Bir yanım diyor ki susma. Zira konuşulması gerekenler var. Hem devlet olarak ne doğrularımız yanlışlarımızı örtecek kadar etkileyici. A bir dakika. Dilersek bunu yanlışlarımızın doğrularımızı gölgede bırakacak derecede büyük olduğu şeklinde de yorumlayabiliriz. Tecrit Günlükleri'nin ikinci bölümüne hoş geldin sevgili okur. Şöyle parmağınla yukarıya doğru itekle de devam edelim hadi.
Başta bilinmesini isterim ki asla bir muhalefetim söz konusu değildir. En azından önümdeki koca hayatı ve hayallerimi göz önüne alınca temkinli davranmam gerektiğinin farkındayım. Hükumetin ve yetkililerin hayati önem taşıyan önlemler aldıkları aşikar lakin hata paylarını sıfıra indirmenin de pek bir manası yok. Hiç yoksa en başında getirilebilecek olası bir sokağa çıkma yasağı, Sn. Koca'nın da ifade ettiği gibi gücünü temas ortamından alan virüse şans tanımamamıza vesile olabilirdi. Nihayetinde 83 milyonluk bir ülkeyi yönetmenin elbette kolay olmayacağını biliyoruz ancak Çapa'nın da dile getirdiği gibi kulun itaat, vatandaşın ise sorgulaması gerektiği zamanlardan birindeyken aklımıza gelen sorulara da dur diyemiyoruz.
Aklımıza gelen yahut beynimizde dolanıp durmak bilmeyen karşıt düşüncelere bazen 'dur' deme hakkına sahip olduğumuzu düşünüyorum. Öyle ki belediyelerle başlayıp hızla devlet tekelinde daha da resmileşen yardımlarla başta bulunduğumuzdan daha iyi bir yerdeyiz. Maske üretiminden solunum cihazına, hastane kurulumlarından yoğun bakım doluluklarına dek bir çok alanda yelpazeyi genişletip pandemiye uygun adımlar attığımıza bir kez daha dikkat çekmek isterim.
Halk olarak yapmamız gerekenlerin farkında olup buna göre davranmak elbette boynumuzun borcu. Fakat henüz ümidimizi kaybetmemiş ve güzel günlere olan inancımızı devam ettiriyorken hükumetin hiçbir şey yapmadığını ifade edenlere inat bir kaç kalender tedbiri paylaşmakta fayda görüyorum.
İşte Türkiye olarak tedbirlerde Avrupa'dan çok çok erken davrandığımızı gösteren bir kaç veri...
24 Ocak'ta Fransa'da, 28 Ocak'ta Almanya'da ve 31 Ocak'ta İtalya, İspanya ve İngiltere'de görülen ilk vakaların ardından ülkeler bu salgının yayılmasını önlemek amacıyla aldıkları kitlesel ölçekteki tedbirleri 39 ila 54 gün arasında hayata geçirmeye başlarken Türkiye bu hususta kolları oldukça erken sıvayarak olası bir piki önledi. (Bu iyimser tablo ani artışların görülmeyeceği anlamına gelmez.)
Okul ve üniversitelerin kapatılmasına İtalya 39, İspanya 40, İngiltere 47, Almanya ve Fransa ise 49 gün sonra karar verirken ülkemizde 1 gün sonra eğitim kurumları tatil edildi.
Toplumun vakit geçirdiği mekanların kapatılmasında İtalya 41, İspanya 43, İngiltere 49, Almanya 48 ve Fransa ise ilk vakaların ardından 50 günü geride bırakırken Türkiye Cumhuriyeti vakaların görüldüğü dördüncü gün olaya el koyarak örnek bir kriz yönetimine imza attı.
Kamuya açık toplu etkinliklerin ve ulaşım ile seyahat kısıtlamalarının da gerçekleştirilmesi hususunda vakaların birinci ve ikinci gününde harekete geçen Türkiye bu ehemmiyetli seçimleri 39 ila 54 gün arasında yapan Avrupa ülkelerine nazaran avantaj elde etti.
