım. Yaz ortası değil, 27 Nisanmış. Ayriyeten soğuk bir gündü ve üstümde de siyah hafif bir kazak ve ince bir bahar montu vardı. Yaz ortasında kaban giyecek kadar hıyar değilim. Müzik sektöründen ve dinleyicisinden saygı, sevgi gören bir müzisyenim ama mühim biri miyim bilmiyorum. Hayata dair keşkelerim var elbette. Az da değil ama beylik bir söz olmasına rağmen gerçekten de hepsine tecrübe gözüyle bakıyorum. Zaten başka bir şansım da yok. Çok sevinçli, mutlu olduğum günler de oldu ve oluyor. Mutlu olmak, hayatın her anının amacıdır. Her şey mutlu olmak içindir. Neyle mutlu olduğunuz da kişiliğinizin göstergesidir.
10) Araba sürmeyi bilmeyen acemi şoför gibi direksiyonu bambaşka bir yöne kırıp şu soruyu soruyorum. Dünya'da gezip gördüğün ve ömrünün sonuna kadar yaşamak istediğin, yaşayabileceğin bir yer var mı ? Varsa neresi ve neden ?
Gezip görmediğim yer kalmadı diyemem ama elbette harika bir gezegende yaşıyoruz ve bulunmaktan çok keyif aldığım yerler var. Avrupa'yı seviyorum. Şehir anlamında favori ortamlarım, Amsterdam ve Berlin ama gerçekten de en mutlu olduğum yer sanırım Fethiye.
11) Ölmeden önce mutlaka ama mutlaka yapmam lazım dediğin bir şey?
Bir çiftlik projem var. Bir süredir üzerinde çalışıyorum. Onu gerçekleştirmeyi istiyorum. Botaniği ve hayvanı bol, içinde ördeklerin yüzebileceği bir göl filan. Bir nevi kendi cennetimi yaratmak diyelim.
Kedinin kumunu temizlemek.
13) Gayrı sona geldik. Bu keyifli sohbet için ben çok teşekkür ederim. Senin, hakkında veya hakkımda söylemek istediklerin varsa buyur lütfen. Söz sende.
Sorular fena değildi. 17 yaşında olduğunu söyledin. Ana akım medyadan pek de hoşlanmayan bir sanatçı ağabeyin olarak beni tavladın ve röportaj verdim. Bu da senin tuttuğunu koparan biri olduğun sonucunu çıkartıyor. Yine de röportaj yaptığın kişi hakkında daha donanımlı olmalısın. Yolun açık olsun. Sevgiler ...
Yorumlar
Yorum Gönder