Şahsı kemiriyordu düşünceler. Üzüyordu, ağlatıyordu bazı bazı. Zora sokuyordu her şeyi. Dayanılmaz hale getiriyordu bazen. Aşkın güzel olduğunu ve bunu çokça yazdığını biliyor ama bir kilo pamuğun mu, bir kilo demirin mi yoksa bir aşkı artık sadece fotoğraflardan yaşamanın mı daha ağır olduğunu bilmiyordu. Bilmek de istemiyordu belki. Yahut kestiremiyordu olacakları. İyisi mi korkuyordu diyelim. Hele de bazı kelimelerden...
Bütün dünyayı ipe getiren ve içsel özgürlüklerin önemini bir tokat gibi yüzümüze vuran Covid-19 salgınında ülke olarak ilk ayı devirmiş bulunuyoruz. Tahammül seviyelerinin en aza inmesi, sabrın sonundaki selametin bir türlü görülememesi ve ulaşılacak saadete henüz kaç kapı olduğunun bilinmemesi halkı büyük bir boşluğa sürüklerken bu süreçte olumlamacılar da varlıklarından ödün vermiyorlar.
Öyle ki evlere kapandığımız bugünlerde kendini geliştirme, yeni hobiler edinme, kazanımlar oluşturma ve dahası telkinlerde bulunanlar var. Lakin kişilerin verimlilik düzeylerinin dipleri boyladığı bu vakitlerde bahsi geçen durum gayet doğal olmakla beraber kendimizi bu yüzden suçlamamalıyız. Takdir edersiniz ki dünya tanıklık etmeye başladığımız günden beri ilk kez böyle bir şey yaşıyor.
Bundan aylar önce birileri bize bir kaç ay sonra Pisa Kulesi'nde kimse fotoğraf çektiremeyecek, Eyfel Kulesi'nde kimse evlenme teklifi edemeyecek, Barselona sokaklarında kimse bisiklet süremeyecek, New York'ta insan göremeyecek, Florida'da ses duyamayacak, Londra'da gezemeyeceksiniz deseydi inanmazdık. Hoş, biz 2015 yılında 'bundan böyle savaşlar silahlarla değil, virüslerle olacak' diyen Bill Gates'e de inanmamıştık.
Gerçi cesetten bulaştığı da tespit edilen korona virüsünün Bill Gates tarafından insanlara mikroçip takmak amacıyla yaratıldığını iddia eden bir yazar da var. Kendileri Trump'ın eski danışmanı Roger Stone.
120'den fazla ülkeye yayılan ve bugüne dek 2.023.616 vaka, 128.882 ölüm, 492.234 iyileşen ve 1.402.500 aktif vaka (Güncelleme: 15/04/2020, 17.49) ile can yakmaya devam eden salgın dünya devlerini ve tahmin edebileceğiniz üzere ekonomilerini yerle bir etti. Bugün 6,91 ile 31 Ağustos 2018'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşan ABD doları da durumun vehametini gözler önüne seren cinsten. Anlaşıldığı ve görülmeye başlandığı üzere ülkemiz ekonomisinde de hayli etkili rol oynayan korona virüsüyle alakalı maskenin virüs kapmaktan korumayacağını, dezenfektanların egzamaya neden olabileceğini, tuzlu su gargarasının virüsün yayılmasını engellemeyeceğini ve aşırı sıcak içeceklerin faydadan ziyade zarar verebileceğini dile getirmekte fayda var.