Sağlık Bakanlığınca açıklanan 8 Nisan verilerinde 24.900 testten 4.117 pozitif vaka çıkarken 87 yurttaş da yeni tip korona virüsü yüzünden yaşamını kaybetti. 264 taburcu işlemiyle toplam iyileşen sayısını 1.846 gibi tatminkar bir rakama ulaştıran sağlık çalışanlarına ve idarecilere ise teşekkürü boynumun borcu bilirim.
Günden güne artan test sayıları, alınan önlemlerin genişlemesi, aşı çalışmaları, tedavi ve takip yöntemleri ve dahası gösteriyor ki başından bu yana hatalarımız olsa da devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz. Özellikle bizden virüsle mücadele kapsamında yardım isteyen ülkeler bu yargıyı kanıtlar nitelikte.
Yönetimce halkın cebine de ihtiyaç duyulan bu dönemde malum yardım kampanyasını eleştirecek kadar bilgi ve donanım sahibi olmadığımdan sükunetimi korumayı tercih ediyorum. Dilerim en kısa zamanda her şey normale döner ve bizler de derin bir oh çekeriz.
Hadi şimdi biraz da işin ruhsal kısmında karantinalarınızı kıymetli kılacağına inandığım önerilere değinelim.
Soner'in de ifade ettiği gibi sosyal mesafeyi sıfıra indirmek suretiyle kadının anlık bir ihtiyaçmış gibi kullanıldığı yerli yapımlardansa sizlere izleyeceğiniz takdirde bir şeyler katabileceğine dair ümitvar olduğum bazı eserleri tavsiye etmek istiyorum. O halde haftanın tavsiyeleri lütfen;
Gelelim haftanın kitaplarına;
Şimdi de bir kaç film;
Ben böyle bilmiş bilmiş öneriler sıralıyorum da bunlara bakıyor musunuz acaba sayın okur ya? Bak formdayım bu aralar, dinle dediklerimi. Zararlı çıkmazsın.
Haftaya görüşene dek sağlıcakla kalın efenim.
Aşk ile...
Başta bilinmesini isterim ki asla bir muhalefetim söz konusu değildir. En azından önümdeki koca hayatı ve hayallerimi göz önüne alınca temkinli davranmam gerektiğinin farkındayım. Hükumetin ve yetkililerin hayati önem taşıyan önlemler aldıkları aşikar lakin hata paylarını sıfıra indirmenin de pek bir manası yok. Hiç yoksa en başında getirilebilecek olası bir sokağa çıkma yasağı, Sn. Koca'nın da ifade ettiği gibi gücünü temas ortamından alan virüse şans tanımamamıza vesile olabilirdi. Nihayetinde 83 milyonluk bir ülkeyi yönetmenin elbette kolay olmayacağını biliyoruz ancak Çapa'nın da dile getirdiği gibi kulun itaat, vatandaşın ise sorgulaması gerektiği zamanlardan birindeyken aklımıza gelen sorulara da dur diyemiyoruz.
Aklımıza gelen yahut beynimizde dolanıp durmak bilmeyen karşıt düşüncelere bazen 'dur' deme hakkına sahip olduğumuzu düşünüyorum. Öyle ki belediyelerle başlayıp hızla devlet tekelinde daha da resmileşen yardımlarla başta bulunduğumuzdan daha iyi bir yerdeyiz. Maske üretiminden solunum cihazına, hastane kurulumlarından yoğun bakım doluluklarına dek bir çok alanda yelpazeyi genişletip pandemiye uygun adımlar attığımıza bir kez daha dikkat çekmek isterim.
Halk olarak yapmamız gerekenlerin farkında olup buna göre davranmak elbette boynumuzun borcu. Fakat henüz ümidimizi kaybetmemiş ve güzel günlere olan inancımızı devam ettiriyorken hükumetin hiçbir şey yapmadığını ifade edenlere inat bir kaç kalender tedbiri paylaşmakta fayda görüyorum.
İşte Türkiye olarak tedbirlerde Avrupa'dan çok çok erken davrandığımızı gösteren bir kaç veri...
