Ölmek Eylemi

Rıhtımlarından gemiler kalkıyor bu ülkenin. Yolculuğa çıkan o yolcular o gemiye rızalarıyla binmedi. Sen, ben, biz bunu fark ettiğimizdeyse çoktan denizin dibini boylamışlardı. Kaptan işi bilmiyor diye miçolar pes etmemeli. O yolcuların o gemilerce boğulmasına müsaade etmemeliyiz. Gayrı sırf yapan değil buna susan da sorumlu. Ve hem de sorunlu. Özellikle 2008 yılından sonra gitgide artan ve ne yazık ki durdurulamayan kadın cinayetlerini irdeleyeceğim yazıma hoş geldin sevgili okur.


Cem Yılmaz'ın 'Allah önce Adem'i yaratmış, sonra sorun oluşturan parçaları çıkarıp kadını yaratmış. Zaten kadın insanın bir üst modelidir.' esprisinin ve Neşet Ertaş'ın 'Kadınlar insandır, biz insanoğlu.' söyleminin tekabül ettiği bu çağda yaşananları elbette garipsedik. Ama sustuk da. Yeri geldi polisiyle, emniyet güçleriyle, zaman zaman komiseriyle sustuk, kimi vakit avukatıyla, hakimiyle sustuk. Bazen esnafıyla, akrabasıyla sustuk. Biz hep sustuk. Kısaca önemsemedik. Ya büyütülüyor dedik, ya bir şey olmaz zaten dedik. Ortaya çıkan bu vahim kanlı boya tablosu için tuvale hepimiz bir fırça vurduk. A pardon yağlı boya olmalıydı değil mi?

Latife, Kübra, Ayten, Döndü, Güllü, Rabia, Ruhiye, Gülseren, Tuğçe, Fatma, Satı, Özlem, Ayşenur, Gizem, Aslı, Emine, Eda, Nur, Ayla, Reyhan, Özge, Hayat, Zeynep, Dilek, Hamide, Ayşe, Kezban, Seher, Songül, Dilek, Gamze, Arzu, Gökçe, Nazan, Filiz, Gülnur, Şükran, Büşra, Melek, Firdevs, Defne, Derya, Meryem, Elif, Sevim, Tuğba, Gülsüm, Hayal, Selin, Melahat, Burcu, Hatice, Asiye, Birgül, Ayşen, İrem, Esin, Hülya, Melike, Seher, Figen, Kadriye, Huriye, Cansu, Nuran...


Ne o? Anlamlandıramadın mı yoksa? Hadi önce itiraf et. Yukarıda bulunan isimlerin hepsini okumadın bile. Üşendin çünkü. Ben söyleyeyim sana. Bu isimler 2019 yılında öldürülen 391 kadından sadece birkaçı. Onlar artık hayatta yoklar. Sarılmak, gülmek, sevmek, aşık olmak, heyecanlanmak, yürümek, şarkı söylemek, yemek, içmek, gezmek ve dahası aklına gelebilecek tüm pozitif etkinliklerden mahrumlar. Üstelik erkekliği iki bacağının arasından sallanan bir et parçasına bağlayan andavallar yüzünden hayatta yoklar. Kim bilir kaç kez dayak yediler, kaç kez taciz edildiler. Acaba son cümleleri neydi bu solan güllerin? Veya farkındalar mıydı o kurdukları cümlelerin son cümleleri olduğunun? Bu sorular hiçbir zaman cevap bulmayacak. Artık onlar için yapacağımız tek şey ruhlarını şad etmek. Ama yeni soruların var olmaması için mücadele edebiliriz.

Çünkü 2008 yılında öldürülen 66 kadının, 2009 yılında öldürülen 121 kadının, 2010 yılında öldürülen 202 kadının, 2011 yılında öldürülen 127 kadının, 2012 yılında öldürülen 143 kadının, 2013 yılında öldürülen 229 kadının, 2014 yılında öldürülen 289 kadının, 2015 yılında öldürülen 293 kadının, 2016 yılında öldürülen 284 kadının, 2017 yılında öldürülen 348 kadının, 2018 yılında öldürülen 401 kadının ve 2019 yılında öldürülen 391 kadının hiçbir suçu yoktu. Ve ölmeyi hak etmemişlerdi. Belki de haklıydı Yaşar Kemal. Olmamalıydın bu ülkede kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanı.