Batuhan Çelik: Zor zamanlar yaşadığımız bugünlerde gerek halkımızı gerekse devletimizi sık sık eleştiren bizler; yeri geldiğinde ne yazık ki bazı şeylerle övünmek yerine, tabiri caizse gömüyoruz. Kabul etmekte fayda bulurum ki başlangıçta doğru hamlelerle şahsımızı savunup, olası ihtimalleri mümkün mertebe kaldırdık. Bizler koca koca adamları evlere toplarken bu sefer de 'haydi gençler eve' dendi. Bakıyorum da bugünlerde ne uzaktan eğitimi konuşuyoruz ne de sınavı. Bugün sırf başkaları hasta olmasın diye işinden, aşından olanları ve kaybettiğimiz değerlerimizi konuşuyoruz. Bir Luppo nelere mâl olur hep beraber seyrettik. Luppo alan ağabeye kızmıyorum elbette. Ben sokağa çıkma yasağı olduğunu neredeyse son ana kadar sır gibi saklayan devletimize sitem ediyorum. Günlerdir evlerinden çıkmayan insanların çabasının nasıl da hiç olduğunu hep beraber gördük. Yanlış anlamayın beni, sadece en başta söylediğim gibi takdir etmeyi ihmal etmekten çok hoşlanıyoruz. Uzun lafın kısası; ne siyasetçi ne sağlıkçı ne edebiyatçı olan, sadece bir vatandaş olan ben bu iş ne zaman biter bilmem ama -herkes gibi- hayırlı bir şekilde son bulmasını temenni ediyorum. Umarım önümüzdeki günlerde şahit olacağımız görüntüler sağlıklarına kavuşan ve alkışlarla hastaneden uğurlanan sevdiklerimiz olur. Sağlıcakla kalın...
Zeynep Gültekin: Dünyada gerçekleşen bu olaylar hepimizi fazlasıyla derinden etkiledi. Bazılarımız bu olayları ciddiye alıp önlemlerini bilinçli bir şekilde alırken bazıları da cehaletini en âlâsıyla gösteriyor maalesef. Acaba bu yıldan sağlam bir şekilde çıkabilecek miyiz merak ediyorum. Cehaletin önüne geçilebilirse neden olmasın.
Düşünen Herif: Atlantik bloğu çöküyor. Asya bloğu yükseliyor. Virüsle beraber gelen ekonomik daralma ve çaresizlik dünyayı yeni bir ekonomik sistem arayışına sürüklüyor. İlk seçenek 2. Dünya savaşından sonra Amerika'nın başını çektiği ve tüm dünyaya pazarladığı liberalizasyon; tek taraflı çıkar ilişkisine dayanan, bir tarafın zenginleştiği ve diğer tarafın fakirleştiği, yoksulu ezen ve ölüme terk eden bir düzen. Bir diğer tarafta ise yaşam vadeden Asya'nın yükselen yıldızı Çin'in ekonomi modeli duruyor. Başka seçenek yok .Türkiye, Asya bloğunda Rusya, İran, Çin ile aynı safta ekonomik işbirliği içerisinde kazanmaya ve güçlenmeye devam etmeli. Sosyal medyada dolaşan Çin karşıtı fotoğraflar ve videolar ABD'nin Çin'i itibarsızlaştırma çabalarından başka bir şey değildir. Örneğin Trump'ın 'Çin Virüsü' söylemleri. Türkiye'nin geleceği Asya bloğunda can bulacaktır.
Kıymetli fikirlerini çeşitli mecburi sansürlere rağmen benimle ve Boş Meşgale ile paylaşan okurlarıma teşekkür ediyorum. Sırada evde dellenmemizi önlemek adına çabaladığım haftanın tavsiyeleri bölümü...
Dizi;
Bütün dünyayı ipe getiren ve içsel özgürlüklerin önemini bir tokat gibi yüzümüze vuran Covid-19 salgınında ülke olarak ilk ayı devirmiş bulunuyoruz. Tahammül seviyelerinin en aza inmesi, sabrın sonundaki selametin bir türlü görülememesi ve ulaşılacak saadete henüz kaç kapı olduğunun bilinmemesi halkı büyük bir boşluğa sürüklerken bu süreçte olumlamacılar da varlıklarından ödün vermiyorlar.
Öyle ki evlere kapandığımız bugünlerde kendini geliştirme, yeni hobiler edinme, kazanımlar oluşturma ve dahası telkinlerde bulunanlar var. Lakin kişilerin verimlilik düzeylerinin dipleri boyladığı bu vakitlerde bahsi geçen durum gayet doğal olmakla beraber kendimizi bu yüzden suçlamamalıyız. Takdir edersiniz ki dünya tanıklık etmeye başladığımız günden beri ilk kez böyle bir şey yaşıyor.
