Dijital Uçurum

Aylardır uygulamaya geçirebilmek için sessiz ve doğal bir ortam aradığım yıllar sonra izleyeceğim video fikri için kameranın karşısına geçtim. İçimi döktüm, şuan var olan bütün sıkıntılarımı anlattım, dertlerimden bahsettim. Hayallerimi yıllar sonraki bana hatırlatıp yine kendim için güzel temennilerde bulundum. Ama bilin bakalım ne oldu? Telefonun hafızası kayıt esnasında dolmuş. Yaklaşık 20 dakikalık videonun sadece 3 dakikası var. Sonra Mustafa niye karamsar diyorsunuz. Ulan kendim için geleceğe mesaj bile bırakamıyorum. Ben nasıl büyük adam olacağım?

Efenim merhabalar. Böyle çorap arasından çıkan parmak gibi sizleri selamlamış olmaktan hicap duyuyor lakin yukarıda bulunan mini anı münasebetiyle büyük adam olamayacağım görüşüne sahip olanları mütebessim bir biçimde selamlıyorum. Öyle ki ceylanı arzulayan yalnız aslan değildir. Hem yılanın tüm sinsiliği kartalın bir hışmına bakar. Hırsına tabi olan kartalca semadan yere bırakılıp parça parça olan yılana da şöyle söylenir. E hani senin yılanlığın? 

Şahsıma yapılanları ve yapılmaya çalışılanları unutacak kadar iyi biri değilim. Hak yemektense taş yemeyi yeğleyen bir adamın düşmanı olmak istemezsiniz diye düşünüyorum. Beni öldürür tabuta koyarsınız sonra bir bakmışsınız cenaze namazını ben kıldırıyorum. Benle baş edemediler, siz de edemezsiniz.

Hadi acık yumuşatalım havayı. Bu dostunuz, kardeşiniz, arkadaşınız son zamanlarda pek tabi alışıldığı üzere oldukça yoğun bir telefon ve iletişim trafiğine sahip. Bu durum kimi zaman bireysel konuları bazen Boş Meşgale ile alakadar bahisleri ve şimdilerde çoğunlukla da memuriyet kovalamacasını kapsıyor. Hal böyleyken bana fazla düşünme, çok takma, sakin ol, kendini yıpratma diye ihtarlarda bulunan kıymetli Romalı dostlarım oluyor. Lakin acep bilmezler mi ki ulan benim kafam ayrı başım ayrı dönüyor. Bu hengamede nasıl dengeyi koruyayım?

Söylemlerimden kimse rahatsız olmuyorsa kayda değer pek de bir şey söylememiş olduğum inancında aynı hevesle devam edip her seferinde doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilme erdemini göstermekten gurur duyuyor ve Türkiye'de uzaktan ve yakından eğitim konusunu online ve gerçek masalara yatırmak için sizlere hoş geldiniz diyorum.

2020 yılının Mart ayından bu yana bilinse de umursanmayan imkansızlıkları göz önüne getiren ve eşitsizliği arttıran bir pandeminin tam ortasında hayata tutunmaya çalışıyor, hakiki manada bir yaşam mücadelesi veriyoruz. Sosyal etkileşimi bilimum seviyeden minimum seviyeye indirgeyen bu meret eğitimde fırsat eşitliği diye bir şeyin olmadığını da bizlere ayıktırmış oldu.

OECD'E göre öğrencilerin yüzde 44'ünün bilgisayarı yokken 1.5 milyon öğrenci ise internete erişemiyor. Eğitim Sen raporunda öğrencilerin yalnızca yüzde 15'inin uzaktan eğitime katıldığı ifade edilirken bu güruhun üyelerinin %70'ten fazlasının ders esnasında sadece dinleyici konumunda olduğu belirtildi.

Eğitim haklarından alenen mahrum bırakılan bu genç ve güzel arkadaşlarımız için internet erişimi olmayan öğrencilerin tespit edilip yardımcı olunması, EBA destek noktalarında kullanılan kulaklık, fare, mikrofon gibi ekipmanların hijyeninin sağlanması, uzaktan eğitim yatırımları adına MEB bütçesine mümkünse Diyanet Bakanlığı bütçesinden ilave pay aktarılması ve tüm öğrencilere ihtiyacı olan tüm çevrimiçi eğitim araç gereçlerinin ücretsiz bir şekilde temin edilmesi gibi rasyonalist çözüm önerileri olsa da malesef bu uzaktan eğitim mevzusu bazı gruplarca verimlilikten ziyade konfor özelinde değerlendirildiğinden asla istediğimiz yere ulaşamıyoruz.

Yükseköğretim kurumlarında eğitimlerini sürdüren üniversite öğrencilerimizin %17'si online derslere katılabilecek cihaz ve donanımlara sahip değil. Pek tabi tüm bunlar vuku bulurken ilk kez karşılaştığımız bu garip komplikasyonlarla bezenmiş öğrenim çabası beraberinde sahte kullanıcıları, çakma sınavları, durdurulamayan kopya operasyonlarını ve parayla sınav çözümü sektörünü getirdi. Memleketin fikir ayrılığı yaşadığı nokta uzaktan eğitimin yararlı mı yoksa yararsız mı olduğuysa bunu tartışabilmek için herkesin eşti argümanlara sahip olması gerekmektedir. Bilmem anlatabildim mi?

İnternetsiz köylerin, tabletsiz çocukların, işinin ehli olmayan öğretmenlerin, bilinçsiz velilerin, şiddetli geçimsizliğin, maddi imkansızlıkların ve bile isteye ölüme yollanışın resmi olan uzaktan eğitim her ne kadar geleceğin tek çaresi gibi görünse de pandemi başladığından beri bu olayın altyapısının Türkiye'de sağlanmasının sanıldığı kadar kolay olmayacağını savundum ve hala da aynı fikirdeyim.

Yıllardır kültürel ve mecburi alışılmışlıkların din ve milliyetçilik kisvesi altında sündürüldüğü bu güzide vatanımd eğitimde olması gereken fırsat eşitliğinin gayrı gelir turnusolü oluşundan rahatsızlık duyuyor ve hem üstelik bu durumun yetkililerinin erkek çocuk doğurmuş aşiret gelini rahatlıklarını anlamlandıramıyorum.

Kulun itaat edip vatandaşın sorgulaması gereken bir dönemde her şeyi öylesine çabuk kabul etmemenizi, bir şeye inanacaksınız araştırmadan sorgulamadan itimat etmemenizi, ne için gecenizi gündüz ettiğinizi, neden sorgulamanız gerektiğini bilmenizi yeğliyor misalen sabahın köründe uykunun en tatlı yatağınsa en sıcak anından kalkıp o soğuk suya dahi niçin talip olduğunuzun farkında olmanızı tavsiye ediyorum. Nitekim yarınlar ancak sorgularsak, tefekkür edersek, muhalefet olmak yerine çözüm üretirsek, gitmek yerine kalıp savaşırsak bizim olur.

Bu maddi imkansızlık konusu son zamanlarda epey canımı yakmakla beraber değinirsem kendimi tutamayacağımdan hep itelediğim konulardan biriydi. Lakin yumurta, makarna, ekmek, süt gibi temel gıda maddelerinin dahi böylesi uçuştuğu bir ortamda bu konudan konuşmamak olmaz. Yakın zamanda mercek tutulur efendim, bilginize.

Bir de unutmadan gece gece buraya kadar gelip okuyanınız varsa eğer bu aciz insan evladının yarın uzun süredir büyük bir heyecan ve umutla beklediği bir şey açıklanacak. O hinlikten ve hasetten uzak kalplerinizle bana bir dua ederseniz pek bir makbule geçer. 

Bu çalakalem kamyonu gerektiği anda frene yüklenecektir. Gidişi de en az gelişi kadar güzel olsun diye tüm çabam. Boş Meşgale'nin nasırlı ama temiz ellerinden kucak dolusu selamlar, sevgiler.

Hoşça kalın.

Yorumlar