Memnun olmadım. Sisteminizden, düzeninizden, alışkanlıklarınızdan, geleneklerinizden, göreneklerinizden, hiyerarşinizden, tanımlamalarınızdan, kalıplara sığdırışınızdan, alışılmışa tapmanızdan, tutsaklığınızdan, suskunluğunuzdan, ürkekliğinizden hiçbirinden memnun olmadım. Ama hoş geldim. Hoş bulmasam da sanılmasın boş geldim. İki yılımı verdim. Burada seni sana, beni bana anlattım. Akla başka bir kapı açtığım da oldu, kalbin üşümesin diye perdeyi örttüğüm de.
Doğru olduğuna inandığım ne varsa ondan bahsettim. Beni rahatsız eden ne varsa ondan dem vurdum. Keyfimi kaçıran her neyse onu eleştirdim. Bazen hislerimle ve bazen de mantığımla yazdım. Kaçmadım, korkmadım, ifade özgürlüğümü başkalarının sahasına girmeyecek derecede umarsızca harcadım. Bundan sonra da harcayacağım.
Çok düştüm, çok yoruldum. Epeyce tökezledim. Kalkmaya yeltendiğim her an maruz kaldığım baskılardı mürekkebimi tazeleyen. Ve bir boş bakıştı bana bu tüm bunları sevdiren. Güneşin yerinde oluşunu, her şeyin yolunda olduğuna bağlayacak kadar ümitvardım eskiden. Artık yeise düşmüş bir gencin fikirleriyle harmanlanmış bir orkestradır altına fon koyulunca güzelleşen sözlerim.
Her şeye inanmayıp, kimseye güvenmemeyi yeğlerim sizlere. Hoş, gariptir ki sakallarım çıkmaya başladığından beri dikkate alınmaz salık verdiklerim.
Buluşturmak istemedim bu mecrayı parayla. Çünkü paradan daha vizyoner şeyler edindim Boş Meşgale sayesinde. Tanıştığım yazarlar, radyo programcıları, müzisyenler, ressamlar, bilim insanları ve dahası aydınlardan öğrendiklerimle süsledim benliğimi. Her hikaye denememde aldığım derslerle iyileştirdiğim yazganlığımı. Ve her yayında bir kez daha öğrendim benim sesimin ancak ben susarsam kesilebileceğini.
Mutluyum susmadığım için. Yazdığım, anlattığım, ifade ettiğim, korkmadığım, açığa çıkardığım, bahsettiğim ve izah ettiğim için. Teşekkürlerin en büyüğünü hak eden ise ustasını döven çırak Boş Meşgale'ye ait.
Güldürdüğün, ağlattığın, üzdüğün, sevindirdiğin, fark ettirdiğin, kabullendirdiğin, içselleştirdiğin ve anlattırıp inandırdığın için sana minnettarım Boş Meşgale.
Şimdilerde Boş Meşgale 24 aydır yayın hayatını çeşitli zorluklara rağmen sürdüren tamamen özgür bir edebiyat sayfası. Öyle ki 2 yıl gibi dile kolay kalbe zor bu süre zarfında 15.114 okuru tek çatı altında buluşturan Boş Meşgale, 420 aktif okuyucuyu da bünyesinde barındırıyor.
İki yıldır #Süpertaj, #Tanıman Lazım, "Anaaa!", Çöp Eleştiri, İzlence, Kavram Karmaşası gibi sürekli konsepti ve bir çok tekli formatıyla okurunun karşısına çıkan Boş Meşgale, üçüncü yılına girerken yazılarını podcast olarak Spotify veya Youtube'a konuşlandırıp, görsel medyalardan birinde eşi benzeri görülmemiş bir edebiyat programını hayata geçirmenin hayaliyle yaşıyor.
Bugüne dek yayında ve yapımda emeği geçen herkese şükranlarımı sunarken bundan böyle blogda olduğumdan daha protest bir dille var olacağımı da duyurmak isterim.
Mütevaziliğin işin kolayına kaçmak olduğunu yinelemekte fayda varken söylemeliyim ki yaşadığım onca sıkıntıya gerdiğim bu göğsümde böylesine manidar bir topu yumuşatmak hayli tatmin edici. Zira bu benim hikayem. Ve kalem elimde olduğu sürece ne edebiyatı kullanan andavallara ve ne de yazgı hürriyetime müdahale ederek adımı duyurmaya çalışan kodamanlara boyun eğmeyeceğim. Ben burada Boş Meşgale ile gayet iyiyim.
Tecrit Günlükleri'ni askıya almış olmam bittiği anlamına gelmiyor. Zaten tabloya bakacak olursak epey bir süre bu format üzerinde debeleneceğimiz aşikar.
Gönül isterdi ki başa bu türlü belalar gelmesin, musibetler olmasın ve bizler de Boş Meşgale'nin ikinci yaşını Çığlık Sanat Atölyesi'nde şarkılar ve türküler eşliğinde kutlayalım ama olmadı, olamadı.
Fakat aldığım duyumlara göre her gecenin bir sabahı var imiş. Ben umudumu yitirdim ama tüm bunlar geçecek ve biz yine sokaklarda şarkılar söylerken ellerimiz ceplerimizde gezecekmişiz. Öyle diyorlar.