Bundan aylar önce birileri bize bir kaç ay sonra Pisa Kulesi'nde kimse fotoğraf çektiremeyecek, Eyfel Kulesi'nde kimse evlenme teklifi edemeyecek, Barselona sokaklarında kimse bisiklet süremeyecek, New York'ta insan göremeyecek, Florida'da ses duyamayacak, Londra'da gezemeyeceksiniz deseydi inanmazdık. Hoş, biz 2015 yılında 'bundan böyle savaşlar silahlarla değil, virüslerle olacak' diyen Bill Gates'e de inanmamıştık.
Gerçi cesetten bulaştığı da tespit edilen korona virüsünün Bill Gates tarafından insanlara mikroçip takmak amacıyla yaratıldığını iddia eden bir yazar da var. Kendileri Trump'ın eski danışmanı Roger Stone.
120'den fazla ülkeye yayılan ve bugüne dek 2.023.616 vaka, 128.882 ölüm, 492.234 iyileşen ve 1.402.500 aktif vaka (Güncelleme: 15/04/2020, 17.49) ile can yakmaya devam eden salgın dünya devlerini ve tahmin edebileceğiniz üzere ekonomilerini yerle bir etti. Bugün 6,91 ile 31 Ağustos 2018'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşan ABD doları da durumun vehametini gözler önüne seren cinsten. Anlaşıldığı ve görülmeye başlandığı üzere ülkemiz ekonomisinde de hayli etkili rol oynayan korona virüsüyle alakalı maskenin virüs kapmaktan korumayacağını, dezenfektanların egzamaya neden olabileceğini, tuzlu su gargarasının virüsün yayılmasını engellemeyeceğini ve aşırı sıcak içeceklerin faydadan ziyade zarar verebileceğini dile getirmekte fayda var.
O halde haftanın önerilerinden önce sözü size bırakıyorum. Malum dün Instagram ve Whatsapp hesaplarımdan bir duyuru yapmış ve içinde bulunduğumuz duruma dair söyleyecek sözü olanları sayfaya davet etmiştim. İşte taşı gediğine oturtmak suretiyle kendilerini ifade etmekten geri durmayan bir avuç Boş Meşgale okuru ve düşünceleri:
Ayşenaz Ataş: Virüs konusunda birçok insana kıyasla daha bilinçli ve tedirginim. Bu konuda bu kadar bilinçli olmamı sağlayan kişi annemdir. Canım annem ona bulaşma tehlikesi olmasına rağmen hastanede hemşire olarak çalışıp vatanına hizmet ederken; dışarıda hiçbir işi olmadan gezen, sorumsuz ve cahil olan insanlar yüzünden risk altında. Ben de 'kanı kaynıyor' denebilecek bir yaştayım ama karantinada olalı 1 ayı rahat geçti. Madem kendi canınız zerre umurunuzda değil, çalışmak zorunda olan insanları ve onların ailelerini düşünün. 3 gün önce motorsikletle gezerken fotoğraf atıp altına “#stayhome” yazan ve sözde mizah yaptığını sanan arkadaşım son sözümü sana ithaf ediyorum. Bu ülkeyi corona virüsü değil, cehalet bitirecek.