Zira biz tok sesli bir radyocudan duyduk Özgecan Aslan'ı, alımlı bir kadın spikerden izledik Emine Bulut'u. Sonra tüm bunlara susan, umursamayan biz akademisyen Ceren Damar ile öğrenci Ceren Özdemir için üzülüyormuş gibi poz kestik. Instagram hikayelerimizde bir barlara yer verdik bir de cinayet sonrası isyankar tespitlere. Paylaştık ya bir kere duyarlıydık nasılsa. Görevimizi de yapmıştık hani. Hem elden ne gelirdi ki başka. İşim gücüm yoktu da kadınların yaşam hakkını savunan yasaların veto edilmesi ile mi uğraşacaktım. Yoksa tecavüze uğrayan kadınlar direk tecavüz edenle evlendirilsin de kimsenin başı ağrımasın diye tasarı sunanlara mı kafa tutacaktım. Yok daha neler. Beni bilirsiniz. Ben popülarite uğruna yas tutuyormuşçasına hikayeler paylaşıp hayatını güllük gülistanlık yaşayan ve bunları takmayan sizden biriyim. Aahsahaahshah.

Türkiye'de yıllardır kadınların maruz kaldığı fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetin acı meyveleri sosyal medya ve yayın organlarıyla ayyuka çıkınca haliyle herkesin de söyleyecek bir sözü oldu. Konuya ilişkin gerekli kararlılığımı ve fikrimi yeterince beyan etmiş olacağım ki şimdi de okurlarımın söylemlerine yer vermek istiyorum.


İrem Canbazoğlu: Kadın cinayetleri yeterince korkunçken ek olarak cinayeti işleyen insanların ruhani durumları daha korkunç. Ve bunlar azınlık da değil. Belki artık insanlara çok klişe geliyor fakat gün içinde kadınların başına bir şey gelmese bile yaşadığı baskı çok fazla. Sırf seni yalnız sanmasınlar diye kapının ağzına gelmeden anahtarını çantandan çıkaramıyorsun düşünsene. Ne söylenebilir artık? Ki söylemekten çok bazı şeylerin yapılması gerekiyor. Yoksa herkes yırtınsa bile bu kısır döngü devam eder.

Anonim: Mesela erkekler adam ya hani. Gerçekten eğer birini öldürmek istiyorlarsa ve öldürmeden duramayacaklarsa kendilerini öldürsünler. Özelikle de zayıf ve güçsüz kadınları değil bizzat kendilerini ortadan kaldırsınlar. Çünkü bir kadını öldürdün mü aşkı, sevgiyi, çocuğu, anneyi, babayı öldürmüş olursun. Koca bir aile ölür. Çünkü kadın demek hayattaki en güzel duyguların anlamı demektir. Kadın demek Allah'ın emaneti demektir.

Ahsen Erdoğan: Bana sorarsan, bu ruh sağlığı bozuk insanlar tarafından yapılan kadına karşı şiddet, taciz, tecavüz hatta cinayetlerin en temel sebeplerinden birisi erkek egosu. Genellikle bu tür ruh sağlığı bozuk, kendilerini topluma kabul ettirememiş insanlar, kadınların onlardan üstün, başarılı vs. olmalarını kabul edemiyorlar ve güç gösterisinde bulunup bir şekilde egolarını tatmin etmek istiyorlar. Bu kişilerin ciddi şekilde tedavi görmeleri gerek. Suçunu işledi bilmem kaç sene hapis yatsın asla bir çözüm değil. Hatta yeni bir sorunun başlangıcı bile olabilir.

İnci Gümüş: Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin tek bir kişi tarafından yapılmadığını aslında hepimiz biliyoruz. Cinsiyetçi söylemler dilinden düşmeyen, en ufak bir olayda kadını küçümseyen, kadına düşman zihinlerin hepsinin parmağı var bu olaylarda. Katili besleyen, kadını suçlayan herkes potansiyel katil. Demem o ki, bir sorun var ve bu sorun ancak kaynak kurutulduğunda çözülebilir.

Anonim: Cahile ne laf anlatılır ki? Zalim olan kimi dinler ki? Sözümüzün ulaşıp bir şeyleri değiştirebileceği insanlar bu yazıları okuyorlar mı ki? Görüyorsan, duyuyorsan sorumlusundur zaten.

Melis Gelen: Biz sesimizi çıkartmadıkça, hiç kimse görevini yerine getirmedikçe bu korkunç olayları yaşamaya şiddetle devam edeceğiz. Eğer bir şeyler yapmazsak, eğer bu iğrençliği durduramazsak sıradaki isim sen ya da ben olacağız. Ve hakkımızda 3 gün konuşulup mezarımız kurumaya bırakılacak.

Yazıyı bitirirken hayli laik bir yöntemle kadının evrenin her yerinde değerli olduğunu kanıtlarcasına coğrafyamızın en büyük din ve devlet önderlerinin sözlerini paylaşıyorum.

“Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
M. Kemal Atatürk

“Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir."
Hz. Muhammed (S.A.V.)


Mevzu bahse ilişkin taşın altına elini koymak isteyenler 2010 yılında kurulup "Özgecan Aslan Cinayeti" protestolarıyla basında geniş yer alan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun internet sitesini ziyaret edebilir.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu




Yorumlar