24 Ocak'ta Fransa'da, 28 Ocak'ta Almanya'da ve 31 Ocak'ta İtalya, İspanya ve İngiltere'de görülen ilk vakaların ardından ülkeler bu salgının yayılmasını önlemek amacıyla aldıkları kitlesel ölçekteki tedbirleri 39 ila 54 gün arasında hayata geçirmeye başlarken Türkiye bu hususta kolları oldukça erken sıvayarak olası bir piki önledi. (Bu iyimser tablo ani artışların görülmeyeceği anlamına gelmez.)
Okul ve üniversitelerin kapatılmasına İtalya 39, İspanya 40, İngiltere 47, Almanya ve Fransa ise 49 gün sonra karar verirken ülkemizde 1 gün sonra eğitim kurumları tatil edildi.
Toplumun vakit geçirdiği mekanların kapatılmasında İtalya 41, İspanya 43, İngiltere 49, Almanya 48 ve Fransa ise ilk vakaların ardından 50 günü geride bırakırken Türkiye Cumhuriyeti vakaların görüldüğü dördüncü gün olaya el koyarak örnek bir kriz yönetimine imza attı.
Kamuya açık toplu etkinliklerin ve ulaşım ile seyahat kısıtlamalarının da gerçekleştirilmesi hususunda vakaların birinci ve ikinci gününde harekete geçen Türkiye bu ehemmiyetli seçimleri 39 ila 54 gün arasında yapan Avrupa ülkelerine nazaran avantaj elde etti.
Sağlık Bakanlığınca açıklanan 8 Nisan verilerinde 24.900 testten 4.117 pozitif vaka çıkarken 87 yurttaş da yeni tip korona virüsü yüzünden yaşamını kaybetti. 264 taburcu işlemiyle toplam iyileşen sayısını 1.846 gibi tatminkar bir rakama ulaştıran sağlık çalışanlarına ve idarecilere ise teşekkürü boynumun borcu bilirim.
Günden güne artan test sayıları, alınan önlemlerin genişlemesi, aşı çalışmaları, tedavi ve takip yöntemleri ve dahası gösteriyor ki başından bu yana hatalarımız olsa da devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz. Özellikle bizden virüsle mücadele kapsamında yardım isteyen ülkeler bu yargıyı kanıtlar nitelikte.
Yönetimce halkın cebine de ihtiyaç duyulan bu dönemde malum yardım kampanyasını eleştirecek kadar bilgi ve donanım sahibi olmadığımdan sükunetimi korumayı tercih ediyorum. Dilerim en kısa zamanda her şey normale döner ve bizler de derin bir oh çekeriz.
Hadi şimdi biraz da işin ruhsal kısmında karantinalarınızı kıymetli kılacağına inandığım önerilere değinelim.
Soner'in de ifade ettiği gibi sosyal mesafeyi sıfıra indirmek suretiyle kadının anlık bir ihtiyaçmış gibi kullanıldığı yerli yapımlardansa sizlere izleyeceğiniz takdirde bir şeyler katabileceğine dair ümitvar olduğum bazı eserleri tavsiye etmek istiyorum. O halde haftanın tavsiyeleri lütfen;
- Ozark
- Unorthodox
- Modern Love
- Fleabag
- Masum
- Şubat
- Suskunlar
Gelelim haftanın kitaplarına;
- Johann Hari - Kaybolan Bağlar
- Sema Kaygusuz - Sandık Lekesi
- Hakan Günday - Kinyas ve Kayra
- Stefan Zweig - Olağanüstü Bir Gece
- Oktay Sinanoğlu - Bye Bye Türkçe
Şimdi de bir kaç film;
- Flipped
- Sen Aydınlatırsın Geceyi
- Freedom Writers
- İtirazım Var
- Tokyo Twilight
- Güneşin Oğlu
Ben böyle bilmiş bilmiş öneriler sıralıyorum da bunlara bakıyor musunuz acaba sayın okur ya? Bak formdayım bu aralar, dinle dediklerimi. Zararlı çıkmazsın.
Haftaya görüşene dek sağlıcakla kalın efenim.
Aşk ile...
Yorumlar
Yorum Gönder