Batuhan Çelik: Zor zamanlar yaşadığımız bugünlerde gerek halkımızı gerekse devletimizi sık sık eleştiren bizler; yeri geldiğinde ne yazık ki bazı şeylerle övünmek yerine, tabiri caizse gömüyoruz. Kabul etmekte fayda bulurum ki başlangıçta doğru hamlelerle şahsımızı savunup, olası ihtimalleri mümkün mertebe kaldırdık. Bizler koca koca adamları evlere toplarken bu sefer de 'haydi gençler eve' dendi. Bakıyorum da bugünlerde ne uzaktan eğitimi konuşuyoruz ne de sınavı. Bugün sırf başkaları hasta olmasın diye işinden, aşından olanları ve kaybettiğimiz değerlerimizi konuşuyoruz. Bir Luppo nelere mâl olur hep beraber seyrettik. Luppo alan ağabeye kızmıyorum elbette. Ben sokağa çıkma yasağı olduğunu neredeyse son ana kadar sır gibi saklayan devletimize sitem ediyorum. Günlerdir evlerinden çıkmayan insanların çabasının nasıl da hiç olduğunu hep beraber gördük. Yanlış anlamayın beni, sadece en başta söylediğim gibi takdir etmeyi ihmal etmekten çok hoşlanıyoruz. Uzun lafın kısası; ne siyasetçi ne sağlıkçı ne edebiyatçı olan, sadece bir vatandaş olan ben bu iş ne zaman biter bilmem ama -herkes gibi- hayırlı bir şekilde son bulmasını temenni ediyorum. Umarım önümüzdeki günlerde şahit olacağımız görüntüler sağlıklarına kavuşan ve alkışlarla hastaneden uğurlanan sevdiklerimiz olur. Sağlıcakla kalın...
Zeynep Gültekin: Dünyada gerçekleşen bu olaylar hepimizi fazlasıyla derinden etkiledi. Bazılarımız bu olayları ciddiye alıp önlemlerini bilinçli bir şekilde alırken bazıları da cehaletini en âlâsıyla gösteriyor maalesef. Acaba bu yıldan sağlam bir şekilde çıkabilecek miyiz merak ediyorum. Cehaletin önüne geçilebilirse neden olmasın.
Düşünen Herif: Atlantik bloğu çöküyor. Asya bloğu yükseliyor. Virüsle beraber gelen ekonomik daralma ve çaresizlik dünyayı yeni bir ekonomik sistem arayışına sürüklüyor. İlk seçenek 2. Dünya savaşından sonra Amerika'nın başını çektiği ve tüm dünyaya pazarladığı liberalizasyon; tek taraflı çıkar ilişkisine dayanan, bir tarafın zenginleştiği ve diğer tarafın fakirleştiği, yoksulu ezen ve ölüme terk eden bir düzen. Bir diğer tarafta ise yaşam vadeden Asya'nın yükselen yıldızı Çin'in ekonomi modeli duruyor. Başka seçenek yok .Türkiye, Asya bloğunda Rusya, İran, Çin ile aynı safta ekonomik işbirliği içerisinde kazanmaya ve güçlenmeye devam etmeli. Sosyal medyada dolaşan Çin karşıtı fotoğraflar ve videolar ABD'nin Çin'i itibarsızlaştırma çabalarından başka bir şey değildir. Örneğin Trump'ın 'Çin Virüsü' söylemleri. Türkiye'nin geleceği Asya bloğunda can bulacaktır.
Kıymetli fikirlerini çeşitli mecburi sansürlere rağmen benimle ve Boş Meşgale ile paylaşan okurlarıma teşekkür ediyorum. Sırada evde dellenmemizi önlemek adına çabaladığım haftanın tavsiyeleri bölümü...
Dizi;
- You
- Black Mirror
- Messiah
- Dark
- Lucifer
- Peaky Blinders
Film;
- Masumiyet
- Yazgı
- Kader
- Yeraltı
- Kış Uykusu
- Uzak
Kitap;
- Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar
- Otomatik Portakal - Anthony Burgess
- Daha - Hakan Günday
- Çalıkuşu - Reşat Nuri Güntekin
- Beyaz Geceler - Fyodor Dostoyevski
- Oğullar ve Rencide Ruhlar - Alper Canıgüz
Orhan Pamuk 'Bir kadına, zamanında, iş işten geçmeden iyi davranmayı bilmek lazım.' demişti Masumiyet Müzesi'nde. Şimdi her şey Ahmet Haşim'in kendini çirkin gördüğü için sadece akşamları dışarı çıkması kadar kırıcı ve zor.
*her şey için teşekkür ederim çınar ağacım.
Haftaya görüşene dek sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder