Tecrit Günlükleri - 10

Olayların buraya kadar geleceğini tahmin edemediğimden mütevellit tekli çalışma diye sunduğum "Korona Oturması" ve ikinci seneye özel yazım olan "Boş Meşgale 2 Yaşında!" adlı yayınları da sayarsak Tecrit Günlükleri formatımın onuncu, karantinanın ise 12. haftasında sizlere selam duruyorum. Geçen sene bu vakitleri düşünürken 'Ulan acaba üniversite sınavına az kaldığında yazı yayınlar mıyım? Belki bir iki aylığına askıya alırım.' falan diyordum. E tabi o zamanlar böyle bir belayla karşılaşacağımızı söyleseler güler geçerdik. Hoş, şimdi de gülüp geçenler var da konumuz onlar değil.


Bendeniz, sınava yaklaştığım bu süreci bu denli çetrefilli yaşayacağımı bilmiyordum. Yani aşağı yukarı felaket planlarım hazırdı ama böylesini tasavvur dahi edemedim. O yüzden bundan aylar önce içten içe düşündüğüm sınav zamanı Boş Meşgale'den uzaklaşma fikrim yüzünden kendimden özür diliyorum. Zira şüphesiz söyleyebilirim ki Boş Meşgale bu süreçte bana bir çok insandan daha yakın oldu. Yayına hazırladığım yazıların heyecanından tutun da siteye gömdüğüm her bir söylemime dek burası beni hep bir tık daha dinç tuttu. Yeri geldi en büyük derdimi, sıkıntımı burada sizlere açtım, yeri geldi en büyük sevincimi anlattım. Bazen eleştiriliyorum buraya fazla anlam yüklediğime dair. Doğrusu umurumda bile değil. 21. yüzyılda, Orta Doğu'da hayalleri ve idealleri uğruna çaba sarf eden, henüz yaşam mücadelesinde kaybeden taraf olamayacak kadar genç, kazandığını ise anlayamayacak kadar saf bir adamım. Ve bu yaşımda burada yaptığım ve dışarıya yansıyan amatör tüm işlerimle gurur duyuyorum. Felsefemi anlatmaktan geri durmayacağım.

Efenim yakın çevrem bilir ki öyle kolay kolay pes eden bir yapım yok. Örneklendirirsem tatlar kaçacağından kaba taslak ifade etmeye çalışayım. Şöyle ki, bir durum var ve ben ondan memnun değilsem sonrasını düşünüp bir müddet sükunetimi korurum, ardından ucu bana dokunsun dokunmasın biri ya da birileri olumsuz etkileniyorsa sinyaller veririm, sonrasında açıkça isyan ederim ve çabalarım sonuç vermediyse ilişiğimi kesip vazgeçerim. Kaldı ki vazgeçmişsem daha da dönmem. Yani bir şeyin beni kendisinden bıktırması için epeyce bir yorması ve yıpratması lazım. Hal böyleyken Boş Meşgale'den bırakın vazgeçmeyi, aksine daha sıkı sarılıyorum. Be adam durduk yere ne diye anlatıyorsun bunları diyebilirsiniz. Çünkü karantina sürecinde bazı dergilerden gelen teklifleri boyundurukları altına girmeyi kabul etmediğimden ötürü reddettiğim için oldukça iyi hissediyorum. Bunu da burada ilk kez açıklamış olduk da maksat biline.

Ben üretmeyi özledim. Yani tamam haftalardır olması gerektiği gibi düzenli yazılar geliyor ama benim çiçek gibi formatlarım var be. Şöyle eskiden yaptığım gibi bir beş aylık fikstür yayınlamak geçiyor içimden ama gaza gelmek de istemiyorum. Lakin yakın zamanda dolu dolu içeriklerle karşınızda olacağımın duyurusunu yapayım. Ki gerçek Boş Meşgale okuru bilir, ben en son böyle dediğimde haftalar süren bir #Süpertaj furyasında yazar, ressam, müzisyen, bilim insanı, radyo programcısı ve dahası kişileri ağırlamıştım.

O halde pek de bir numarası olmayan bu yazıyı okuduğunuz için size teşekkür edeyim ve ayrılalım, siz de bu haftalığına beni affedin. Dönüşüm efsane olacak diye bir kaide yok ama illa fark edilir :)

Sağlıcakla...


Yorumlar