Gazapizm - Gördüler;
"Hem artık emekçi ve işçilerle kardeş doğa.
Siyasi bir suç mu gülümsemek sokaklarda?"
Dipnot: Seni seviyorum sevgili, iyi ki varsın.
Doğru olduğuna inandığım ne varsa ondan bahsettim. Beni rahatsız eden ne varsa ondan dem vurdum. Keyfimi kaçıran her neyse onu eleştirdim. Bazen hislerimle ve bazen de mantığımla yazdım. Kaçmadım, korkmadım, ifade özgürlüğümü başkalarının sahasına girmeyecek derecede umarsızca harcadım. Bundan sonra da harcayacağım.
Çok düştüm, çok yoruldum. Epeyce tökezledim. Kalkmaya yeltendiğim her an maruz kaldığım baskılardı mürekkebimi tazeleyen. Ve bir boş bakıştı bana bu tüm bunları sevdiren. Güneşin yerinde oluşunu, her şeyin yolunda olduğuna bağlayacak kadar ümitvardım eskiden. Artık yeise düşmüş bir gencin fikirleriyle harmanlanmış bir orkestradır altına fon koyulunca güzelleşen sözlerim.
Her şeye inanmayıp, kimseye güvenmemeyi yeğlerim sizlere. Hoş, gariptir ki sakallarım çıkmaya başladığından beri dikkate alınmaz salık verdiklerim.
Buluşturmak istemedim bu mecrayı parayla. Çünkü paradan daha vizyoner şeyler edindim Boş Meşgale sayesinde. Tanıştığım yazarlar, radyo programcıları, müzisyenler, ressamlar, bilim insanları ve dahası aydınlardan öğrendiklerimle süsledim benliğimi. Her hikaye denememde aldığım derslerle iyileştirdiğim yazganlığımı. Ve her yayında bir kez daha öğrendim benim sesimin ancak ben susarsam kesilebileceğini.
Mutluyum susmadığım için. Yazdığım, anlattığım, ifade ettiğim, korkmadığım, açığa çıkardığım, bahsettiğim ve izah ettiğim için. Teşekkürlerin en büyüğünü hak eden ise ustasını döven çırak Boş Meşgale'ye ait.
Güldürdüğün, ağlattığın, üzdüğün, sevindirdiğin, fark ettirdiğin, kabullendirdiğin, içselleştirdiğin ve anlattırıp inandırdığın için sana minnettarım Boş Meşgale.
Şimdilerde Boş Meşgale 24 aydır yayın hayatını çeşitli zorluklara rağmen sürdüren tamamen özgür bir edebiyat sayfası. Öyle ki 2 yıl gibi dile kolay kalbe zor bu süre zarfında 15.114 okuru tek çatı altında buluşturan Boş Meşgale, 420 aktif okuyucuyu da bünyesinde barındırıyor.
İki yıldır #Süpertaj, #Tanıman Lazım, "Anaaa!", Çöp Eleştiri, İzlence, Kavram Karmaşası gibi sürekli konsepti ve bir çok tekli formatıyla okurunun karşısına çıkan Boş Meşgale, üçüncü yılına girerken yazılarını podcast olarak Spotify veya Youtube'a konuşlandırıp, görsel medyalardan birinde eşi benzeri görülmemiş bir edebiyat programını hayata geçirmenin hayaliyle yaşıyor.
Bugüne dek yayında ve yapımda emeği geçen herkese şükranlarımı sunarken bundan böyle blogda olduğumdan daha protest bir dille var olacağımı da duyurmak isterim.
Mütevaziliğin işin kolayına kaçmak olduğunu yinelemekte fayda varken söylemeliyim ki yaşadığım onca sıkıntıya gerdiğim bu göğsümde böylesine manidar bir topu yumuşatmak hayli tatmin edici. Zira bu benim hikayem. Ve kalem elimde olduğu sürece ne edebiyatı kullanan andavallara ve ne de yazgı hürriyetime müdahale ederek adımı duyurmaya çalışan kodamanlara boyun eğmeyeceğim. Ben burada Boş Meşgale ile gayet iyiyim.
Tecrit Günlükleri'ni askıya almış olmam bittiği anlamına gelmiyor. Zaten tabloya bakacak olursak epey bir süre bu format üzerinde debeleneceğimiz aşikar.
Gönül isterdi ki başa bu türlü belalar gelmesin, musibetler olmasın ve bizler de Boş Meşgale'nin ikinci yaşını Çığlık Sanat Atölyesi'nde şarkılar ve türküler eşliğinde kutlayalım ama olmadı, olamadı.
Fakat aldığım duyumlara göre her gecenin bir sabahı var imiş. Ben umudumu yitirdim ama tüm bunlar geçecek ve biz yine sokaklarda şarkılar söylerken ellerimiz ceplerimizde gezecekmişiz. Öyle diyorlar.
Gazapizm - Gördüler;
"Hem artık emekçi ve işçilerle kardeş doğa.
Siyasi bir suç mu gülümsemek sokaklarda?"
Dipnot: Seni seviyorum sevgili, iyi ki varsın.
Yorumlar
Yorum Gönder