Anlamlandırmaya çalıştığı hayatının yanı sıra beynine korku salan narsistliğinden kurtulmak için sembolize sorumluluklar ediniyordu kendine. Yıllar sonra yaşanması mümkünken yaşamadığı mutluluklara pişman olma ihtimalinden ürkse de geçim derdi denen şeyin hayallerine ket vurduğunu fark etmesi hayli uzun sürmüştü.
Kendine bu aşağılık kompleksi sonlandırmak için verdiği süreyi bitirmenin eşiğine geldiğindeyse bu radikal virajdan mantıklı bir kararla sıyrılmanın mutluluğunu yaşıyor ve kendiyle gurur duyuyordu.
Bir geminin güvertesinde sorgulanamaz bir hiyerarşinin finosu olmaktansa sorgulayabilecek kapasitede muhakeme seviyesi yüksek bir nesil yetiştirebilmek daha cazip geliyordu.
Ne beline taktığı silah ve ne de omzunda bulunan rütbe onu mutlu edecekti. Onu hazzın doruklarına çıkaracak tek şey hayallerinin ucunda açlığın gözükmesiydi. Çünkü arzuladığı şeye giderken ne kadar çok acıkırsa hedefine ulaştığında öylesine kaliteli bir doygunluk yaşayacaktı.
Ve inanıyordu ki evrenin en şanslı insanları toplumsal öğretiler ve aile baskısı denen kavramlardan kurtulmayı başarıp sabahın köründe gidecekleri iş için giydikleri gömleğin düğmelerini şarkılar mırıldanarak ilikleyen insanlardı. Üstelik onlardan biri olmaması için hiçbir sebep yoktu. Zira patates soyarken dinlenmek de onun elindeydi, her çiçekten ayrı polen kapmaya çalışan bir arı misali kendisini gözlemleyen öğrencisine hitap etmekte.
İşte bu bilince eriştiği an yalnızca ölüp gitmek istemediğini de idrak etti. Bir şeyler yapmalıydı. Birilerinin hayatına dokunmalı, kimilerinde hoş bir sada, bazılarında saygın bir intiba bırakmalıydı. En önemlisi bir şeyleri yaparken 'bu benim görevim mi?' sorgulamasını kaliteli biçimde halledebilmeliydi.
Öyle ki bir bekçinin kitabı çok satmayacağı gibi çok fazla kişi de bir askerin radyo programını dinlemezdi. Sahi tuhaf olmaz mıydı? Belki de fiyakalı.
Hayatı hayat yapan şeyin bu anlık karmaşalar ve seçilmesi gerekenler olduğuna inanan biri olarak kendimi bildim bileli her sonun yeni bir başlangıç olduğuna hizmet ediyorum. Haftalardır debelendiğim bu ahvalin sonu ise hayallerime giden yolun temizlenmesine bir kapı açtı.
Şimdilerde kişilere zaman zaman hayat dersi verip onlara hedefleri ve hayalleri doğrultusunda ilerlemeleri gerektiğini söyleyen bir adam olarak söküğünü dikebilmekten gurur duyan bir terziyi oynuyorum. Memnun ve mutluyum.
Kalın sağlıcakla...
Kendine bu aşağılık kompleksi sonlandırmak için verdiği süreyi bitirmenin eşiğine geldiğindeyse bu radikal virajdan mantıklı bir kararla sıyrılmanın mutluluğunu yaşıyor ve kendiyle gurur duyuyordu.
Bir geminin güvertesinde sorgulanamaz bir hiyerarşinin finosu olmaktansa sorgulayabilecek kapasitede muhakeme seviyesi yüksek bir nesil yetiştirebilmek daha cazip geliyordu.
Ne beline taktığı silah ve ne de omzunda bulunan rütbe onu mutlu edecekti. Onu hazzın doruklarına çıkaracak tek şey hayallerinin ucunda açlığın gözükmesiydi. Çünkü arzuladığı şeye giderken ne kadar çok acıkırsa hedefine ulaştığında öylesine kaliteli bir doygunluk yaşayacaktı.
Ve inanıyordu ki evrenin en şanslı insanları toplumsal öğretiler ve aile baskısı denen kavramlardan kurtulmayı başarıp sabahın köründe gidecekleri iş için giydikleri gömleğin düğmelerini şarkılar mırıldanarak ilikleyen insanlardı. Üstelik onlardan biri olmaması için hiçbir sebep yoktu. Zira patates soyarken dinlenmek de onun elindeydi, her çiçekten ayrı polen kapmaya çalışan bir arı misali kendisini gözlemleyen öğrencisine hitap etmekte.
İşte bu bilince eriştiği an yalnızca ölüp gitmek istemediğini de idrak etti. Bir şeyler yapmalıydı. Birilerinin hayatına dokunmalı, kimilerinde hoş bir sada, bazılarında saygın bir intiba bırakmalıydı. En önemlisi bir şeyleri yaparken 'bu benim görevim mi?' sorgulamasını kaliteli biçimde halledebilmeliydi.
Öyle ki bir bekçinin kitabı çok satmayacağı gibi çok fazla kişi de bir askerin radyo programını dinlemezdi. Sahi tuhaf olmaz mıydı? Belki de fiyakalı.
Hayatı hayat yapan şeyin bu anlık karmaşalar ve seçilmesi gerekenler olduğuna inanan biri olarak kendimi bildim bileli her sonun yeni bir başlangıç olduğuna hizmet ediyorum. Haftalardır debelendiğim bu ahvalin sonu ise hayallerime giden yolun temizlenmesine bir kapı açtı.
Şimdilerde kişilere zaman zaman hayat dersi verip onlara hedefleri ve hayalleri doğrultusunda ilerlemeleri gerektiğini söyleyen bir adam olarak söküğünü dikebilmekten gurur duyan bir terziyi oynuyorum. Memnun ve mutluyum.
Kalın sağlıcakla...
Yorumlar
Yorum Gönder